MERSİN

Türsab’ın yok edilme planına yurt dışından da tepki var

Hollanda Türk Turizmciler ve Seyahat Acenteleri Derneği’nden, “Turizmcilerin güvenli bir Birliği olmalıdır” açıklaması.

Abone Ol

Hollanda Türk Turizmciler ve Seyahat Acenteleri Derneği’nden, “Turizmcilerin güvenli bir Birliği olmalıdır” açıklaması.

Dünya Kardeş Kentler Turizm Forumu Genel Sekreteri Hüseyin Baraner, Almanya’da TÜRSAB’ın muadili olan kuruluşları anlattı.

Turizmciler arasında ikilik yaratmanın, Türk turizmine balta vurmak olduğunu söyleyen, TÜRSAB Başdanışmanı ve Havayolu Bilet Satışı ve IATA İhtisas Başkanı Numan Olcar, “TÜRSAB’ın dağılması, turizmdeki kazanımlarımızı da yok eder” dedi.

Başkan Firuz Bağlıkaya, Başkan yardımcıları Hasan Eker, Davut Günaydın, Turizm eski Bakanı Bahattin Yücel ve diğerlerinin açıklamaları…

Endişe içinde olan Turizmciler bugün İstanbul’da toplanıyor


İlhan KARAÇAY araştırdı ve derledi:

Türk turizminin, sıfırdan zirveye ulaşmasında büyük rol oynamış olan Türkiye Seyahat Acentaları Birliği TURSAB’ın, bölünerek yok edilme isteğine tepkiler devam ederken, Hollanda ve Almanya’dan iki ses yükseldi.

Hollanda Türk Turizmciler ve Seyahat Acenteleri Derneği Başkanı Kamil Saygı, Genel Sekreter Osman Çelik ve Sayman Durmuş Doğan, Hollanda Genel Seyahat Şirketleri Birliği ANVR’i örnek göstererek, “Turizmcilerin güvenli bir Birliği olmalıdır” dedi.

Almanya’dan Dünya Kardeş Kentler Turizm Forumu Genel Sekreteri Hüseyin Baraner, TÜRSAB’ın Almanya’daki muadilllerini anlattı.

Bu açıklamalara yer vermeden önce, Türkiye’de TURSAB’ı yok etmek için yapılmakta olan çalışmalara ve planlara değineyim.

TÜRSAB Başdanışmanı ve Havayolu Bilet Satışı ve IATA İhtisas Başkanı Numan Olcar, “TÜRSAB’ın dağılması, turizmdeki kazanımlarımızı da yok eder” dedi.

İddialara göre, TURSAB’ı yok etme planı, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy tarafından yürütülüyor. Bakan Ersoy’un, 1618 sayılı Türkiye Seyahat Acentaları Birliği Yasası’nı değiştirmek için uzun bir zamandır çalışmalar yaptığı biliniyor.

Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy ile, Utrecht Turizm Fuarı’nda karşılaştığım sırada, kendilerine, “ Türkiye-Hollanda Arasında 400 Yıllık Resmi İlişkiler ve Hollanda’ya Türk Göçünün 50’nci Yılı” başlıklı kitabımı hediye etmiştim.

Birkaç kez değiştirilmiş olan yasa taslağının son şeklini, Atatürk Kültür Merkezi’ndeki toplantıda, seyahat acentesi sahiplerine anlatan Ersoy’un planı gerçekleştiği anda, meydana gelecek olan olumsuzlukları daha iyi anlayabilmek için, bugün saat 13.30’da İstanbul’da yapılacak olan toplantı için TÜRSAB üyelerine gönderilen mektuba bir göz atalım:

Değerli Üyelerimiz,

Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın yürürlükten kaldırmayı planladığı 1618 Sayılı Kanun yerine getirilecek yeni yasa taslağı, elli yıllık köklü bir kurum olan TÜRSAB’ın, seyahat acentelerimizin ve Türk turizminin geleceğini tehlikeye atmaktadır. Meslek örgütümüzün parçalara bölünmesi ve merkezi yapıdan uzaklaşılması; siyasi, etik dışı ve diğer meslek dışı düşüncelere göre örgüt kurma modelini teşvik edecek ve bu durum seyahat acentelerinin bir bütün olarak temsil edilme gücünü ortadan kaldıracaktır.

