DEVA Partisi'nden Eğitimde Psikolojik ve Sosyal Destek Talebi DEVA Partisi'nden Eğitimde Psikolojik ve Sosyal Destek Talebi

*Meksika’ya ayar çeken, Panama’yı uyaran, Çin’i tehdit eden ve Avrupa’ya da sinyal gönderen Trump’a göre Amerikalılar, “Tanrı tarafından, diğer uluslara ilham veren seçkin bir millettir.”

*Avrupa’da ırkçı partileri destekleyerek şimşekleri üzerine çeken Musk’ın gerçek yüzü…

*Elon Musk’ın X platformunu kullanarak aşırı sağ ideolojileri teşvik etmesi, Türkiye gibi siyasi kutuplaşmanın ve toplumsal hassasiyetlerin yüksek olduğu bir ülkede büyük sorunlara yol açabilir.

*Özellikle, sahte haberlerin, manipülatif içeriklerin ve ideolojik propaganda mesajlarının yayılması, toplumdaki mevcut kutuplaşmayı derinleştirebilir. Bu, hem toplumsal barışı zedeleyebilir hem de bireyler arasında güvensizlik ortamı yaratabilir.

*Türkiye’de sosyal medya platformları, yanlış bilgilendirme ve dezenformasyonun hızla yayılması açısından ciddi bir risk taşımaktadır.

EK BİR YORUM: EN BÜYÜK KÜRESEL EMPERYAL BARON: ABD VE SADIK MÜTTEFİKİ BİRLEŞİK KRALLIK’TIR.

(Yorumun Hollandacası en altta.
Nederlandse versie van het commentaar is onderaan)

Afbeelding met tekst, Menselijk gezicht, person, persoon Automatisch gegenereerde beschrijving
Bir de İlhan KARAÇAY’dan Okuyunuz:

Tüm dünyanın dikkat kesildiği ABD seçimleri nihayet sonuçlandı. Koltuğuna oturur oturmaz, Meksika’ya ayar çeken, Panama’yı uyaran, Çin’i tehdit eden ve Avrupa’ya da sinyal gönderen Trump’a göre, Amerikalılar, “Tanrı tarafından, diğer uluslara ilham veren seçkin bir millettir.”

 Afbeelding met tekst, kleding, persoon, pak Automatisch gegenereerde beschrijving

 Trump’un Bakan olarak atadığı Elon Musk için de şöyle bir giriş yapabilirm:
Son yıllarda dünyadaki gelişmeleri takip ettiğimizde, Avrupa ile, dünyanın en zengin insanı ve X platformunun (eski twitter) sahibi Elon Musk arasında bir gerilim hattının oluştuğunu açıkça görebiliriz. Bu gerilim, yalnızca bir sosyal medya platformu üzerindeki anlaşmazlıklarla sınırlı kalmamış, daha geniş bir siyasi, sosyal ve etik çatışmayı da beraberinde getirmiştir. Avrupa’nın liderlerinin ve kamuoyunun, Musk’ın hamlelerini eleştirmesi, onun küresel nüfuzunu sınırlama çabalarını artırmıştır.

 Afbeelding met persoon, kleding, person, Menselijk gezicht Automatisch gegenereerde beschrijving
Musk’ın sahibi olduğu X, sadece bir sosyal medya platformu olmanın ötesine geçerek, onun kişisel ve siyasi etkisini yayma aracı hâline gelmiştir. Bu bağlamda, Musk’ın Almanya’daki aşırı sağcı AfD’ye yönelik olumlu açıklamaları ve İngiltere’deki aşırı sağ gruplara verdiği destek, Avrupa genelinde tepkilerin artmasına neden olmuştur. Musk’ın, aşırı sağcı grupların propagandalarını teşvik ettiği algısı, X platformunun artık tarafsız bir iletişim alanı olmaktan çıkıp, tehlikeli ideolojilere zemin hazırlayan bir araca dönüştüğünü göstermektedir.

