"..Ancak bir yandan da, limanın sahibinin finansörlüğünde düzenlenen balolarla Mersin halkına ihanet edenleri de unutamayız. Mersin Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Kaya Tepe ve yönetim kurulu..."
Bugün Türkiye’de demokrasiye, hukuka ve halk iradesine yapılan sistematik müdahalelerin yeni bir örneğini yaşıyoruz. Mersin gibi kardeşlik ikliminin yüksek olduğu şehirlerde dahi bu uygulamaların yankıları daha derinden hissediliyor. Akdeniz Belediyesi’ne kayyım atanması, yönetimin şeffaflığı ve halk iradesinin yok sayılması anlamına geliyor. Seçimle göreve gelen belediye başkanını ve meclis üyelerini tutuklamak, sadece bir kişinin ya da bir grubun değil, Türkiye'nin geleceğine, demokrasiye ve hukuka olan inancımızı zedeliyor.
Peki, biz bu gidişata nasıl ‘dur’ diyeceğiz? Bu sorunun yanıtı, toplumsal dayanışma ve halkın iradesine sahip çıkmakta yatıyor. Kardeşlik kavramı bu noktada çok daha fazla anlam kazanıyor. Kardeşlik, sadece yan yana durmak değil; birbirinin haklarını savunmak, adaletsizliklere karşı ses çıkarmak demektir. Ancak ne yazık ki, bir tarafta barış ve çözümden bahsederken, diğer tarafta antidemokratik uygulamaların devam ettiğini görüyoruz.
Bu noktada, Mersin’in şeffaflığını, doğallığını ve nefes alan alanlarını savunmamız gerekiyor. Ancak bir yandan da, limanın sahibinin finansörlüğünde düzenlenen balolarla Mersin halkına ihanet edenleri de unutamayız. Mersin Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Kaya Tepe ve yönetim kurulu üyelerinin limanın doğal yapısını bozan ve Atatürk Parkı önündeki 50 yıllık limana yeni rıhtımlar yaparak halkın nefesini kesen bu katliamı adeta görmezden gelerek balo düzenlemeleri kabul edilemez.
MİP, Mersinlilerin nefes aldığı alanları tahrip ederken, bu duruma sessiz kalanlar Mersin halkını kime teslim ettiklerini sorgulamalıdır. Limanı katleden ve kentimizin soluk borularını tıkayan her girişime karşı şeffaf bir duruş sergilemeliyiz. Gazetecilik halkın sesi olmakken, bu sesi susturan ya da başka menfaatlere boyun eğen her tavır halkın ihanetine ortak olmaktır.
Mersin’de halkın nefes aldığı her alanı, halkın iradesini, kardeşlik ve demokrasi değerlerini korumak için yola çıkan bir birey olarak, bu yazımda sözümün net olduğunu ifade etmek istiyorum: Adalet, kardeşlik ve halkın iradesine olan inancımızı hiçbir şekilde kaybetmeyeceğiz. Sessiz kalmak yerine sesimizi daha gür çıkartmalı, Mersinlilerin geleceğine sahip çıkmalıyız.
Mersin bizim; demokrasiyi, hukuku ve doğayı savunmak da bizim görevimizdir. Bunu unutmayacağız; unutulmasına da izin vermeyeceğiz.