Yeni Yasa ile Seyahat Acentalarının Mesleki Niteliği Yok Ediliyor

Yeni yasa taslağında seyahat acenteleri, mesleki ticari işletme niteliğinden uzaklaştırılarak salt ticari işletmeler olarak ele alınmaktadır. Bu durum, mesleki bilgi ve birikim yerine sermaye gücünün öne çıkmasına neden olacak, büyük sermaye sahibi olanlar, emek ve bilgi yoğun çalışan seyahat acentalarının pazar paylarını yok edecektir.

Mesleki faaliyet denetiminde meslek örgütü denetimi ortadan kaldırılarak haksız rekabetin önü açılacaktır. Küçük ve orta boyutlu işletmeler ya büyüklerin bayisi olacak ya da kapanma tehlikesiyle karşı karşıya kalacaktır.

Seyahat Acentalarının Sermaye Güçlerine Göre Farklı Meslek Örgütlerine Bölünmesi Tekelleşmeye Yol Açacaktır

Seyahat Acentelerini ciro ya da sermaye büyüklüklerine göre ayrı meslek örgütlerinde toplamak, sektörde büyük-küçük ayrımını örgütsel hale getirmek, kobi niteliğindeki seyahat acentelerini az sayıdaki büyük sermayeli seyahat acentelerinin karşısında zayıflatacak ve tekelleşme eğilimi büyüyecektir.

Seyahat acenteleri, ciro veya sermayelerine göre değil, mesleki yeterliliklerine göre sınıflandırılmalıdır. Yeni yasa, mesleki yeterlilikle ilgili herhangi bir hüküm içermeyerek, mesleki birikimi yok saymaktadır.

Sigorta ve Tüketici Haklarını Kanundan Çıkarmak Seyahat Acentelerine Güveni Azaltacaktır

Taslakta Mesleki Sorumluluk Sigortası konusunda düzenleme bulunmaması, seyahat acentelerinintüketici nezdindeki güvenini azaltacak ve reklam olanakları fazla olan, tekel olmak isteyenler karşısında zorluklar yaşamalarına neden olacaktır. Tüketici haklarıyla ilgili hususların yalnızca Ticaret Bakanlığı’nın yapacağı düzenlemelere bırakılması ise turizme özgü düzenlemeler yerine genel düzenlemelerin öne çıkmasına ve seyahat acentelerinin haklarının gözetilmemesine neden olacaktır.

Yılda 200 bin denetim yapan TÜRSAB’ı bölmek, pazarın denetimsiz hale gelmesine ve turizm faaliyetlerinin başıboş kalmasına yol açacaktır. Birliğin bölünmesi, mesleki temsilde yetki karmaşasının ortaya çıkmasına neden olacak, bunun sonucunda Türk turizmi zarar görecektir.

 Seyahat Acentelerimizle Lütfi Kırdar’da Bir Araya Geliyoruz

TÜRSAB olarak, seyahat acentelerimizin ve sektörümüzün yara almasına neden olacak yeni yasa taslağı hakkında bilgilendirme yapmak ve istişarede bulunmak üzere, 31 Ocak Çarşamba günü saat 13:30’da Lütfi Kırdar Kongre Merkezi’nde bir araya geliyoruz.

Birliğimizin, sizlerin ve sektörümüzün geleceği için sizleri de toplantımızda görmekten memnuniyet duyarız.
Türkiye Seyahat Acenteleri Birliği

NUMAN OLCAR’IN AÇIKLAMASI: “TÜRSAB, TÜRKİYE TURİZMİNİN LOKOMOTİF GÜCÜDÜR”


Turizmciler arasında ikilik yaratmanın, Türk turizmine balta vurmak olduğunu söyleyen, TÜRSAB Havayolu Bilet Satışı ve IATA İhtisas Başkanı Numan Olcar, kendisi ile yaptığım görüşmede, “TÜRSAB’ın dağılması, turizmdeki kazanımlarımızı da yok eder” dedi.