 Afbeelding met kleding, Menselijk gezicht, persoon, person Automatisch gegenereerde beschrijving
Amsterdam Türkevi Araştırmalar Merkezi Başkanı, sevgili dostum Veyis Güngör, Hollanda medyası ve siyasetçilerden toparlayarak, bu konuda bir yazı kaleme aldı.
Ben de bu yazıdan ilham alarak ve alıntılar yaparak, bu konuyu daha geniş bir yelpazede ele almak istiyorum.
Konunun bir de Türkiye yönü var tabii…
Bu yönü de sizlere yorumlamaya çalışacağım.

HOLLANDA VE AVRUPA GENELİNDE TEPKİLER

Avrupa’nın farklı ülkelerinde, Elon Musk ve X platformuna karşı somut adımlar atılmaya başlandı. Özellikle Hollanda, bu tepkinin merkezi hâline geldi. Avrupa değerlerini savunan Volt Partisi, X platformundan çekilen ilk siyasi oluşum oldu. Volt Partisi lideri Laurens Dassen ve milletvekili Marieke Koekkoek, Musk’ın Avrupa’nın demokratik yapısına müdahale ettiğini öne sürerek, platformdan çekilme gerekçelerini kamuoyuyla paylaştılar.
Bu hareket, Hollanda’daki diğer siyasi partileri de harekete geçirdi.
Ancak bu noktada farklı stratejiler izlendiğini görüyoruz. Örneğin, D66 lideri, X’i terk etmenin aşırı sağın manipülasyonlarını daha da güçlendireceği endişesiyle, platformda kalmayı tercih ettiğini belirtti. Bu, sosyal medya platformlarının demokratik tartışmalar için hayati bir alan mı, yoksa manipülasyon ve dezenformasyonun yayılmasına olanak tanıyan bir araç mı olduğu sorusunu yeniden gündeme getirdi.

Hollanda’daki üniversiteler, belediyeler ve sivil toplum kuruluşları da benzer bir ikilemle karşı karşıya kaldı. Amsterdam, Nijmegen, Utrecht ve Twente gibi önemli üniversiteler, bilgi kirliliği ve sahte hesaplar nedeniyle X platformundan uzaklaşmayı tercih etti. IJsselstein ve Putten gibi belediyeler de, X’teki varlıklarını sonlandırarak, Musk’ın etkisine karşı tepkilerini ortaya koydular. Öte yandan, Amnesty International, Oxfam Novib ve Extinction Rebellion gibi küresel ölçekte etkin sivil toplum kuruluşları, X’in sağladığı erişim avantajlarını kaybetme riski ile, bu platformun etik dışı kullanımlarına katkı sağlama arasındaki zorlu bir dengeyi korumaya çalışıyorlar.

 Elon Musk Bought X For $44B, Now Fidelity Values Social Media Network Below $10B

MUSK’IN AVRUPA’YA MÜDAHALESİ VE AVRUPA LİDERLERİNİN TEPKİLERİ

Elon Musk’ın Avrupa’daki siyasi gelişmelere müdahaleleri, yalnızca Hollanda ile sınırlı kalmamış, Fransa ve Norveç gibi ülkelerde de yankı uyandırmıştır. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Musk’ı Fransız seçimlerine müdahale etmekle suçlarken, Norveç Başbakanı Jonas Gahr Støre, Musk’ın ABD dışındaki siyasi meselelerdeki etkisinin endişe verici boyutlara ulaştığını ifade etmiştir. İngiltere’de ise bağımsız milletvekili Richard Burgon, Musk’ın aşırı sağcı söylemleri teşvik ettiğini belirterek, “Dünyanın en zengin adamının saçma sapan aşırı sağ görüşlerinden ders almamalıyız” açıklamasını yapmıştır. Bu tepkiler, Avrupa’da Musk’ın nüfuzuna karşı artan bir farkındalık ve direnç olduğunu göstermektedir.

Almanya’da da Musk’ın etkisi ve X’in içerikleri sıkça eleştirilmiştir. Federal Ayrımcılıkla Mücadele Dairesi Başkanı Ferda Ataman, X’in aşırı sağcı içeriklerin yayılmasına olanak sağladığını ve Elon Musk’ın bu platformu politik etkisini artırmak için kullandığını vurgulamıştır. Bu nedenle, Alman hükümetinin X platformundan tamamen çekilmesi gerektiği önerilmiştir.

