Eker I Run katılımcıları iyilik peşinde koşmak için yola çıkıyor Eker I Run katılımcıları iyilik peşinde koşmak için yola çıkıyor

Merih Demiral’ın gol sevincinde yaptığı bozkurt işareti, bazı kesimler tarafından milliyetçi bir sembol olarak kabul edilmekte ve bu yüzden tartışma yaratmaktadır. Ancak, Avrupa’nın bazı bölgelerinde bu sembol, aşırı sağ ve ırkçı gruplarla ilişkilendirildiği için tepki çekmektedir.

Hollanda’daki Türk asıllı insanların durumu, hem Türkiye’ye olan aidiyetleri hem de Hollanda’ya olan bağlılıkları bakımından oldukça karmaşık ve çok yönlüdür. Bu iki kimlik arasında denge kurmak, pek çok Türk asıllı Hollandalı için hayatın önemli bir parçasıdır.

UEFA, bu tür sembollerin futbol sahalarında kullanılmasına karşı hassas davranmaktadır. Bunun nedeni, sporun birleştirici bir güç olması ve ayrımcılık, ırkçılık veya nefret söylemi içeren her türlü davranışa karşı net bir duruş sergilemesidir. UEFA’nın soruşturma başlatması, bu prensiplerin bir yansımasıdır.

UEFA ve FİFA’nın cılızlıkları: FİFA’nın, 1978 Dünya Futbol Şampiyonasında, Arjantin’in Peru’ya 6 gol atması ile sonuçlanan maça göz yumması gözardı edilemez.
Almanya’daki 1974 Şampiyonasına katılmak için barajda eşleşen Şili-Sovyetler maçı, boykot nedeniyle oynanmamış ama FİFA Şili’yi galip ilan etmişti.
İsviçre UEFA tarafından siyasi sloganlar için çok kere cezalandırılmıştı. Ama hepsi para cezasıydı.

(Haberin Hollandacası en altta)
(Nederlandse tekst is onderaan)

Afbeelding met Menselijk gezicht, persoon, kleding, person Automatisch gegenereerde beschrijvingİLHAN KARAÇAY SORDU, GÖLGE ADAM CEVAPLADI:

Değerli okurlarım, Türk milli futbol takımı oyuncusu Merih Demiral’ın, Avusturya maçında attığı iki golden sonra yapmış olduğu Bozkurt işaretinin yarattığı kargaşayı burada uzun uzun anlatmama gerek yok sanırım.
Almanya İçişleri Bakanı Nancy Faeser’in maçtan hemen sonra yapmış olduğu açıklamada UEFA’ya yaptığı çağrı, bunun üzerine Ankara’nın Alman büyükelçisini hizaya çekmesi tartışılırken, ertesi gün de Almanya Berlin Büyükelçimizi çağırarak hizaya çekmiş oldu.
Bu olanlardan sonra Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, Azerbaycan seyahatini iptal edip, yarın oynanacak olan Türkiye_Hollanda maçı için Berlin’e geleceği açıklandı.

UEFA’nın Türkiye’ye veya milli futbolcumuza vereceği ceza üzerindeki tartışmalar devam ederken, naçizane şahsım da, UEFA ve FİFA’nın geçmişte yaşanan cılızlıklarını ortaya seren birkaç konuyu arşivden çıkardım. Bunları yazının sonunda okuyabileceksiniz.

Şimdi gelelim, bir futbol maçı sonrasındaki Bozkurt selamlamasına:
Bu konu sportif ve diplomatik tartışmalara yol açarken, yurttaşlarımız arasında da tartışmalara yol açtı. Birlik ve beraberliğimizin tam olması gereken bir günde, böylesi bir bölünme, gerçekten çok üzücü oldu.

Özellikle Hollanda’da yaşayan Türkler’in, anavatana aidiyet ve Hollanda’ya da bağlılık çağrıları yaptığı sıralarda yaşanan bu bölünme, kim bilir daha nelere yol açacak?
Merih Demiral’ın üzerinde meydana gelen baskıların nereye varacağı, hatta oynatılıp oynatılmayacağı bile tartışma konusu olurken, bu gelişmelerden Hollanda’nın avantajlı duruma geleceği konuşuluyor.

FİFA ve UEFA’nın geçmişteki olaylarda yaşadığı cılızlıkları yazmadan önce, Bozkurt işaretinin yarattığı karmaşayı, sırdaşım ve danışmanım Gölge adam ile konuştum.
İşte o kunuşma:

Afbeelding met Menselijk gezicht, persoon, kleding, person Automatisch gegenereerde beschrijving

-Bu karmaşık durum hakkında ne diyorsun?