Kendisini, dünyanın dört bir yanındaki turizm fuarlarına katılımı ve bir zamanlar müdavimi olduğu Utrecht Turizm Fuarı’ndan çok iyi tanıdığım, TÜRSAB Havayolu Bilet Satışı ve IATA İhtisas Başkanı Numan Olcar, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın yürürlükten kaldırmayı planladığı 1618 Sayılı Kanun yerine getirilecek yeni yasa taslağı hakkındaki görüşlerini şöyle açıkladı:

“Ben 37 yıllık turizmciyim. Bu süre içerisinde TÜRSAB’ın bir üyesi olarak, Birliğin çeşitli bölgesel, ulusal, yerel ya da uluslararası noktalarında görev aldım. TÜRSAB’ın üyesi olarak konuşmak istiyorum. Şu ana kadar gelmiş olduğumuz, Türkiye’nin elde ettiği rakamlar, Türkiye’nin turizmdeki itibarı, dünyanın 4-5 en önemli destinasyonlarından birine sahip olması Türkiye’nin turizmdeki lokomotifi sayesinde olmuştur. Bu lokomotif güç TÜRSAB’dır. 1972’de kurulmuş ve o günden bu yana faaliyet göstermektedir.

“TÜRSAB GİBİ BİR GÜCÜN AYRI BİR MACERAYA SÜRÜKLENMESİ ÇOK BÜYÜK BİR HATA”

Dolayısıyla bu gücün şu anda ayrı bir maceraya sürüklenmesini çok büyük bir hata olarak görüyorum. TÜRSAB’ın kesinlikle parçalanmaması, bölünmemesi ve güç kaybetmemesi gerekiyor. Ancak bunu konuşuyor olmak bile TÜRSAB’a çelme takmak, yürümesine engel olmaktan başka bir şey değil. TOBB’un açıkladığı rakama göre turizm, 56 sektörü tetiklemektedir. Bu sektörlerin tetiklenmesindeki en önemli kurumlardan birisi de kuşkusuz TÜRSAB’dır, meslektaşlarımızdır. Bir üye olarak da TÜRSAB’ın bölünmesine karşıyım, böyle bir şey söz konusu olamaz.


Numan Olcar (solda) dünyanın dört bir yanında açılan Turizm Fuarları’na Türkiye’yi temsilen katılmakta rekor kırmış turizmcidir. Kendisi ile Utrecht Turizm Fuarı’nda sık sık buluşmuşluğum oldu. Mersin eski milletvekili Serdal Kuyucuoğlu (sağda) ile birlikteyiz.

“TÜRSAB HAVAYOLU TAŞIMACILIĞI KONUSUNDA IATA’NIN CİDDİ BİR İŞ ORTAĞI”

İhtisas ile ilgili noktaya gelirsek, çok ciddi sıkıntılar var. Havacılık konusunda akreditasyon veren, hem ülkemizde hem dünyada kabul edilen Uluslararası Hava Taşımacılığı Birliği’nin kriterleri vardır. IATA’nın Türkiye’de ofislerinin olmaması nedeniyle bu iletişimi TÜRSAB yürütmektedir. TÜRSAB garantör statüsündedir, çok ciddi bir iş ortağıdır. Bu çerçevede de tüm ilişkilerimiz çok rahat bir şekilde ilerlemektedir. Bunu üyelerimiz de bilirler.

“TÜRSAB YASAYLA KURULMASI NEDENİYLE ULUSLARARASI KURUMLAR NEZDİNDE KARŞILIK BULUYOR”

Özellikle 2019’da Türkiye’deki teminat mektuplarının düşünülmesi, diğer farklı kollarda çıkarılan sorunların giderilmesi bu iletişim ve diyaloglarla olmuştur. TÜRSAB’ı dünyadaki diğer birliklerden ayıran şey yasayla kurulmuş olmasıdır. Bu ayrım IATA gibi uluslararası kurumlarda karşılık buluyor. Birliğin dağılması durumunda muhatap sorunu yaşanacak.

