Lübnan’dan gelen ikinci gemideki yolcuların tahliyesi de tamamlandı Lübnan’dan gelen ikinci gemideki yolcuların tahliyesi de tamamlandı


Zeynel Abidin KILIÇ                                     İlhan KARAÇAY

Hollanda’da yaşayan Türk gençlerine yeni ufuklar açmak, yeni nesilleri yüreklendirmek ve daha iyi bir gelecek oluşturmalarına katkı sağlamak isteyen HOTİAD, HBO mezunu ve üniversite son sınıf öğrencilerine yönelik gerçekleştirdiği ‘5 CEO ve 5 ÖĞRENCİ’ programını düzenlenen gala gecesi ile sonlandırdı.

Rotterdam Zuidplein Tiyatrosunda gerçekleştirilen ve sunuculuğunu Nedwerk Müdürü Adem Uzunca’nın yaptığı, Kuzey Hollanda Emniyet Genel Müdürü Hamit Karakuş’un konuşmacı olarak katıldığı gala akşamında, T.C. Lahey Büyükelçisi Selçuk Ünal, Amsterdam Başkonsolosu Mahmut Burak Ersoy, Deventer Başkonsolosu Muammer Hakan Cengiz, Fahri Konsolos Titus Kramer’ın yanı sıra çeşitli meslek gruplarından, iş dünyasından bilinen simalar ve öğrenciler yer aldı.

Faruk Halıcı: “Türk toplumunun bir parçası olarak gençlerin gelişimi konusunda sorumluluk hissetmekteyiz”

HOTİAD Başkan Vekili ve JILPAQ Holding CEO’su Faruk Halıcı, galanın açılışında bir selamlama konuşması gerçekleştirdi. Yunus Emre’nin  “İlim İlim Bilmektir” şiiriyle başladı.

“İlim ilim bilmektir, / İlim kendin bilmektir, / Sen kendini bilmezsin, / Ya nice okumaktır.

Okumaktan murat ne, / Kişi Hak’kı bilmektir, / Çün okudun, bilmezsin, / Ha bir kuru emektir.

Okudum, bildim deme, / Çok tâat kıldım deme, / Eğer Hak bilmezisen, / Abes yere yelmektir.

Dört kitabın mâ’nisi, / Bellidir bir elifte, / Sen elifi bilmezsin, / Bu nice okumaktır.

Yiğirmi dokuz hece, / Okursun uçtan uca, / Sen elif dersin hoca, /Ma’nisi ne demektir.

Yunus Emre der hoca, / Gerekse bin var hacca, / Hepisinden iyice, /Bir gönüle girmektir.”

Halıcı konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Efendim açılış konuşmasına, günün anlam ve önemi açısından Türk dünyasının önemli isimlerinden Yunus Emre’nin sadece kendi dönemine değil geleceğe dair söylediği bilinen bir şiiriyle başladım.

Türk dünyasının önemli isimlerinden Yunus Emre sadece kendi dönemine değil geleceğe dair seslenmiştir. Özetle insanın kendini keşfetmesini anlatmıştı şiirinde.

İnsanın dürüst olmasının, gönüller kazanmasının ve sevginin önemine vurgu yapıyor. Dünyanın neresinde olursa olsun, hangi konuma gelinirse gelinsin asıl hedef “iyi insan” olmaktır.

Bugünkü toplantımız hakkında kısa bir bilgi vereyim: Neden 5 CEO ve 5 gün? Aslında bu projemizin önceki konseptinde başarılı iş insanlarını öğrenci derneklerimizin davetiyle üniversitenin salonlarında öğrencilerimizle buluşturuyorduk. İş adamlarımız, başarı hikâyelerini anlatıyordu, öğrencilerimizin soru sormalarını sağlıyorduk. Bu insanlar, Avrupa’ya zor şartlarda gelmiş, yabancı dili bilmeden, toplumu ve sistemi tanımadan nasıl olmuş da Avrupa’nın en büyük firması hâline nasıl gelmiş; bunu canlı örneğinden dinliyorlardı. Amaç onlara cesaret vermek, umut vermek, ufuk açmak ve onların daha iyisini yapabileceklerini anlatmaktı.