Trouw gazetesi köşe yazarı Ilyaz Nasrullah, Elon Musk’ın dünyayı algılama biçiminin altında yatan tehlikeli bir felsefeye dikkat çekmektedir. Nasrullah’a göre, Musk, zenginliğin yüksek bir zekânın göstergesi olduğunu ve genetik olarak üstün bireylerin insanlık sorunlarını çözmede diğerlerinden daha yetkin olduğunu düşünmektedir. Bu, Nazi ideolojisine benzer bir üstünlük anlayışını çağrıştıran tehlikeli bir bakış açısıdır. Musk’ın Avrupa’daki aşırı sağcı gruplara verdiği destek, bu felsefenin pratikteki yansımalarını ortaya koymaktadır. Özellikle Almanya’da AfD’yi desteklemesi, Musk’ın Avrupa’nın demokratik değerlerine yönelik bir tehdit olarak algılanmasına neden olmuştur.

Yukarıda okuduklarınız, Veyis Güngör’ün Hollanda’daki gelişmeleri anlatmaktadır.
Tabii ki konunun Avrupa ve Türkiye’deki önemi çok daha önemlidir.

 Afbeelding met tekst, auto, Landvoertuig, voertuig Automatisch gegenereerde beschrijving

 MUSK’IN FELSEFESİ VE AVRUPA İÇİN TEHLİKELERİ

Avrupa’nın Elon Musk’ın etkisine karşı daha dikkatli olması gerekmektedir. Musk, X platformunu yalnızca bir iletişim aracı olarak değil, aynı zamanda ideolojik ve politik bir silah olarak kullanmaktadır. Avrupa’nın demokratik değerlerini korumak ve aşırı sağcı tehditlere karşı koymak için siyasi liderler, sivil toplum kuruluşları ve bireyler, bu konuda teyakkuzda olmalıdır.

2025’in Avrupa’da “Elon Musk Yılı” olmaması için, sadece sosyal medya platformları üzerindeki kontrolü değil, aynı zamanda bu platformların toplum üzerindeki etkisini de kapsamlı bir şekilde değerlendirmek zorundayız. Avrupa, demokrasisini koruma ve kendi değerlerine sahip çıkma konusunda güçlü bir duruş sergilemek zorundadır. Bu, yalnızca Avrupa’nın değil, tüm dünyanın geleceği için kritik bir öneme sahiptir.

Elon Musk’ın Avrupa’daki aşırı sağcı partilere verdiği destek ve X platformu üzerinden yaptığı müdahaleler, Avrupa genelinde geniş yankı uyandırmaya devam ediyor. Özellikle Almanya’da, 60’tan fazla üniversite ve yüksek okul, X platformunu terk etme kararı aldı. Bu kurumlar, platformun çeşitliliği, özgürlüğü ve bilimi teşvik eden değerleri artık desteklemediğini belirterek, sağcı popülist içeriklerin güçlendirilmesini kabul edilemez bulduklarını ifade ettiler.

 Afbeelding met tekst, Menselijk gezicht, kleding, person Automatisch gegenereerde beschrijving
Ayrıca, Avrupa Birliği (AB) Komisyonu, X platformunun Dijital Hizmetler Yasası’na uyumu konusunda resmi işlemler başlattı. Bu kapsamda, Elon Musk’ın aşırı sağcı Almanya için Alternatif (AfD) partisinin lideri Alice Weidel ile gerçekleştirdiği canlı sohbetin, platformun yasal sınırları içinde faaliyet gösterip göstermediğini değerlendirmek üzere devam eden soruşturmaya dahil edileceği açıklandı.

Bu gelişmeler, Elon Musk’ın Avrupa’daki siyasi müdahalelerinin ve X platformunun kullanımının, demokratik süreçler ve ifade özgürlüğü üzerindeki etkileri konusunda derinlemesine bir değerlendirme yapılması gerektiğini göstermektedir.

