Depremin vurduğu Osmaniye’de annesi, babası ve kız kardeşi ile birlikte 13 yakınını kaybeden Mahmut Can Yağlıcı, ailenin soy ismini taşıyan tek kişi kaldı.

Asrın felaketinde binlerce insan hayatını kaybetmişti. Depremin etkisini hissettirdiği Osmaniye’de de çok sayıda vatandaş hayatını kaybetmiş. Osmaniyeli 24 yaşındaki Mahmut Can Yağlıcı, askerlik görevini yerine getirdiği esnada meydana gelen depremde Esenevler Mahallesi İstasyon Caddesi üzerindeki Bilge Sitesi’nde yaşayan; annesi Münevver Pınar Yağlıcı(50), babası Bülent Yağlıcı (60) ve kız kardeşi Kıymet Tanem Yağlıcı(11) ile birlikte 13 yakınını kaybetti. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin (KKTC) Gazimağusa ilçesinde askerlik görevini yapan ve en son ailesini Kayseri’deki acemi birliğinde yemin töreninde gören Mahmut Can Yağlıcı, terhisine 25 gün kala 6 Şubat depreminde yakınlarını kaybetmenin acısını yaşadı.

Ailesinin enkaz altında kaldığını arkadaşından öğrendiğini belirten Yağlıcı, ’Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinde vatani görevimi yapmaktaydım, deprem olduğunu ve ailemin enkaz altında kaldığını askerde öğrendim. Bu süreçte ailem arıyorum, telefonlarına cevap vermiyorlar Annem, babam, kız kardeşim, amcamın ailesi ve halamın ailesi toplamda 13 tane cenazem var. O sıra işte ben bütün ailemi, akrabalarımı aradım telefonlarına ulaşamadım. Ardından anneanneme ve dayılarımı aradım dedim ki annemlere ulaşamıyorum onlarda buradan bir can havliyle depremi yaşadıkları için bizim binamıza gidiyorlar ama kendileri bana ilk önce söylememişler binanın yıkıldığını. Ben saat 4.30 civarlarında arkadaşım arayarak ona işte annemleri babamları görüyor musun, ne haldesiniz diye sorduğumda kendisinin bana vermiş olduğu cevap ne sizinkiler var, ne bizimkiler bina yerinde yok demesiydi. Ben orda da beynimle vurulmuşa döndüm. Ondan sonrası benim için geçmek bilmeyen saatler başladı. Ömrümden ömür gitti ’dedi.

“Evleri satın yada kirayı verin buraya gelin dedim, yüreğimde öyle bir sancı öyle bir his vardı bunu anlatamam”

’’Askerliğimi bitirmeme 25 günüm vardı. Artık bitmişti son dönemindeydim en son aileme Kayseri’de acemi birliğimde görmüştüm. Annem, babam, anneannem ve kız kardeşim beni evci iznine çıkarmışlardı, Kayseri’de bir dayım var dayımın evinde 2 gece kadar annemlerle orada kaldım. Annemlere en son ben Kayseri’de bıraktı en son orada gördüm. Ondan sonra ne ailemin kokusunu alabildim ne seslerini duyabildim. Depremden önce görüşme yapmıştım telefonla sık sık görüşüyordum kendileriyle ama hasretle kendilerinin yanımda olmaması hep içimde ukdeydi. Hatta dedim ki oradaki evleri satın yada kirayı verin buraya gelin dedim, yüreğimde öyle bir sancı öyle bir his vardı bunu anlatamam. Ben askere gitmeden, öncesinde dahi hep böyle içim sıkıntılarını öyle gitmek istemiyordum. Onlara bir şey olacak sanki ben onları bir daha göremeyeceğim hissi korktuğum başıma geldi ’’dedi.

Deprem sonrasında yakınlarını kaybeden acılı genç, Yağcı soyadını taşıyan bir tek kendisi kaldığını belirterek ’’Ben başta söylediğim gibi, annem, babam ve kız kardeşim başta olmak üzere amcamın ailesini halamın ailesini kaybettim, 13 tane cenazem var. Benim bildiğim kadarıyla soyadımı taşıyan bir tek ben kaldım. Bunun nazarında anne tarafından akrabalarım hep yanlarımda oldular. Büyük bir acıydı, yaşanması gerekiyormuş. Bir anda bütün ailen varken bir anda her şeyim yok oldu. Şimdi öyle bir çaresizlik, öyle bir acı var ki bunu anlatsam da kimse anlayamaz ki ben de anlatamıyorum, tarifi yok çünkü bunun. Bir anda bir boşluğa düşmek, bir anda evini, işini, ailene, her şeyini kaybetmek. Dünyaya annemden doğmuş gibi tekrardan Rabbimin beni bırakması, bu da benim bir imtihanım insanın ailesi olmadan ailesinin sıcaklığı olmadan aldığı nefes boğazında düğümleniyor ’dedi.