“BİRLİĞİN DAĞILMASI HALİNDE CİDDİ BİR YETKİ KARMAŞASI ORTAYA ÇIKAR”

Sektörde şimdiye kadar konuyla ilgili sorunların çözülebilmesinin nedeni tamamen IATA’nın karşısında muhatap olarak yasayla otorize edilmiş köklü bir kurum bulması. Dolayısıyla birliğin dağılması halinde ciddi bir yetki karmaşası olacaktır. Oysa şu anda IATA ile yaptığımız ön protokol çerçevesinde, IATA’ya müracaat edecek olan üyeler, başvurularını TÜRSAB üzerinden yapabiliyor. Bu protokol şu anda devreye girerek bütün üyelere ve sektöre girecek olan genç meslektaşlarımıza fayda sağlayacakken bunun da ortadan kaldırılması gibi sakıncalar ortaya çıkacaktır.

“TÜRSAB’I DAĞITMAK TURİZM KAZANIMLARININ DA KAYBOLMASINA YOL AÇAR”

Havayolları ile olan iletişimler ve toplantılar neticesinde IATA’nın, havayollarının, yabancı havayollarının ve Türkiye’deki temsilcilerinin de böyle bir dağılmaya ve parçalanmaya çok temkinli baktıklarını, sonuçlarının iyi olmayacağını düşündüklerini söyleyebilirim. Ben de sektörü temsil eden bir kişi olarak böyle bir parçalanmanın, birlik iken dernekleştirmenin güç kaybı olacağını ve kazanımların kaybolması olarak yorumluyorum. Kararı alan kişinin teknik altyapısı yok ama bununla ilgili olarak bir karar alabiliyor. Bunun ilerideki sonuçları görülmüyor. “Biz yine bunu ihtisas olarak yapacağız. Havayolu Bilet Birliği kurulacak, aynı şeyi orada yapacaklar” diyorlar. Aynı şey değil. İhtisasların gücü, ancak üslerinde Birlik gibi bir gücün olmasıyla işlev kazanır.

“SEYAHAT ACENTALARI HAVAYOLLARININ KOMİSYONCUSU DEĞİLDİR, SATIŞ KANALIDIR”

15 bin seyahat acentamız var. 8 bin üyemiz direkt ya da bir şekilde geçimini havayolu biletleriyle sağlıyor. Havayolları bilet faaliyeti içerisinde. 780 tane IATA üyesi acentamız var. Biz bunları yüksek rakamlara çekmeye çalışıyoruz. Bu da IATA’nın üst birliği ile yapılacak çalışmalarla sağlanabilecek bir şey.

Seyahat acentaları, havayollarının komisyoncusu değildir, satış kanallarıdır. Biz havayollarının büyümesinde en önemli gerek olan yolcu sağlanmasında satış kanalları içerisinde kılcal damarlarız. Her şey online değil. Acentanın bu noktada işlevselliğini, bunu sağlayabilecek olan pazarlık güçlerini ellerinden alıp da birtakım alt birliklere düşürürseniz iyi olmaz.

“AKLI BAŞINDA HİÇBİR ÜYE BAŞKA BİRLİK ALTINDA BİR ARAYA GELMEZ”

Aklı başında hiçbir üye TÜRSAB’ı bırakıp bir başka birliğin altında buluşmaz. Güç burada, burada bulunulması gerekiyor. Bu tamamen yanlış bir uygulama. Özellikle seyahat acentalarının 8 bin tane aktif satış kanalı olmasıyla, havayollarının bugüne gelmesinde seyahat acentalarının sesi olarak TÜRSAB’ın çalışmaları asla göz ardı edilemez. Diğer ülkelerdeki oranlar da elimizde var. Ancak hiçbir yerde TÜRSAB gibi bir organizasyon yok. Bu organizasyonun olması sayesinde bugün Türkiye, Dünya Turizm Örgütü’nin destinasyon sıralamasında ilk sıralarda yer alıyor. Hava taşımacılığımızdan dolayı çok güçlü. Neden yeni bir macera arayalım?

“SEKTÖRÜN SESİ OLAN TÜRSAB’I BÖLMENİN KİMSEYE BİR FAYDASI OLMAZ”

Bir de bu durumun tüketici tarafı var. TÜRSAB, turizm sektörünün geliştirilmesi ve sürdürülebilir bir şekilde büyümesi için önemli bir rol oynamasının yanı sıra seyahat acentalarının etik kurallara uygun hareket etmelerini sağlamak ve tüketicilerin haklarını korumak amacıyla da önlemler alıyor. Bu noktada seyahat acentalarının güvenilir ve sorumlu bir şekilde hizmet vermesini de desteklemiş oluyor.