 Afbeelding met verven, wolkenkrabber, huis, gebouw Automatisch gegenereerde beschrijving

TÜRKİYE’DE X PLATFORMUNUN TOPLUMSAL ETKİLERİ

Elon Musk’ın X platformu üzerindeki küresel nüfuzunu genişletme çabaları, Türkiye gibi sosyal medya kullanımının oldukça yaygın olduğu bir ülkede de yankı bulabilir. Türkiye’de X, hem bireylerin günlük yaşamında hem de toplumsal tartışmalarda önemli bir iletişim aracı olarak kullanılmaktadır. Ancak bu platformun bir ideolojik propaganda ve dezenformasyon aracı hâline gelmesi, Türkiye’nin sosyal ve siyasi dinamikleri üzerinde olumsuz etkiler yaratabilir.

Elon Musk’ın X platformunu kullanarak aşırı sağ ideolojileri teşvik etmesi, Türkiye gibi siyasi kutuplaşmanın ve toplumsal hassasiyetlerin yüksek olduğu bir ülkede büyük sorunlara yol açabilir. Özellikle, sahte haberlerin, manipülatif içeriklerin ve ideolojik propaganda mesajlarının yayılması, toplumdaki mevcut kutuplaşmayı derinleştirebilir. Bu, hem toplumsal barışı zedeleyebilir hem de bireyler arasında güvensizlik ortamı yaratabilir.

Türkiye’de sosyal medya platformları, yanlış bilgilendirme ve dezenformasyonun hızla yayılması açısından ciddi bir risk taşımaktadır. Elon Musk’ın yönetimindeki X platformu, yanlış bilgilerin hızla yayılmasını önleme konusunda daha az müdahaleci bir yaklaşım benimsemektedir. Bu durum, özellikle seçim dönemlerinde, ekonomik krizlerde veya hassas toplumsal olaylarda, toplumun doğru bilgiye erişimini daha da zorlaştırabilir.

Türkiye, genç ve teknolojiyi yoğun kullanan bir nüfusa sahiptir. Gençlerin sosyal medya platformları aracılığıyla bilgi edinme ve fikirlerini oluşturma oranı oldukça yüksektir. X platformunun manipülatif içerikleri teşvik eden bir alan hâline gelmesi, gençlerin algılarını şekillendirme noktasında olumsuz bir rol oynayabilir. Bu durum, bireylerin politik ve sosyal konularda eleştirel düşünce geliştirmesini engelleyebilir ve toplumsal bilinçsizliği artırabilir.

Elon Musk’ın, X platformunu bir “vizyon aracı” olarak kullanması, Türkiye’de Batı etkisine karşı duyulan geleneksel şüpheciliği artırabilir. Musk’ın desteklediği ideolojilerin, Türkiye’nin kültürel ve siyasi yapısına uyumsuz olduğu durumlarda, platform üzerindeki bu içerikler yabancılaşma hissini pekiştirebilir. Aynı zamanda, uluslararası arenada yanlış algıların yayılmasına neden olabilir ve Türkiye’nin imajını zedeleyebilir.

TÜRKİYE NE YAPABİLİR?

Türkiye’de bireylerin sosyal medya platformlarını daha bilinçli bir şekilde kullanmasını sağlamak, bu sorunun önlenmesinde kritik bir rol oynar. Dijital okuryazarlık eğitimlerinin yaygınlaştırılması, özellikle genç nüfus arasında bilgi doğrulama ve eleştirel düşünme becerilerini artırabilir.

Türkiye, X platformu gibi sosyal medya ağlarının daha şeffaf ve hesap verebilir olmasını sağlamak için düzenlemeler geliştirebilir. Ancak bu düzenlemeler, ifade özgürlüğünü kısıtlamadan, dezenformasyon ve nefret söylemiyle mücadeleye odaklanmalıdır.

Toplumun bilgiye erişimini çeşitlendirmek adına, X gibi tek bir platforma bağımlı kalmak yerine, yerel ve küresel ölçekte güvenilir alternatiflerin teşvik edilmesi önemlidir. Bağımsız ve tarafsız bilgi sağlayan yerel dijital platformlar desteklenmelidir.