Çünkü gençler daha donanımlı, iyi bir eğitime sahiptiler. Bu projeyi 10 üniversitede gerçekleştirmiştik. Sonrasında yeni konseptimizde, şimdi ikincisini yaptığımız bu projeyle öğrencilerimizi CEO’larımızın şirketlerine misafir ediyoruz, yani işin mutfağına girmelerini sağlıyoruz. O büyük şirketlerin nasıl yönetildiğini gözleriyle görüyorlar. Bu projede, sektörlerinde başarılı olan firmaların çok değerli CEO’ları ile özel olarak seçilen 5 öğrencimizle bir gün geçiriyorlar. Öğrenciler CEO’larla şirket yönetimi gibi birçok alanda sorusu sorma, gözlem yapma tecrübesi ediniyorlar. Programın birinci bölümü bu şekilde tamamlandı. Birazdan sizlerle edindikleri tecrübeleri, gözlem ve izlenimleri paylaşacaklar.

HOTİAD olarak ekonomik faaliyet haricinde toplumsal, eğitim ve kültürel ağırlıklı programlarda önem veriyoruz. Çünkü içinden çıktığımız Türk toplumunun bir parçası olarak onların gelişimi konusunda sorumluluk hissetmekteyiz: Bu alanda yapılan çalışmalardan HOTİAD yönetimini ve üyelerine verdikleri destekten dolayı çok teşekkür ederim.

CEO’larla öğrencilerin buluşma yemeğinde Günay Uslu hanımefendinin bir tespiti önemliydi, onu sizlerle paylaşmak istiyorum: “İlk jenerasyonun çocukları olarak o zamanlarda biz küçük bir gruptuk, ama o dönemde okuyan eğitimli gençler hepimiz iyi yerlere geldik. Kimimiz iş kadını kimimiz siyasetçi, kimimiz bürokrat, doktor, avukat olarak önemli yerlere geldik. Şimdi sayıları çok fazla olan eğitimli gençlerimizin iyi yerlere gelmelerini sağlamalıyız, önlerini açmalıyız, destek olup sahiplenmeliyiz.”

Türk toplumunun güçlü lobisinin olması için eğitimli gençlerimize ihtiyacımız var. Bu projenin öncesinde gençlerle, genç girişimcilerle, farklı zamanlarda buluşmalarımız oldu. Yaptığım konferanslarda gördüğüm şudur ki, potansiyeli güçlü, donanımlı, ufku açık gençlerimiz var. Fakat ilk adımı nasıl atacağı konusunda tereddütler. Var.  Şimdi sayısı çok olan bu eğitimli gençlerimize de sahip çıkmak, onlara rehberlik etmek toplumumuzun ve Hollanda’daki ortak geleceğimiz için önem arz etmektedir. Değerli gençler, hayatta en pahalı şey tecrübe edinmektir. Bunu iki türlü elde edebilirsiniz: Bir, yaşayarak kazanıp, kaybederek ya da konuları tecrübe etmiş başarmış insanları dinleyerek. O nedenle motivasyon konuşmacısı olarak bu seneki misafirimiz Sayın Hamit Karakuş hayatı, tecrübeleri ve tavsiyelerini de paylaşacağı bir sunum yapacaktır.

Programımızın içeriğinin dolu olmasına daha çok önem verdik. Fakat en önemlisi programın üçüncü bölümü olan network kısmıdır. Bu bölümde gençlerimize zaman ayırmanızı önemli rica ediyorum. Katılımınızdan dolayı hepinize kalbi şükranlarımı sunuyorum.”

Açılış konuşmasının ardından programa öğrencileriyle katkı sunan Anatolia, Moazik, SUN ve Wasila öğrenci dernek başkanları sahneye davet edildiler. Wasila Dernek Başkanı Mustafa Şener ve Anatolia derneği adına söz alan konuşmacılar hem programla hem de çalışmaları ile alakalı bilgi verdiler.

Öğrenci derneklerinin tanıtımının ardından günün konuşmacısı Kuzey Hollanda Emniyet Müdürü Hamit Karakuş sahneye davet edildi.

Hamit Karakuş: “Hangi işi yaparsanız yapın, severek yapın, düzgün ve en iyi şekilde yapın.”  

  

Karakuş, hayatını anlattığı konuşmasında yaşadığı zorluklara, olumsuzluklara, toplumun ve ailesinin kendisine biçtiği role rağmen geldiği konumu paylaştı. Karakuş özetle şunlara değindi:

“Çalışacak yaşa geldiğimde ailemin benden biran önce fabrikada iş bulmam, biraz para kazanıp geri dönmek olduğunu gördüm. Okulumuzun bizden yüksek bir beklenti içerisinde olmadığını gördüm. Ama ben kararlıydım, okuyacak ve sevdiğim bir işi yapacaktım. Her türlü olumsuzlukları, ayrımcılığı yaşadım, bıkmadım, küsmedim ve bildiğim yolda ilerlemeye çalıştım. Yabancılar polisinin teşviki ile başladığım emniyet serüvenim, emlak sektöründe devam etti. O alanda da kayda değer işler yaptık. Siyaset arenasında Wethouder/Meclis Azası ve Senatör olarak verdiğim siyasi mücadelemi, Emniyet Müdürlüğü  görevi teklif edilince sonlandırdım. Hangi işi yaparsanız yapın, severek yapın, düzgün ve en iyi şekilde yapın.”