-“Bu durum, futbolun ne kadar güçlü bir sosyal ve kültürel etkiye sahip olduğunu gösteren karmaşık bir örnektir. Her iki tarafın da hassasiyetleri anlaşılabilir, bu yüzden bu konuda dengeli ve tarafsız bir yorum yapmak önemlidir.
Futbol, milyonlarca insanı bir araya getiren ve duyguları harekete geçiren bir spor dalıdır. Ancak, bu kadar geniş bir kitleye hitap ettiği için futbol sahalarında yapılan hareketler ve açıklamalar genellikle geniş yankı bulur ve farklı yorumlanabilir.”

Afbeelding met gras, persoon, sport, buitenshuis Automatisch gegenereerde beschrijving

-Merih Demiral’ın gol sevinci için ne diyorsun?

-“Merih Demiral’ın gol sevincinde yaptığı bozkurt işareti, bazı kesimler tarafından milliyetçi bir sembol olarak kabul edilmekte ve bu yüzden tartışma yaratmaktadır. Türkiye’de bozkurt işareti, Türk milliyetçiliğinin bir sembolüdür ve birçok kişi için milli bir gurur kaynağıdır. Ancak, Avrupa’nın bazı bölgelerinde bu sembol, aşırı sağ ve ırkçı gruplarla ilişkilendirildiği için tepki çekmektedir.”

-UEFA’nın bu konudaki soruşturmasını nasıl yorumluyorsun?

-“UEFA, bu tür sembollerin futbol sahalarında kullanılmasına karşı hassas davranmaktadır. Bunun nedeni, sporun birleştirici bir güç olması ve ayrımcılık, ırkçılık veya nefret söylemi içeren her türlü davranışa karşı net bir duruş sergilemesidir. UEFA’nın soruşturma başlatması, bu prensiplerin bir yansımasıdır.”

-Bu konudaki tepkiler ve destek mesajları için ne diyorsun?

-“Türkiye’den gelen tepkiler, bu işaretin bir kültürel ve milli sembol olarak görülmesi gerektiğini savunmakta. Almanya İçişleri Bakanı Nancy Faeser’in açıklamaları ise, Avrupa’da bu tür sembollerin nasıl algılandığını ve hangi endişelere yol açtığını göstermektedir.
Bu konudaki tarafsız bir yorum, her iki tarafın da perspektiflerini anlamaya ve bu perspektifleri saygıyla ele almaya çalışmalıdır. İşte böyle bir yorumun ana hatları:

Kültürel ve Milli Hassasiyetler: Merih Demiral’ın bozkurt işareti, Türkiye’de milli bir sembol olarak görülebilir ve bu yüzden onun açısından bir gurur ifadesi olabilir. Bu, onun niyetinin ırkçılık veya nefret söylemi olmadığı anlamına gelebilir.

Uluslararası Hassasiyetler: Avrupa’da ve özellikle Almanya’da, bu tür semboller farklı tarihsel ve toplumsal bağlamlarda farklı algılanabilir. Aşırı sağ ve ırkçılık konusundaki hassasiyetler, bu tür sembollere karşı tepki doğurabilir.

UEFA’nın Rolü: UEFA, sporun birleştirici bir güç olduğunu vurgulamak ve ayrımcılığa karşı net bir duruş sergilemek için bu tür sembollere karşı hassas davranmaktadır. Bu tür olaylara müdahale etmek, sporun siyaset ve ayrımcılık gibi konulardan uzak tutulmasını sağlama çabasıdır.

Futbolun Birleştirici Gücü: Futbol, farklı kültürlerden ve milletlerden insanları bir araya getiren evrensel bir dildir. Bu tür tartışmalar, futbolun birleştirici gücünü zayıflatmamalıdır. Hem Türkiye hem de Hollanda’daki taraftarlar, futbolun tadını çıkarmalı ve bu tür olayların dostluğu ve kardeşliği zedelememesine dikkat etmelidir.

Bu tür olaylar, farklı kültürel ve siyasi hassasiyetleri göz önünde bulundurarak ele alınmalıdır. Her iki tarafın da duyguları ve perspektifleri saygıyla karşılanmalı ve futbolun birleştirici gücü vurgulanmalıdır. Spor, insanları bir araya getiren, dostluk ve kardeşlik bağlarını güçlendiren bir alan olmalıdır.