Sivil toplum kuruluşları, X gibi platformlarda yayılan yanlış bilgileri ve nefret söylemini ifşa etme noktasında daha aktif bir rol oynayabilir. Bunun yanı sıra, toplumun farklı kesimlerinin sosyal medya platformlarındaki zararlı içeriklere karşı farkındalığını artırabilirler.

X platformunun Türkiye’deki toplumsal etkileri üzerine yapılan akademik çalışmalar teşvik edilmeli ve bu çalışmaların sonuçları kamuoyu ile paylaşılmalıdır. Bu sayede, platformun olumlu ve olumsuz etkileri daha iyi anlaşılabilir.

TOPLUMSAL YANKILAR VE GELECEK PERSPEKTİFİ

Türkiye’de X platformunun toplum üzerindeki etkisi, Elon Musk’ın ideolojik yönelimlerine ve bu platformun nasıl yönetileceğine bağlı olarak değişiklik gösterebilir. Musk’ın etkisi, kısa vadede bireylerin platformdan uzaklaşmasına neden olmasa da, uzun vadede toplumun genel algılarını değiştirme potansiyeline sahiptir. Türkiye’nin bu süreçteki en büyük önceliği, sosyal medya platformlarını güvenilir bir bilgi paylaşım alanı olarak muhafaza etmek ve toplumu dezenformasyonun olumsuz etkilerinden korumak olmalıdır.

Bu bağlamda, Türkiye’nin hem birey hem de toplum düzeyinde daha bilinçli bir sosyal medya kullanımına yönelmesi önem taşımaktadır. Bu, hem toplumsal barışın korunmasına hem de bireylerin doğru bilgiye erişim haklarının güçlendirilmesine katkı sağlayacaktır.

 Afbeelding met vlag, Vlag van de Verenigde Staten, Flag Day (VS), Onafhankelijkheidsdag Automatisch gegenereerde beschrijving

EN BÜYÜK KÜRESEL EMPERYAL BARON:
ABD VE SADIK MÜTTEFİKİ BİRLEŞİK KRALLIK

Dünyadaki hemen hemen tüm kötülüklerin kökeninde, sayısız savaşın ve çatışmanın ardındaki itici güç küresel emperyalizm yatmaktadır. Bu devasa canavar, dünya çapında uzanan güçlü çok uluslu şirketler tarafından beslenmekte, Amerika Birleşik Devletleri (ABD) en büyük temsilcisi olarak öne çıkarken, Birleşik Krallık da sadık bir müttefik olarak ona destek vermektedir.

Bu emperyalist güçlerin “demokrasi” getirdikleri her yerde geriye sadece enkaz, ölüler ve parçalanmış toplumlar kalmaktadır. Milyonlarca insan öldürülmüş, şehirler haritadan silinmiş, köklü medeniyetler yok edilmiştir. Sözde özgürlük vaadiyle girdikleri her ülke, aslında tamamen yıkıma uğratılmakta ve birer sömürge devletine dönüştürülmektedir.

KÜRESEL BARONLARIN HEDEFİ: DOĞAL KAYNAKLAR VE JEOPOLİTİK GÜÇ

Küresel emperyalistlerin asıl amacı, gittikleri ülkelerin halklarını özgürleştirmek ya da refahlarını artırmak değildir. Gerçek hedefleri petrol, madenler, su kaynakları ve verimli tarım arazileri gibi stratejik doğal zenginliklerdir. İşgal ettikleri ülkeleri parçalayarak yönetilebilir hale getirir, milli kimliklerini siler ve bölgenin kontrolünü tamamen ele geçirirler.

Irak bunun en çarpıcı örneklerinden biridir: Bağımsız bir devlet, bilinçli bir şekilde yok edilmiş ve yerine, Batı’ya bağımlı yeni yönetimler getirilmiştir. Şimdi de aynı senaryo Suriye’de sahnelenmektedir. Bu ülkelerde emperyalist güçlerin emirlerine itaat eden kukla liderler iş başına getirilirken, ekonomik kaynaklar sömürülüp kurutulmakta ve halkları köleleşmeye mahkûm edilmektedir.