Hamit Karakuş’un ardından, Nisa Özen adlı genç bir öğrenci tarafından kısa bir müzik dinletisi sunuldu.

CEO’lar ve Öğrenciler Paneli

Müzik dinletisinin ardından, CEO’lar, Atilla Aytekin (Azerion), Zülküf Yılmaz (Yılmaz Radijs, Hikmet Gürcüoğlu (Koç Vleeswaren), Füsun Demolder (Arkas Holland) ve Defne Arslan, Tarkan Karayazgan, Mariam Kovziridze, Melis Uzan, Pelin Yılmaz adlı öğrenciler podyuma davet edildiler. Corendon CEO’su Günay Uslu, çok önemli bir mazeret nedeniyle programa
katılamadı.

Program moteratörü Adem Uzunca önce öğrencilerin hazırladıkları görüntüleri izlettirdi, ardından da bu süreçte yaşadıklarını dinletti.

Hepsi de 5 gün içerisinde her CEO’dan çok şeyler öğrendiğinin altını çizerek, çok önemli bir proje olduğuna dikkat çektiler.

CEO’lara durum değerlendirmesi için söz verildi. Programa katılan CEO’lar sırasıyla dugularını, düşüncelerini katılımcılarla şu şekilde paylaştılar:

Hikmet Gürcüoğlu: “Bu çalışma gönül ile başlamıştı, akıl ile bitirdik”

Bu bizim ikinci turumuz. Bu projeyi hayata geçirirken de, yürütürken de işin içerisinde biri olarak şunları söyleyebilirim: Biz bu projeye bir gönül işi olarak başlamıştık ama şimdi geldiğimiz nokta itibariyle bunun bir akıl işi olduğunu söyleyebilirim. Bu bir mentor mentil ilişkisiydi. Burada mentorun bilgisi, deneyimi belki bir rol model özelliği öne çıkacak olmasıydı. Sohbet ortamında kişisel gelişime yönelik bir çalışmaydı. Gençler için bilgi ve deneyim kazanımı, stratejik rehberlik, moral, motivasyon desteği ve netwrok ağının güçlendirilmesine matuf bir çalışma bu. Bunun da katılanlara kazandırıldığına inanıyor, ve daha fazlasını yaptığımızı düşünüyorum. Bizim bu çalışma ile amacımız gençlerimizin heyecanını, cesaretini, özgüvenini artırmak, ufkunu açmak, başarıya teşvik etmekti. Bunu yapabilme potansiyeline sahip olduğumuzu da biliyorum. Bu söylediğimin altını doldurmak için projede yer alan şirketleri tanıtmam yeterli olacaktır sanırım.

Günay Hanım, bugün aramızda yok ama projeye katkısını emeğini esirgemedi. Dünyanın en büyük 16. Büyük ekonomisine sahip olan Hollanda’da ilk 500 şirketin içerisine girmiş olan Corendon gibi bir şirketin yöneticisi.

Azerion CEO’su Aytekin Bey, borsada var olan ve 1000’den fazla çalışanı ile uluslararası bir yapıya ve güce sahip bir şirket.

Arkas CEO’su Füsun Hanım İzmir merkezli dünyanın en büyük deniz taşımacılığı yapan uluslararası ve bu alanda ilk 9’a giren bir şirket.

Yılmaz Radijs CEO’su Zülküf Bey turp yetiştiriciliği ve seracılıkta pazarın yüzde 60’ına sahip bir şirketimiz.  Zülküf Bey, eksiden gelen ama vizyon sahibi olması, kararlı ve azimli olması onu diğerlerinden farklı kılıyor. Öğrencilerden de Zülküf Bey’in bu azmi tekrarlandı ve takdire şayan bir örnek, rol model olarak karşımızda duruyor.

