Bülent Ecevit kibar ve düşünceli bir liderdi. Bunlar dışında birçok başka meziyetlere de sahipti.

Kendisini, başbakanlığı sırasında Türkiye-ABD ilişkileri konusunda gönüllü danışmanlık yaptığım Amerika Türk Asamblesi başkanlığım döneminde çok yakından tanımak fırsatı elde ettim. İlk kullandığı laptop bilgisayar ve DSP grubunun ilk bilgisayarları ABD’deki şirketimin üretimi olup benim partiye hediyemdi; bundan hep gurur duydum.

Beni ‘vatani görevdir’ deyip Hatay’dan milletvekili adayı yapınca da canla başla çalıştım; Hatay mitinginde alandaki insanların bana desteklerini görünce dönüp bana teşekkür etti. Bu, yaşamımda aldığım en önemli teşekkürlerden biri idi.

Bir seferinde ‘Vural bey, tekstil kotaları başımıza bela; ABD bunları yükseltmiyor; ne yapabiliriz’ diye bana sordu. Ben de ‘Boeing görüşmelerinde Mesut Yılmaz hazırlayacağı tekstil dosyasını şirket yetkililerine versin; bu dosya hallolmazsa sizin dosya da hallolmaz’ desin dedim. O yıl tekstil kotaları iki katına çıktı; Boeing şirketi halletti.

Asamble başkanı olduğum dönemde ne sözde Ermeni soykırım yasası kabul edildi (yasa AKP döneminde geçti) ne de ABD hükümeti PKK ile ortak olabildi, ne de Fetöcüler ABD hükümeti nezdinde etkili olabildiler. Çünkü Pensylvania’da Fetullah Gülen çiftliği önünde Fetö ve CIA karşıtı protesto gösterileri yapan bizler vardık.

Rahmetli Ecevit ile başbakanlığı sırasında yaptığımız İkili görüşmelerde kendisini MHP konusunda haddim olmayarak uyarmıştım. Ancak, rahmetli Ecevit’in ortaklığı kurmak ve sürdürmek için iyi bir gerekçesi vardı: Meclis çoğunluğu için koalisyon ortağı olarak bu partiye gereksinim vardı. Çünkü Türk halkı bu değerli lidere hiçbir zaman tek başına hükümet olma şansını vermedi.

Bahçeli, en olmayacak yerde Ecevit’i sattı; iktidar olarak ekonomik disiplinin sonuçlarını görerek iktidar ortakları olarak oy oranlarında yükselişe geçecekleri zaman hükümeti bozdu.

Aynı şeyler şimdi yeni kuşak ülkücülerin lideri Meral Akşener ile yaşanıyor. Yine en olmayacak yerde koalisyona ihanet ve ortağını satmak!

Bu kez satış, daha koalisyonu kurmadan oldu.

Bundan sonra İyi Parti’ye ne kadar güvenilebilir?

Önce bir Çin atasözü: ‘Doğru ortakla yanlış işe de başlasan sonuç doğru olur; yanlış ortakla doğru işe de başlasan sonuç yanlış olur.’ Ülkücüler yanlış ortak olduklarını gösterdiler.

Bir söz de bizden:

Binaları yerle bir olan Hatay’ımızda ayakta kalmış bir söz vardır: ‘Yaşa yaşa gör temaşa!’

Göreceğiz…