İstanbul, Gebze ve Bursa’da temaslarda bulunacak olan gruba, Hollanda’daki Türk iş adamlarının da katılması isteniyor.
Abone Ol
İstanbul, Gebze ve Bursa’da temaslarda bulunacak olan gruba, Hollanda’daki Türk iş adamlarının da katılması isteniyor.
Hollanda-Türk Ticaret Vakfı Başkanı Ethem Emre, ziyaretin sağlayacağı faydaları anlattı ve 15 Aralık’ın son başvuru tarihi olduğunu belirtti.
İlhan KARAÇAY’ın haberi:
Hollanda Girişimcilik Ajansı (RVO), Hollanda Dışişleri Bakanlığı, Ankara’daki Hollanda Büyükelçiliği, İstanbul’daki Başkonsolosluk ve ilgili sektör kuruluşları ile işbirliği içinde Türkiye’ye bir ticaret seyehati düzenliyor.
Bu heyete ayrıca Dış Ticaret ve Kalkınma Yardımı Bakanı Reinette Klever ile VNO-NCW Başkanı Ingrid Thijsen de katılıyor. Ingrid Thijsen aynı zamanda ticaret heyetinin lideri olarak görev yapıyor.
İstanbul, Gebze ve Bursa gibi önemli ekonomik merkezlerde gerçekleştirilecek bu ziyaret, iki ülke arasındaki ekonomik bağları güçlendirmeyi ve sürdürülebilir işbirliklerini artırmayı hedefliyor. Programın odağında, döngüsel ekonomi, ileri teknoloji ve imalat sanayi gibi stratejik sektörler yer alıyor.
Hollanda, Türkiye’yi hem coğrafi hem de ekonomik olarak güçlü bir ortak olarak görüyor. Türkiye’nin 100 milyonluk nüfusu, 1.100 milyar dolarlık gayrisafi yurtiçi hasılası ve Avrupa ile Orta Doğu’yu birleştiren stratejik konumu, bu işbirliğini cazip kılan faktörlerden bazıları. Ayrıca, Hollanda, Türkiye’de 3.000’den fazla şirketiyle en büyük yabancı yatırımcı konumunda bulunuyor.
Programın Sağlayacağı Faydalar
Bu ekonomik misyon, sadece iki ülkenin ticaret hacmini artırmayı değil, aynı zamanda uzun vadeli işbirliklerine kapı aralamayı hedefliyor.
İşte programın sağlayabileceği başlıca faydalar:
Hollanda’nın döngüsel ekonomi alanındaki uzmanlığı, Türkiye’nin büyüyen üretim ekonomisi için büyük bir potansiyel taşıyor.
Hollandalı firmalar, Türkiye’de atık plastiklerin yeniden değerlendirilmesi için yeni teknolojiler sunabilir. Bu, hem çevresel hem de ekonomik faydalar sağlayabilir.
Türkiye’deki kentsel dönüşüm projelerinde, Hollanda’nın çevre dostu inşaat teknolojilerinden faydalanılabilir.
Türkiye’nin güçlü imalat altyapısı, Hollanda’nın dijital teknolojileriyle birleşerek daha yüksek katma değerli ürünlerin ortaya çıkmasını sağlayabilir.
Elektrikli araç komponentleri ve otonom araç teknolojileri, Türk otomotiv sektörüne önemli bir destek sunabilir.
Türk ve Hollandalı şirketler birlikte çalışarak daha verimli ve sürdürülebilir üretim süreçleri geliştirebilir.
Türkiye’nin coğrafi avantajları, Hollanda şirketlerinin Avrupa, Orta Doğu ve Asya pazarlarına daha kolay erişim sağlamasına olanak tanıyor. Türk şirketleri ise Hollanda üzerinden Avrupa’nın merkezine daha etkili bir şekilde ulaşabilir.
Programın özellikle kadın girişimcileri teşvik etmesi, iş dünyasında cinsiyet eşitliğini desteklemeyi amaçlıyor. Bu, hem Türk hem de Hollandalı kadın liderlerin iş dünyasında daha etkin bir rol almasını sağlayabilir.