Bizlere bu manada başvuran öğrencilerimizin CV’lerinin de çok sağlam olduğunu gördük. Dikkatimi çeken bir başka unsur da, öğrencilerimizle görüşmeler sırasında biz “heyecan büyütmek” derken, onların “cesaret” dediğini gördük. Biz “ufuk büyütmek” derken, onlar “ilham almak”tan bahsediyorlardı. Biz “netwerk/ağ oluşturmak” derken, onlar “aidiyet” diyorlardı. Biz “başarıya teşvik” derken, onlar “sizler rol modelsiniz” diyorlardı. Bugünü ve yarını konu etmeye çalışırken, onlar dünü ve bugünü konuşmaya çalışıyorlardı. Dolayısıyla bu çalışmanın amacı gönül ile başlamıştı, akıl ile bitirdik. Bu arada kazanımlarımızın ne olduğunu da karşılıklı olarak anlamış olduk.

Füsun Demolder: “Hepimizin bağımsız olarak ölene kadar birbirimizden öğreneceği çok şey olduğunu düşünüyorum”

Öğrencilerle geçen bir gününü değerlendiren Füsun Demolder da şunları dile getirdi:

“Çok önem verdiğim bir projeydi. Hepimizin din, dil, ırktan, cinsiyet ve sosyal statüden bağımsız olarak ölene kadar birbirimizden öğreneceği çok şey olduğunu düşünüyorum. Bu öğrenme sürecinde de paylaşmamanın önemine vurgu yapmak isterim. Biz bilgi, deneyim ve tecrübelerimizi paylaştık, arkadaşlar bu paylaşıma “fedakârlık” dediler ama ben öyle düşünmüyorum. Ben büyük bir keyif aldım. Ben de onlardan çok şeyler öğrendim. İzmirliyim, 9 yıldır Hollanda’dayım ve 30 yıldır iş hayatındayım.  Hepimizin amacı mutlu bir hayata sahip olmak. Bu yolculukta da paylaşmak mutlu olmanın anahtarıdır.”

Atilla Aytekin: “Karşı tarafa güven vermelisiniz, özgüven sahibi olmalısınız”

Azerion CEO’su Atilla Aytekin gençlerle geçirdiği bir günün hikâyesini, deneyimlerini anlattı ve şu tavsiyeleri paylaştı:

“53 yaşındayım. 3 yaşından itibaren Hollanda’dayım. Bütün zorlukları, olumsuzlukları yaşadım ama hiçbir zaman ne topluma ne de kurumlara küsmedim; sadece yolumuza devam ettik. Bizim Hollanda’ya geldiğimiz yıllarda mahallemizde kasap vardı. Bizim rol modelimiz o zamanlar oydu. Lise, üniversite derken yanımda kimsenin olmadığını gördüm. Özgüven burada büyük önem arz etmekte, rol oynamakta. Bunun yanında cesaret de yolunuzu açan bir başka unsur. Bir Hollanda şirketinin CEO’su bizim için başka gezegende yaşayan, ulaşılması mümkün olmayan biriydi âdeta. Ona dokunmak hayaldi, yanına gitmeye cesaretimiz bile yoktu. Hamit Bey iyi bir rol modeldir. Bir amaç peşinde koştuğunuz zaman bir yerlere erişebileceğinize inanın. Gençlerimizi görüyorum, bilgisi, tecrübesi, donanımı var ama özgüveni, güven verici bir yanı yok. İşte burada sorun başlıyor. Hollandalı CEO’larla görüştüğümde de bana aynı şeyleri söylüyorlar: “Türk toplumunda inanılmaz başarılı öğrenciler var ama karşı tarafa güven vermiyor ve özgüvenleri yok. Lider olmak için her şeyi var ama özgüveni yoksa olamıyor, olsa da başaramıyor. Gençler, güven verici olmayı öğrenelim, bu karşı tarafın da hoşuna gider. “Biz buna layığız, bunu yönetmeye kapasitemiz, bilgi, becerimiz var, biz bunu başarabiliriz, biz bunu yapabiliriz” demeliyiz, bu duruşumuzu sergilemeli, ortaya koymalıyız. Bunu söylemezseniz, bu duruşu sergilemezseniz hiç kimse sizi seçmez.”