Cumhuriyetimizin 100. yılında sektörün sesi olan, sektörü düzenleyen bu gücü kuvvetlendirmek ve desteklemek yerine bölmek ve parçalamanın kimseye faydası olmaz. Ben Cumhurbaşkanımızın ve aklı selim siyasetçilerimizin konuyu yeniden değerlendirmesini ümitle bekliyorum.”

HOLLANDA’DAN YÜKSELEN SES


Hollanda Türk Turizmciler ve Seyahat Acenteleri Derneği Başkanı Kamil Saygı (sağda), Genel Sekreter Osman Çelik (ortada) ve Sayman Durmuş Doğan (solda)

Numan Olcar’ın yukarıdaki açıklamasından sonra, yurt dışındaki Türk seyahatçilerden de tepkiler yükseldi. Hollanda Türk Turizmciler ve Seyahat Acenteleri Derneği Başkanı Kamil Saygı, Genel Sekreter Osman Çelik ve Sayman Durmuş Doğan, “Turizmcilerin güvenli bir Birliği olmalıdır” diyerek şu açıklamayı yaptılar:

“Medeni ülkelerde, tüketicilerin haklarını korumak için, devlet desteği ile kuruluşlar oluşturulur.
Hollanda’da, seyahata çıkacak olanların haklarını korumak için en tepede De Algemene Nederlandse Vereniging van Reisondernemingen ANVR (Genel Hollanda Seyahat Şirketleri Birliği) vardır. ANVR’e bağlı olarak bir de Stichting Garantiefonds Reisgelden SGR (Seyahat Garanti Fonu Vakfı) da çok önemlidir.

ANVR, Hollanda’daki seyahat şirketleri için bir ticaret birliğidir. Dernek, üyelerinin çıkarlarını destekler ve seyahat endüstrisinde kalite ve profesyonellik için çaba gösterir.

ANVR’nin ana hedefleri ve görevleri şunlardır:

ANVR, üyelerinin çıkarlarını hükümetler, sektör dernekleri ve diğer ilgili organlar da dahil olmak üzere çeşitli düzeylerde temsil eder. Bu, örneğin seyahat endüstrisini etkileyen mevzuat ve düzenlemeleri içerebilir.

ANVR, seyahat endüstrisinde yüksek kalite standartları için çaba gösterir. Üyelerin uyması gereken çeşitli yönergeler ve davranış kuralları geliştirir ve uygular. Bu, üye seyahat şirketlerine yönelik tüketici güvenine katkıda bulunur.

ANVR, üyelerini seyahat endüstrisindeki ilgili gelişmeler hakkında bilgilendirir ve onlara hizmetlerini geliştirmelerine yardımcı olacak bilgi ve araçlar sağlar.

ANVR, seyahat şirketleri ve seyahat endüstrisindeki diğer taraflar arasında işbirliğini teşvik eder. Bu, sektörün sağlıklı ve sürdürülebilir gelişimine katkıda bulunabilir.

Açıkçası, seyahat edenler ANVR logosu olan reklamları, olmayanlara göre daha güvenilir buluyorlar ANVR, tüketiciler tarafından bir ayırt edici özellik olarak görülüyor. Örneğin, her 5 gezginden 3’ü yalnızca ANVR logosu olan bir yerden rezervasyon yaptığını söylüyor. Tüketiciler ANVR logolu bir seyahat ürünü için daha fazla ödeme yapmaya bile hazır.

ANVR, geleceğin seyahat profesyonellerinin eğitimi konusunda karar vermeye yardımcı oluyor ve iyi eğitimli stajyerler üzerinde çalışıyor. Bu şekilde, gelecekte de yeterli sayıda iyi eğitimli çalışan yaratıyor. ANVR, sendikalarla seyahat endüstrisi için toplu iş sözleşmesi de imzalıyor.