Hollanda-Türkiye işbirliği birçok somut projeye dönüşme potansiyeli taşıyor:
Türkiye’nin güneş enerjisi potansiyeli, Hollanda’nın yenilenebilir enerji uzmanlığı ile birleşerek büyük ölçekli projeler yaratabilir.
Hollandalı tarım teknolojileri şirketleri, Türkiye’de daha az su ve enerji kullanarak daha verimli tarım uygulamaları geliştirebilir.
Türkiye’nin sanayi altyapısı, Hollanda’nın yapay zeka ve dijitalleşme konusundaki tecrübesiyle modernize edilebilir.”
Hollanda Dış Ticaret Bakanı’nın katılımı, bu misyonun sadece ticari değil, aynı zamanda diplomatik olarak da önemli bir girişim olduğunu gösteriyor. Türk ve Hollandalı firmalar, bakanlar ve iş dünyası liderlerinin desteğiyle daha yüksek düzeyde güven ve görünürlük elde edebilir. Ayrıca, yapılacak anlaşmalar ve işbirlikleri, iki ülke arasındaki ekonomik bağları daha sağlam temellere oturtacak.
Program, Türk iş dünyasına da büyük fırsatlar sunuyor. Döngüsel ekonomi ve ileri teknoloji alanlarında Hollanda ile işbirliği yapan firmalar, Avrupa’daki yeşil dönüşüm sürecine dahil olabilir ve uluslararası pazar erişimini artırabilir. Türk firmalarının, bu misyonu sadece Hollandalı şirketler için değil, Türkiye için de stratejik bir fırsat olarak değerlendirmesi gerekiyor.
Ekonomik misyon programına katılım için başvuru süresi 15 Aralık 2024’te sona eriyor. Katılım bedeli 950 euroMinister olarak belirlenmiş olup, bu ücret program kapsamındaki etkinlikleri ve yerel destekleri içeriyor. Seyahat ve konaklama masrafları ise katılımcılara ait.
Bu işbirliği, hem Türk hem de Hollandalı şirketler için büyük bir kazanç potansiyeli taşıyor. Geleceğe dönük bu tür girişimler, iki ülke arasındaki ekonomik ilişkileri güçlendirmekle kalmayacak, aynı zamanda küresel ölçekte yeni başarı hikayelerinin doğmasına da zemin hazırlayacaktır.
ETHEM EMRE NE DİYOR?
Hollanda-Türk Ticaret Vakfı Başkanı Ethem Emre’ye, böylesi bir ziyaretin Türkiye’ye neler kazandıracağını sordum.
İşte Ethem Emre’nin verdiği bilgiler:
“Bu tür programlar genellikle ekonomik ilişkileri derinleştirmek, işbirliği olanaklarını genişletmek ve her iki ülke için de somut kazançlar yaratmak amacıyla düzenlenir.
İşte bu programın sağlayabileceği başlıca faydalar ve örneklerle şöyle açıklayabilirim:
Türkiye, Hollanda için halihazırda önemli bir ticaret partneri konumunda. Program, bu ilişkiyi daha da ileri taşıma potansiyeline sahip. Örneğin:
Hollandalı şirketler için Türkiye’nin dinamik ve geniş tüketici kitlesi, tarım ürünlerinden teknolojiye kadar birçok alanda ihracat fırsatları sunuyor. Benzer şekilde, Türk firmaları Hollanda’ya daha fazla ürün ve hizmet satışı yaparak Avrupa pazarında etkinliğini artırabilir.
Örneğin, Hollandalı bir şirketin, Türk çelik üreticileriyle ortaklık kurarak Avrupa otomotiv sektörüne daha uygun maliyetli ve kaliteli parçalar sağlayabileceği bir iş modeli ortaya çıkabilir.
Hollanda, döngüsel ekonomi alanında dünya çapında bir öncü. Türkiye’nin büyüyen üretim ekonomisi, sürdürülebilirlik çözümleri için geniş bir pazar sunuyor. Örnekler:
Hollandalı firmalar, Türkiye’deki plastik geri dönüşüm tesisleriyle ortak projeler yürüterek hem atık yönetim sistemlerini geliştirebilir hem de geri dönüştürülen malzemelerden yeni ürünler üretebilir.