GÜNÜMÜZÜN EN KANLI SAVAŞLARI: ORTADOĞU EMPERYALİSTLERİN OYUN ALANI

Günümüzün en şiddetli ve en yıkıcı savaşları Ortadoğu’da yaşanmaktadır. Bu durum tesadüf değil, onlarca yıldır süregelen emperyalist sömürünün ve stratejik manipülasyonların doğrudan bir sonucudur. Bölge sadece askeri işgallere maruz kalmakla kalmamış, aynı zamanda eğitim, bilim ve teknolojik gelişmeler açısından da geri bırakılmıştır.

Eğitimden yoksun toplumlar, modern bilime ve teknolojiye erişemeyen ülkeler kaçınılmaz olarak dış güçlere bağımlı hale gelir. Emperyalistler, cehaleti bir silah olarak kullanarak tüm bir halkı kendilerine muhtaç ve itaatkâr kılarlar. Ortadoğu ve Batı Asya’daki birçok ülkede güçlü bir milli bilinç gelişmemiştir, bu yüzden hain yöneticiler kolaylıkla emperyalistlerle iş birliği yaparak kendi halklarını satmaktadır.

ABD EMPERYALİZMİNİN VAHŞETİ: SOYKIRIM VE SİSTEMATİK İŞKENCELER

Bugün artık kimse inkâr edemez ki ABD, modern dünyanın en büyük soykırımcısıdır. Bunun en acı örneklerinden biri, Amerikan işgali sırasında Irak’ta yaşanmıştır. ABD’li Albay James Steele, işgal sürecinde sistematik işkenceler uygulayarak savaş suçları işlemiştir.

Ancak bu, sadece bir askerin ya da birkaç sadist askerin bireysel suçu değildir. Bu, küresel emperyalist sistemin bilinçli olarak kullandığı bir baskı ve sindirme yöntemidir. Ele geçirdikleri her ülkeyi en güçlü ve ölümcül savaş makineleriyle yerle bir eden küresel baronlar, karşılarında duran herkesi ezerek yok etmektedir.

Soru şu: Dünya bu zulme daha ne kadar sessiz kalacak?

Değerli okurlarım,
Yazımı tamamlamış olduğum saatlerde, Veyis Güngör kardeşimden yeni bir yazı daha geldi.
Bu yazıyı da sizlere sunuyorum.

Trump’la birlikte Avrupa’da esen korku rüzgarı…

Geçtiğimiz hafta sonu Ankara’da, Stratejik Düşünce Enstitüsü’nde, “Trump döneminde ABD-AB İlişkileri” konulu bir toplantı yapıldı. Toplantıda, gazeteci Alper Tan başkanlığında, Almanya’dan Dr. Latif Çelik, İngiltere’den Mustafa Köker ve Hollanda’dan naçizane şahsım, Trump’ın başkan seçilmesinin Avrupa’ya yansımalarını konuştuk.
Avrupa kamuoyunda oluşan Trump algısı üzerine yaptığım konuşmamın özetini siz değerli okuyucularımla da paylaşmak isterim.

Konuşmamda, üç ana detay üzerinde durdum.
*Trump’ın göreve başladığı gün yaptığı konuşmanın şifreleri,
*Trump’ın Davos’ta yaptığı konuşma,
*Avrupa sivil toplum kuruluşlarının Trump ve zihniyetine karşı aksiyonları.