-Hollanda’daki Türk asıllıların Türkiye’te aidiyet, Hollandaya’a bağlılığı hakkında ne diyeceksin?

-“Hollanda’daki Türk asıllı insanların durumu, hem Türkiye’ye olan aidiyetleri hem de Hollanda’ya olan bağlılıkları bakımından oldukça karmaşık ve çok yönlüdür. Bu iki kimlik arasında denge kurmak, pek çok Türk asıllı Hollandalı için hayatın önemli bir parçasıdır. Bu konuda birkaç temel noktaya değinmek yararlı olabilir:

Kültürel ve Duygusal Bağlar, Türkiye’ye Aidiyet:

Kültürel Miras: Hollanda’da yaşayan Türk asıllı insanlar genellikle Türkiye’nin kültürel mirasını, dilini ve geleneklerini sürdürmeye büyük önem verirler. Aile içi ilişkiler, bayramlar, düğünler ve diğer kültürel etkinlikler, Türkiye ile olan bağlarını güçlü tutar.

Milli Gurur: Türkiye’nin uluslararası başarıları, özellikle spor gibi alanlarda, Hollanda’daki Türk toplumu için büyük bir gurur kaynağıdır. Bu, Türkiye’ye olan aidiyet duygusunu daha da pekiştirir.

-Hollanda’da yaşayan Türkler’in Hollanda’ya bağlılığı için ne diyorsun?:

“İkinci Vatan: Hollanda, birçok Türk asıllı insan için doğdukları, büyüdükleri ve yaşamlarını sürdürdükleri yerdir. Eğitim, iş hayatı ve sosyal yaşamları burada şekillenmiştir.

Katılım ve Entegrasyon: Hollanda toplumu içerisinde aktif olarak yer almak, iş gücüne katılmak, sivil toplum faaliyetlerinde bulunmak ve yerel kültüre adapte olmak, Hollanda’ya olan bağlılığın göstergeleridir.”

-Kimlik ve entegrasyonu nasıl yorumluyorsun?

-“Burada Çifte Kimlikten söz etmeliyim.
Denge Kurma: Hollanda’daki Türk asıllı insanlar, Türk ve Hollandalı kimlikleri arasında denge kurma çabası içindedirler. Bu durum, onların kendilerini hem Türk hem de Hollandalı olarak görmelerine yol açar.

Kültürel Zenginlik: Çifte kimlik, bu kişilere iki kültürün de en iyi yönlerini deneyimleme fırsatı sunar. Bu zenginlik, onların daha geniş bir perspektif ve daha derin bir kültürel anlayışa sahip olmalarını sağlar.

Önyargılar ve Ayrımcılık: Hollanda’daki Türk asıllı insanlar zaman zaman önyargılar ve ayrımcılıkla karşılaşabilirler. Bu durum, onların topluma entegrasyonunu zorlaştırabilir.

Başarı ve Katkı: Buna rağmen, birçok Türk asıllı Hollandalı iş dünyasında, siyasette, sanatta ve sporda büyük başarılar elde ederek topluma önemli katkılarda bulunmaktadır.

-Hollanda-Türk dostluğu hakkında ne düşünüyorsun?

– “Türklerin köprü rolü oynaması, çeşitlilik ve zenginlik yaratması hakkında şunları söyleyebilirim:
Köprü Rolü: Hollanda’daki Türk asıllı insanlar, iki ülke arasındaki kültürel ve ekonomik bağları güçlendiren önemli bir köprü rolü oynar. Bu, hem Türkiye hem de Hollanda için karşılıklı faydalar sağlayabilir.
Çeşitlilik ve Zenginlik: Bu topluluk, Hollanda’nın kültürel çeşitliliğine ve zenginliğine önemli katkılarda bulunur. Farklı kültürel perspektifler, toplumun genel dinamizmini ve yaratıcılığını artırır.
Hollanda’daki Türk asıllı insanların Türkiye’ye olan aidiyeti ve Hollanda’ya olan bağlılığı, onların kimliklerinin ve yaşam deneyimlerinin önemli bir parçasıdır. Bu ikili bağ, onlara zengin bir kültürel miras ve geniş bir perspektif sunar. Hem Türkiye’nin hem de Hollanda’nın bu durumu anlaması ve desteklemesi, toplumlar arası ilişkilerin ve entegrasyonun güçlenmesine katkıda bulunacaktır.”

