Antalya’da sömestir tatilinde kalp krizi nedeniyle hayatını kaybeden sınıf arkadaşının cenazesine giden 17 yaşındaki Aysel Betül Karakaş’ın hayatını kaybettiği kaza anları güvenlik kamerasına yansıdı. Kızına çarpan sürücünün serbest bırakılmasına kızından geri kalan eşyaların arasında odasından tepki gösteren acılı baba Atilla Karakaş sürücüye seslenerek, “Bizim evladımızı sen bitkisel hayata soktun, ben 6 gün boyunca gece gündüz annesiyle beraber hastanede yoğun bakım ünitesinde bankın üzerinde uyudum. Onu da bekledim, belki vicdanı olur gelir konuşuruz dedim. En azından kimi ne hale koyduğunu görmesini isterdim. Ben isterdik ki acılarımızı paylaşalım. Ben bu devletin adaletine inanıyorum” dedi.

Alınan bilgiye göre, Aksu Fen Lisesi 12. sınıf öğrencisi Sadullah Eren Çiloğlu (17), 21 Ocak tarihinde gece karın ağrısıyla hastaneye kaldırıldı. Kalp krizinden hastanede yaşamını yitirdiği belirlenen gencin cenazesi, Döşemealtı Nebiler Mezarlığına defnedilmek üzere morgdan yakınları tarafından alındı. Sınıf arkadaşının cenazesine katılmak için Aksu’dan tramvaya binen Aysel Betül Karakaş (17), defin işlemleri gerçekleştikten sonra dönüşe geçti. Mezarlıktan tam ayrıldığı sırada karşıdan karşıya geçmekte olan Karakaş’a, F.T.’nin (59) kullandığı otomobil çarptı. Çarpmanın şiddetiyle önce aracın ön camına ardından yola savrulan Karakaş ağır yaralandı. Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesine kaldırılan genç kız, 1 haftalık yaşam mücadelesini geçtiğimiz gün kaybetti. Yakınları tarafından cenazesi teslim alınan Aysel, Aksu ilçesi Cihadiye mezarlığına defnedildi. Otomobil sürücüsü F.T. ise polis ekipleri tarafından gözaltına alındı. Emniyetteki işlemlerinin ardından mahkemeye çıkarılan sürücü serbest bırakıldı.

"Kusurum olduğunu düşünmüyorum, suçsuzum”

F.T., polis karakolunda verdiği ifadesinde, "21 Ocak günü Yalınlı Mahallesi Termessos Bulvarı Nebiler Mezarlığı yan tarafından 07 FT 596 plaka sayılı aracım ile yaklaşık 60-70 kilometre sürat ile seyir halinde iken karşıma yolun sol tarafından bir şahıs çıktı. Frene bastım ancak duramayarak çarptım. Kusurum olduğunu düşünmüyorum, suçsuzum" dedi.

Kaza anı kamerada

Kaza anı ise bir iş yerinin güvenlik kamerasına yansıdı. Görüntülerde kaza öncesinde Aysel Betül Karakaş’ın arkadaşları ile bir manav önünde zaman geçirdiği anlar da yer aldı. Ardından ise otomobilin Aysel Betül Karakaş’a çarpmasının ardından durduğu görüldü. Bu sırada arkadaşları koşarak otomobilin yanına geldi ve acı olay karşısında birbirlerine sarılıp teselli etti. Kazanın ardından otomobilden inen sürücü F.T. ise otomobilin kapısını açtı.

"Onu da bekledim, belki vicdanı olur gelir konuşuruz dedim"

Yaşanan acı kaybın ardından baba Atilla ve anne Seçgül Karakaş, kızlarının odasından çıkamıyor. Kızından geriye kalan ders kitaplarının arasında zaman geçiren ve kızlarının mezuniyet için aldığı elbiseyi giyemediğini belirten acılı aile, gözyaşları arasına yaşanılanları anlattı. Şoförün serbest bırakılmasına tepki gösteren Atilla Karakaş, “Kazadan sonra güvenlik kamerasına yansıyan yönlerini defalarca izledik. Olay yerinde ayakkabıları vardı, yaşananlara inanamadık. Şoför aracından indikten sonra sağına soluna bakınıyor, aracın kapısını açarak içerisinden telefon gibi bir şey alıyor. Buradan arkadaş sesleniyorum; ben senin vicdan sahibi olmadığını anladım. Bizim evladımızı sen bitkisel hayata soktun, ben 6 gün boyunca gece gündüz annesiyle beraber hastanede yoğun bakım ünitesinde bankın üzerinde uyudum. Onu da bekledim, belki vicdanı olur gelir konuşuruz dedim. En azından kimi ne hale koyduğunu görmesini isterdim. Ben isterdik mi acılarımızı paylaşalım. Zerre bir suçun varsa bile gelmesini isterdim. Bunu bana göstermedin, ben bu devletin adaletine inanıyorum. Ben iyi bir evlat yetiştiriyordum, benim kızım okuyarak devletine hizmet etmek istiyordu. Benim sadece hayallerim çalınmadı, geleceğim yok edildi. Ben sadece kızıma birikim yapıyordum” dedi.

“Beni bir kez bile olsun arayabilirdin"

Kazaya neden olan sürücüye seslenmeye devam eden Karakaş, “Beni bir kez bile olsun arayabilirdin, hiç mi numaram yoktu. İstesen bir şekilde ulaşırdın. Serbest bırakılacağını bana defalarca söylediler. En çok zoruma giden nokta ise arabadan iniyorsun, sağında yatan biri var, ben eğilir yaşıyor mu diye müdahale ederim. Ben elimden geleni yapmaya çalışırım” dedi.

Kızının organlarını bağışlamak istediğini belirten Karakaş, “Bize 24 saati doldurursa yaşar dediler. 24 saat geçti biz bayram ettik. Bize Ankara’dan heyet gelecek dediler, biz müdahale için gelecek sandık. Kızımın kurtulması için çok mücadele ettim. Bizi görüşmeye çağırarak, beyin ölümünün gerçekleştiğini söylediler. Acıdan yıkıldık. Ben çocuğumun tüm organlarını bağışlardım, keşke bunu bana daha önceden söyleselerdi. 3-4 gün önce psikolog eşliğinde söyleselerdi kabul edebilirdik. Aynı anda hem fişini çekeceklerini hem de organlarını alacaklarını söyleyince kabul etmedim” ifadelerine yer verildi.

Kazanın yaşandığı yerde yaya geçidi olduğunu ifade eden anne Seçgül Karakaş, “En azından yavaş gelebilirdi, ama adam hızını kesmemiş. Resmen benim kızımı suçluyorlar, benim yüreğim yanıyor. Bizim kimsemiz yok, dünyamı 3 çocuğumun üzerine kurdum” dedi.