Zülküf Yılmaz: “Başarılı olmak için konfor alanından çıkmak lazım”

Dünyadaki en zor işlerden biri de üretimdir. Türkiye’den gelmişsiniz, dilini öğreneceksiniz, ortamı tanıyacak, yapacağınız işe karar vereceksiniz. Her sektörün zorluğu vardır. Başarıya giden yol için iki şey önemli. Birincisi, ne yapacağınıza karar verdiğinizde iyi bir analiz yaparak doğru adımlar atmanız. İkincisi de o işi sürekli geliştiren ve sektörün önünde olmanızdır. Biz sadece üretici olarak kalsaydık büyümemiz mümkün olmazdı. İnsan gücüyle yapılan bir işi endüstriyel hâle nasıl getirebilirim diye düşünerek adım atmaya çalıştık ve bugünlerdeki başarıyı yakaladık. Ben çalışırken de bu işin daha nasıl iyi bir şekilde yapılacağının hayalini kuruyordum. Bir işi, mesleği seçerken onun size neler kazandıracağına, size uygun olup olmayacağına bakmanız ve ciddi pazar araştırmasını yaparak yola çıkmalısınız. Bir de gençlerimiz konfor alanından çıkmalılar. Ben bizi ziyaret eden gençlerimizin hepsinde de başarılı olmak için konfor alanlarından çıktığını ve büyük bir fedakârlıklarla işlerine sarıldıklarını gördüm. Elbette dengeyi korumak lazım. Aile ve çevreyi ihmal etmeden, o değerlerden ödün vermeden yapılmalı. Ama bazen de o alandan çıkmak lazım.”

Selçuk Ünal: “Türkiye ve Türk halkı her alanda önemli kişi ve kurum ile temsil ediliyor”

Geceyi takip eden Lahey Büyükelçisi Selçuk Ünal da bir selamlama konuşması yaparak şunları dile getirdi: “Böyle özel bir programla gençleri yüreklendiren, cesaretlendiren, ilham vererek yolculuklarında yanlarında olan HOTİAD’a teşekkür ediyorum. Yaklaşık 500 yıllık geçmişi olan Hollanda-Türkiye ilişkilerimizi, bu yıl kutladığımız 100. Dostluk ve 60. İşgücü anlaşması ile zirveye taşıdık. 60 yıl kısa bir zaman gibi gelebilir ama biz o 60 yıla işte böyle başarılar sığdırdık. Herkes eğitimi önemsedi, gençlere yol gösterdi, sahip çıktı, yarınlarını garanti altına aldı. Türkiye ve Türk halkı her alanda önemli bir kişi ve kurum ile temsil ediliyor. Bu önemli bir etkinlik ancak yeterli değil, daha çok işadamımızla, rol modellerimizle öğrencilerimiz, gençlerimiz buluşmalı ve geleneksel hâle gelmeli. Usta çırak ilişkisi çok önemli. Bugün usta ustalığını, çırak da çıraklığını gösterdi.

Bu sene ayrıca, 19 Ağustos 1964 tarihinde imzalanan Türkiye-Hollanda İşgücü Anlaşması’nın imzalanmasının da 60. yıldönümünü idrak ediyoruz. Toplumumuzu ilgilendiren tüm hususları da bu vesileyle değerlendiriyoruz.

Bugün bizlerle beraber olan Sayın Hamit Karakuş’un gençlerimize ilham verici bir kariyeri olmuştur. Bugün buradaki CEO’larımız da gençlerimize ekonomik alandaki en iyi rol modellerdir. Vatandaşlarımız işçi olarak geldikleri bu ülkede içlerinden 60 yılda 25.000 işveren çıkarmıştır. Bu gibi çalışmaların geleneksel hâle gelmesini, daha fazla Hollandalı-Türk yöneticilerimiz ve Hollandalı Türk öğrencilerimiz ile artmasını temenni ediyoruz.”
HOTIAD’ı bu etkinlikten ötürü kutluyoruz.”

 Program genel koordinesini yapan Fadime Örgü katılımcıları çiçeklerle uğurladı.

Programda öğrenci dernek yöneticileri de söz alarak kurum ve çalışmaları hakkında katılımcıları bilgilendirdi…

Program, ayaküstü verilen ikram ve netwerk/ağ kurma, sohbet ile sona erdi.

Sonuç

HOTİAD’ın ‘5 CEO ve 5 ÖĞRENCİ’ projesi, gençlere ilham vermek, onların cesaret ve özgüvenlerini artırmak amacıyla gerçekleştirilen başarılı bir etkinlik olarak dikkat çekti. Gençler, sektördeki başarılı CEO’lardan öğrendikleriyle gelecekte daha büyük başarılara imza atma yolunda önemli bir adım attılar. HOTİAD ve projeye katkı sağlayan tüm kurum ve kişiler, bu tür çalışmaların devam etmesi gerektiğini vurguladılar.

Editör: Ahmet Biracı