Hollanda’da son durum:
Yarın oynanacak olan Türkiye-Hollanda maçı öncesinde çok hareketlenen Hollanda’da, renklenmesi gereken yaşam, son gelişme ile adeta durgunlaştı.
“Kim galip gelirse gelsin, maçtan sonra yine sokaklara çıkacağız ve klaksonlarımızı bağırtacağız” diyen Türkler’in yanında, Hollandalılar aynı duyguları yaşamıyor gibi…
Bir futbolcumuzun Bozkurt selamı ile ortalık karışınca, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan da Berlin’e gelip, futbolcularına sahip çıkmayı amaçladı. İşte tüm bu gelişmeler, konunun futboldan çok siyasi yönüne ağırlık getirdi.
Yarını bekleyeceğiz ve göreceğiz.

UEFA VE FİFA’NIN CILIZ KALDIĞI DÖNEMLER

Afbeelding met tekst, Menselijk gezicht Automatisch gegenereerde beschrijving

Gazetecilik yaşamımda, 7 Dünya Şampiyonası, 7 Avrupa Şampiyonası, sayısını toparlayamadığım Şampiyonlar Ligi ve UEFA Kupası maçları izledim. Bu izlenimlerde çok ilginç olaylar yaşadım.
UEFA ve FİFA’nın aciz kaldığı olaylara şahit oldum.
İşte bunlardan bazı örenekler:

Afbeelding met krant, tekst, Krantenpapier, Nieuws Automatisch gegenereerde beschrijving

Naçizane şahsım, 1978’de Arjantin’de yapılan ‘Dünya Futbol Şampiyonasını’, Hürriyet gazetesi için izlemiştim.
Başta rahmetli Necmi Tanyolaç olmak üzere, ünlü gazeteciler Halit Kıvanç, Togay Bayatlı, Ertuğrul Akbay, Güven Taner, Hüseyin Kırcalı, Kemal Belgin, Erol Aydın, Hasan Sarıçiçek ve teknik direktör Metin Türel ile birlikteydik.

Arjantin’deki şampiyonada, Hollanda takımının şampiyon olması için yanıp tutuşuyordum. Hollanda’yı ne de olsa ‘Babavatan’ olarak seçmiştik bir kere…
Finale kadar yükselen Arjantin Milli Takımı’nın, Peru’ya karşı elde ettiği bol gollü galibiyet maçının, binbir tehdit sonucunda kazanıldığını en iyi bilenlerden biriydim. Zira, konaklamakta olduğum Liberty (Hürriyet) Oteli’nde Peru takımı da konaklıyordu. Arjantin turnuvaya iyi başlamamıştı. Gruptan çıkması için Peru’yu en az 4-0 yenmesi gerekiyordu.

General Vidella başkanlığındaki ihtilal hükümeti, Peru’ya silah ve gıda yardımı teklif ederek maçın en az 4-0 galibiyetle bitmesini istedi. Bu da yetmedi, konakladığımız Liberty Oteli askerler tarafından abluka altına alındı ve futbolculara korku salındı. Sonunda Arjantin Peru’yu 6-0 yendi ve gruptan çıktı. Dünyanın alenen bildiği bu olay karşısında FİFA sus pus olmuştu.

Arjantin, Hollanda ile birlikte finale kadar yükselmişti. Hiç unutamadığım o final maçını Hollanda kaybetmişti. Hollanda’nın o zamanki yıldızı Rensenbrink, son dakikadaki fırsatı gole çeviremedi. Top direğe çarparak geri döndü. Uzatmada Arjantin maçı 3-1 kazandı.

Titreyerek seyrettiğim maç sonunda resmen ağlamıştım.

FİFA’nın yine çok cılız kaldığı gelişmelerden bir diğeri de, Almanya’daki 1974 Dünya Futbol Şampiyonasından önce yaşanmıştı. Bu şampiyonaya katılabilmek için Şili ile Sovyetler Birliği barajda eşleşmişti.

Dünya Futbol Tarihinin En Onursuz Golüne Şahit Olan Maç: 21 Kasım 1973 Şili - SSCB Maçı

İlk maç Moskova’da oynandı ve golsüz berabere kalındı. İkinci maç Santiago’nun Estadio Nacional stadında gerçekleşecekti. Ne var ki, Sovyetler Birliği, ülkedeki karışıklık nedeniyle. kan kokan bir sahaya çıkmayı ret etmişti.
Yıl 1973’tü.  Pinochet Allende’yi devirmişti. 11 Eylül 1973 ile 7 Kasım 1973 tarihleri arasında binlerce insan Estadio Nacional’de tutulmuş, işkence edilmiş ve öldürülmüştü.
İki hafta sonra eski stad, yeni toplama kampında futbol oynatılmak istense de, Sovyetler buna alet olmadı ve hükmen mağlubiyeti tercih etti. Şili’nin süperstarı Carlos Caszely‘nin de sahaya çıkmak istememişti. Oynanmamış bir maçtır bu baraj maçı. Oynanmamasına rağmen oynanmış birçok maçtan çok daha iyi hatırlanır.
Karşılaşmayı hükmen kazanmış sayılan Şili sahasında, sembolik olarak başlama vuruşu yapılmış ve hatta fileler bile havalandırılmıştı.

