“Devlet, hukukla, adaletle var olur. Anayasanın değiştirilmez hükümlerinden olan 2.maddede Türkiye Cumhuriyeti’nin bir hukuk devleti olduğu açıkça ifade edilmiştir. Hukuk devleti, koyduğu kurala uymakla yükümlüdür. Hukuk devleti öyle bir mekanizmadır ki bu ilke bozulduğunda tüm sistem işlemez hale gelir. O nedenle temel hak ve özgürlüklerin güvence altına alınması, idarenin yargısal denetimi, mahkemelerin bağımsızlığı, suç ve cezaların kanuniliği ilkesi, yargıç güvencesi gibi temel mekanizmaları içinde barındırır. Hepsi birbirine bir halka halinde bağlıdır. Hukukun üstünlüğü, devletin hukuka bağlılığını, yasama ve yürütme erkleri ile yönetimin işlem ve eylemlerinin bağımsız yargı tarafından denetimini sağlar. İktidarın keyfiliğini engellemek ve onu hukukla sınırlandırmak için hukuk devleti ilkesine tüm bu sebeplerle dört kolla sarılmak gerekmektedir. Ancak bağımsız yargıya yapılan baskı sebebiyle hukuk devleti ilkesi giderek zayıflatılmaktadır. İdarenin yargısal denetimi zayıflamış ve birçok araç işlevsiz konuma getirilmiştir. Bu sebeple de ne yazık ki yargıya müdahalelerin arttığı, mahkeme kararlarının uygulanmadığı, tutuklama kurumunun adeta ısmarlama cezalandırılmaya dönüştürüldüğü ve hukukun adeta yerle bir edildiği günleri yaşamaktayız. Sanatçıların keyfi tutuklamalara maruz kalması, hak ihlallerin giderek artması, yargının siyasallaşması bu anlamda tüm gerçekleri gözler önüne sermektedir.

Tüm bu güçlüklere rağmen hukuka olan güveni tekrar tesis etmek için çağdaş, demokratik ve laik Türkiye Cumhuriyeti’nin değerlerini korumak için hep birlikte çabalayacağız. Bu çerçevede yeni adli yılda tüm yargıç, savcı ve avukat meslektaşlarıma, yargı bağımsızlığı ve hukukun üstünlüğünü ülkemize kazandırma mücadelesinde ve hukuka olan güveni tekrar tesis etme çabasında başarılar diler, saygı ve sevgilerimi sunarım.”