Değerli okuyucularım, bu yazı, devrimci bir mücadeleye adanmış bir hayatın Vahap Şehitoğlu’nun ve bir gazetenin ardında bıraktığı izlere saygı duruşudur.
Bir gazete, sadece mürekkep kokan sayfaların ardına saklanmış haberler değildir. Bir gazete, yüreklerin, vicdanların ve adalet arayışının haykırdığı bir kürsüdür. Ve bu kürsünün en önde gelen seslerinden biri olmaktan onur duyuyorum. İşlerimin yoğunluğu ve bir kitap çalışmam nedeniyle bugün, bu köşede belki de son kez sizlerle birlikteyim. Bu gazete, her daim gerçeği savunan, sömürülenlerin sesi olan, halkın çıkarlarını en önde tutan bir yayın oldu. Bu yolculuğun ardında yatan güç, devrimci duruşuyla gazetenin sahibi, hepimizin yoldaşı olan o büyük insan Vahap Şehitoğlu’dur. Onun inancı, mücadeleye olan sarsılmaz bağlılığı, kalemi kılıçtan keskin olan yazarların en büyük dayanağıdır.
Gazetenin sayfalarında, yıllar boyunca emekçi sınıfın sesi yankılandı, hakikat peşinde koşanların soluksuz mücadelesi dile geldi. Her gün bir başka zulmün, bir başka eşitsizliğin üzerine korkusuzca gittik. Bu cesaretin kaynağı, gazetenin pusulası ve kaptanı olan sahibinin yüreği ve vizyonuydu. Onun önderliğinde sadece bizler değil, Mersin'de ve bu ülkenin karanlık sokaklarında adalet için yürüyen nice insan da bir yol buldu.
Bugün, burada vedaya kelimeler bulmak zor. Ama şunu bilmenizi isterim: Bu sayfalar kapanmıyor, bu ses susmuyor. Biz, Vahap Şehitoğlu’nun çizdiği yolda yürümeye, kalemimizi gerçeğin ve halkın hizmetine sunmaya devam edeceğiz. O, bana hep şöyle derdi: "Gerçek asla karanlıkta kalmaz. Ne kadar baskı olursa olsun, bir gün mutlaka su yüzüne çıkar." Bu inançla yola çıktık ve bu inançla yürümeye devam edeceğiz.
Sevgili dostum, yoldaşım, rehberim Vahap Şehitoğlu... Senin emeklerin, bu gazetenin sütunlarına değil, tarihin sayfalarına kazındı. Seninle omuz omuza, bir adım geri atmadan ilerlediğimiz bu yolda, ışığın hep yanımızda olacak.
Yolun açık, mücadelen daim olsun.
Yusuf Ziya AK