FİFA’nın cılız kaldığı birkaç olay da şöyle anlatılmaktadır:

FIFA, Rusya’da düzenlenen 2018 FIFA Dünya Kupası’nda oynanan Sırbistan-İsviçre maçında yaşananlar nedeniyle iki tarafa para cezası verdi.

FIFA, E Grubu’nda 22 Haziran’da oynanan ve İsviçre’nin 2-1 kazandığı maçta yaşananlar nedeniyle İsviçre forması giyen Arnavut asıllı futbolcular Xherdan Shaqiri ve Granit Xhaka ile takım kaptanı Stephan Lichtsteiner’ın yanı sıra, Sırbistan Futbol Federasyonu (FSS) Başkanı Slavisa Kokeza ve teknik direktör Mladen Krstajic hakkında başlatılan disiplin soruşturmasının cezalarını açıkladı.

Attıkları gollerden sonra Arnavutların sembolü olan çift başlı kartal hareketi yapan Shaqiri ve Xhaka’ya 10’ar bin, Lichtsteiner’e 5 bin, maç sonrasındaki açıklamaları nedeniyle Kokeza ve Krstajic’e 5’er bin ve taraftarların uygunsuz davranışları nedeniyle FSS’ye de 54 bin İsviçre frangı ceza verildi.

FIFA’dan daha önce yapılan açıklamada, Xhaka ve Shaqiri’nin yaptığı gol sevincinin “siyasi içerikte” olduğu ifade edilmiş ve bu nedenle disiplin soruşturması başlatıldığı kaydedilmişti.

Sırp-Arnavut gerginliği

Kosova, 17 Şubat 2008’de Sırbistan’dan ayrılarak tek taraflı bağımsızlığını ilan etse de, Sırbistan, 116 ülke tarafından bağımsız devlet olarak tanınan Kosova’yı hala kendi toprak parçası olarak görmeye devam ediyor.

Bu nedenle Kosova asıllı Arnavutlar Shaqiri ve Xhaka’nın gol sevinci ve Shaqiri’nin kramponunda Kosova bayrağı bulunması Sırp kamuoyunda büyük tepkiye neden olmuştu.

İsviçrenin cezaları

İsviçre’nin Avrupa Şampiyonası’nda şu ana kadar muhteşem bir performans sergilediği tek yer saha değil. İsviçreli taraftarların ilk üç grup maçında gösterdiği performans da harika bir gösteriydi. Köln’deki iki maç öncesi büyük taraftar yürüyüşleri ve stadyumlardaki onbinlerce taraftarın coşkusu ile İsviçre, Avrupa çapında heyecan yarattı.
Ancak bu büyük coşku dalgasının artık İsviçre Futbol Federasyonu açısından mali sonuçları var.
UEFA’nın çok sayıda cezası İsviçre Futbol Federasyonu’na ulaştı.

Federasyon, izleyicilerinin davranışları nedeniyle toplamda yaklaşık 95 bin avro ödemek zorunda kalacak. Esas olarak İsviçreli seyircilerden sahaya uçan bira bardaklarını fırlatmakla ilgili.

Şaşırtıcı bir şekilde, en büyük ceza Macaristan’a karşı kazanılan maçtan – 41 bin euro.
“Özellikle Breel Embolo’nun 3:1’lik golünden sonra gözlükler sahaya düştü.

*************

Eeeeee, bakacağız şimdi. UEFA, Merih Demiral’a ve Türk milli takımına ne ceza verecek şimdi?
Gelen son haberlere göre, UEFA futbolcumuza 2 maç ceza vermiş veya verecek. Alman Bild gazetesi böyle yazmış. Ama Futbol Federasyonumuz, haberin yanlış olduğunu, zira UEFA’nın bugün öğle saatine kadar Türkiye’nin ifadesini bekleyeceğini ve kararı da muhtemelen bu akşamüzeri vereceğini açıkladı.

Editör: Abdülvahap Şehitoğlu