Trump’ın konuşmasındaki şifreler

Öncelikle, Trump’ın, ABD’nin 47. Başkanı olarak göreve başlarken yaptığı açılış konuşmasında Avrupa’nın yer almaması dikkat çekti.
Trump konuşmasında, Meksika’ya ayar çekti. Panama’yı uyardı. Çin’i tehdit etti. Avrupa gündeme gelmedi.
Trump’ın konuşması, Avrupalılara White Christian Nationalism (Beyaz Hristiyan Nasyonalizmi) düşüncesini hatırlattı. Bu düşünce, iyi ile kötü arasındaki mücadeleyi ortaya koyarak, iyilerin yani Trump ve destekçilerinin zafer kazandığı düşüncesiydi…
Trump için artık siyasi rakipler yok, ‘düşman’ var. Trump’a göre, “Amerikalılar, Tanrı tarafından, diğer uluslara ilham veren seçkin bir millet. İki cinsiyet var: kadın ve erkek. Ülkenin meşru sahipleri Beyaz Hristiyanlardır. Kamu alanlarında daha çok Hristiyan semboller yer alacak. Kaybedilen Amerikan gururu tekrar yeniden kazanılacak.”

Avrupa kendisine çeki düzen vermeli

Trump, geçtiğimiz günlerde Davos’ta yapılan Dünya Ekonomik Forumu (WEF)’na video bağlantısıyla katılarak bir konuşma yaptı. Konuşmasında, Avrupa’yı sevdiğini ve birçok arkadaşının da olduğunu ama ABD’nin iyi muamele görmediğini söyleyen Trump, AB’nin büyük Amerikan teknoloji şirketlerine uyguladığı ticaret engellerini ve cezaları dile getirdi. Trump, Davos’taki konuşmasında siyaset ve iş dünyasının temsilcilerine, “ABD işbirliğine açıktır” diyerek, Amerika’nın tüm müzakerelere ve tekliflere açık olduğunun altını çizdi. Trump, NATO normları, uluslararası vergiler, Amerika’dan fosil yakıtlarının satın alınması gibi konulara açık olduklarını belirtti.
Trump’ın bu çıkışı, dünyaya ve Avrupa’ya bir meydan okuma olarak yorumlandı. Bu konuşma aynı zamanda, Avrupa’nın dünyada yerini yeniden gözden geçirmesi gerektiğine işaret ediyordu. Çünkü, bugüne kadar Avrupa sadece ABD ile olan ilişkileriyle kendisine fayda sağlamakla kalmıyor, aynı zamanda ABD’nin İkinci Dünya Savaşı sonrası inşa ettiği liberal düzenle de kendini rahat hissediyor. Başkan Trump ise bu durumdan rahatsız.

Avrupa sivil toplum kuruluşları harekete geçti

Trump’ın yeniden ABD Başkanı seçilmesi ve göreve başlamasıyla, Avrupa karar vericileri tam bir telaş, şaşkınlık ve belirsizlik içindeyken, özellikle sivil toplum çevrelerinde ciddi bir hareketlilik yaşanıyor.
Trump’ın konuşma yaptığı gün, ‘demokrasi ve insan hakları için karanlık bir gün’ olarak nitelendirilirken, teknoloji milyarderi Elon Musk’ın yeni kurulacak ‘Hükümet Verimliliği Bakanlığı’na getirilmesinin, demokrasi için bir tehlike olduğunun altı çiziliyor.
Pek çok demokratik kuruluş ve devlet, nefret ve yanıltıcı bilgi sunan, siyasi müdahalelerde bulunan ve demokratik hukuk sisteminin çöküşüne zemin hazırlayan X (twitter) ile binlerce kişi ve kurum ilişkilerini kesiyor, hesaplarını kapatıyorlar. Avrupa kamuoyu, bu şekilde ABD’nin yeni yönetimiyle mücadeleye başlıyor.

Görüldüğü üzere, Trump’ın, yenide ABD Başkanı olarak göreve başlaması, Avrupa karar vericilerini kara kara düşündürüyor. Olası bir ekonomik savaş, NATO’nun zayıflaması, ABD’nin Ukrayna’yı terk etmesi, ABD ile iç içe geçmiş bir Avrupa’yı endişelendiriyor. ABD’nin Avrupa’yı öncelikle askeri ve siyasi bir müttefik olarak değil de, ekonomik bir rakip olarak görmeye başlaması, Avrupa için felaket demektir.
Trump’ın bu girişimleri, Avrupa refahının tehdit edildiğinin bir göstergesidir.

Editör: Ahmet Biracı