Hollanda’nın ileri tarım teknolojileri, Türkiye’nin tarımsal üretim süreçlerinde daha az kaynak kullanımı ve daha yüksek verimlilik sağlamak için kullanılabilir. Örneğin, Hollandalı bir şirket, Türk tarım kooperatiflerine atık ürünlerden gübre üreten bir teknoloji sağlayabilir.
Türkiye’nin güçlü bir imalat sektörü var. Ancak yüksek teknoloji üretimi konusunda daha fazla dış ortaklığa ihtiyaç duyuluyor. Hollanda’nın dijital teknolojiler ve yüksek katma değerli üretim alanlarındaki tecrübesi, Türk sanayisi için büyük bir fırsat yaratıyor. Örnekler:
Türkiye’nin güçlü otomotiv üretim altyapısı, Hollandalı dijital teknoloji firmalarının katkılarıyla daha ileri bir noktaya taşınabilir. Örneğin, elektrikli araç üretiminde Hollanda teknolojileri kullanılabilir.
Hollandalı üreticiler, Türk firmalarıyla ortaklaşa yeni üretim teknikleri geliştirebilir ve Avrupa için düşük maliyetli, yüksek kaliteli ürünler sunabilir.
Hollanda, araştırma ve geliştirme (Ar-Ge) alanında oldukça ileride. Türkiye’deki firmalarla yapılacak ortak projeler, her iki taraf için de değer yaratabilir. Örnekler:
Hollanda’daki teknoloji girişimleri, Türkiye’deki üretim süreçlerini optimize etmek için yapay zeka uygulamaları geliştirebilir.
Türkiye’nin bol güneş enerjisi potansiyeli, Hollandalı yenilenebilir enerji firmaları için büyük bir yatırım alanı olabilir. Ortak güneş enerjisi projeleri, hem Türkiye’nin enerji bağımsızlığına katkı sağlar hem de Hollandalı firmalara uzun vadeli gelir yaratır.
Türkiye’nin coğrafi konumu, Avrupa, Asya ve Orta Doğu pazarlarına erişim için stratejik bir avantaja sahiptir. Bu misyon, Hollanda şirketlerinin sadece Türkiye’ye değil, çevre bölgelere de açılmasını kolaylaştırabilir. Örnek:
Hollandalı bir firma, Türkiye’deki düşük maliyetli üretim avantajını kullanarak Avrupa ve Orta Doğu’ya ihracat yapabilir. Örneğin, tekstil alanında döngüsel bir üretim tesisi kurup global markalara tedarik sağlayabilir.
Programın özellikle kadın girişimcileri teşvik etmesi, toplumsal fayda yaratabilir. Bu, hem Türkiye’de hem Hollanda’da kadın liderlerin iş dünyasında daha etkin rol almasını sağlayabilir. Kadın girişimcilerin rol model olarak projeler geliştirmesi, iki ülke arasındaki sosyal bağları da güçlendirebilir.
Bakan seviyesinde gerçekleşen bu tür ziyaretler, sadece ekonomik değil diplomatik ve kültürel bağları da güçlendirir. Hollanda ve Türkiye arasındaki ortak kültürel etkinlikler ve ticari anlaşmalar, uzun vadeli bir güven ve işbirliği ortamı yaratır.
Son olarak şunu söyleyebilirim: Bu program, Türk ve Hollandalı şirketlerin mevcut işbirliklerini geliştirmekle kalmayıp, yeni iş modelleri ve ortaklıklar için de güçlü bir temel oluşturabilir. Hem ekonomik hem de sosyal açıdan kazanç yaratacak bu tür bir girişim, iki ülke arasındaki ilişkilerin sadece bugünü değil, geleceğini de şekillendirecektir.
Bu programın, gerek sürdürülebilir kalkınma hedeflerine katkı sağlaması gerekse iki ülke iş dünyasına yeni kapılar açması açısından büyük bir öneme sahip olduğunu söylenebilirim.”
Gelişmelerden haberdar olmak istiyor musunuz?
Google News’te Sonses.tv sitemize
abone olun.