ANVR, sektördeki ilgili gelişmelere ilişkin vizyonunu günlük olarak ortaya koymaktadır. Toplantılar ve konferanslar düzenliyor, güncel gelişmeler, pratik oturumlar, yasa ve yönetmelik uygulamaları ve ‘TravelTomorrow’ projesi hakkında sizleri bilgilendiriyor.
www.anvr.nl, sitesinde sosyal medya, üye ve basın bültenleri aracılığıyla bilgilendirme yapıyor.

ANVR, Sorumlu bir şekilde seyahat etmek ve şimdi ve gelecekte ‘Daha iyi tatiller’ yaşamak için, ulaşım, konaklama ve eğlence konularında somut önlemler almak üzere, seyahat kuruluşlarıyla birlikte adımlar atıyor. ANVR bunun için bir politika geliştirmiştir ve dünya çapında öncülük etmektedir.

Stichting Garantiefonds Reisgelden (SGR), bir seyahat operatörünün mali iflası durumunda tüketicileri mali kayıplardan korumayı amaçlayan bir kuruluştur. SGR, gezginler için bir garanti fonu görevi görür. SGR’nin önemli yönlerini şöyle izah edebiliriz:

SGR, üye bir seyahat operatörü ile paket tatil rezervasyonu yapmış olan tüketiciler için bir güvenlik ağı sağlar. Tur operatörünün iflas etmesi veya mali açıdan acze düşmesi halinde SGR, yolcuların paralarını geri almalarını veya seyahatlerini tamamlayabilmelerini garanti eder.

SGR’nin varlığı, tüketicilerin paket tatil rezervasyonu yaparken kendilerini daha güvende hissetmelerini sağlar çünkü tur operatörüyle sorun yaşamaları durumunda korunacaklarını bilirler.

Hollanda’da paket tatil sunan tur operatörleri yasal olarak SGR’ye katılmakla yükümlüdür. Bu, tüketicinin korunmasına katkıda bulunur ve seyahat endüstrisinde adil uygulamaları teşvik eder.

SGR, üye seyahat operatörlerinin mali açıdan sağlam olduklarından emin olmak için düzenli mali denetimler gerçekleştirir. Bu, seyahat endüstrisine olan güvenin korunmasına ve tüketicinin korunmasına yardımcı olur.

Kısacası, Seyahat Garanti Fonu Vakfı, paket tatil rezervasyonu yaparken tüketicileri finansal risklerden koruduğu ve seyahat endüstrisine güveni teşvik ettiği için çok önemlidir.

İZNİNİZLE ARAYA BİR HABER
Bugünkü derlememde geniş açıklamalarda bulunan, Hollanda Türk Turizmciler ve Seyahat Acenteleri Derneği HTTD’nin önceki akşam yaptığı toplantıya değinmek istiyorum.

Lahey Turizm Müşavirimiz Pınar Bilgen Ermis’in de katılımıyla Amsterdam’da gerçekleşen Hollanda Türk Turizmciler ve Seyahat Acenteleri Derneği toplantısında, sektördeki güncel gelişmeler ve acentelerin karşılaştığı sorunlar ele alındı.

Moderatörlüğünü HTTD Saymanı Durmuş Doğan’ın yaptığı ve dernek başkanı Kamil Saygı’nın açılış konuşması ve dernek tanıtımı ile başlayan toplantıda, Kültür ve Turizm Müşaviri Pınar Bilgen Ermiş, katılımcılara sektördeki güncel çalışmalar hakkında bilgilendirmelerde bulundu ve Türkiye’deki turizm alanındaki son gelişmeleri paylaştı.

Acentelerin karşılaştığı sorunlar ve çözüm önerileri de toplantının ana gündem maddelerinden biriydi. Acentelerin yaşadığı zorluklar ve bu zorlukların çözümü için önerilen adımlar, katılımcılar tarafından detaylı bir şekilde ele alındı. Özellikle, acentelerin ortak bir çatı altında birlik olmaları ve sektörde daha güçlü bir konumda bulunmaları üzerinde duruldu.

Toplantı, sektördeki işbirliğini ve dayanışmayı artırmak, acentelerin sorunlarına çözüm bulmak ve seyahat sektörünün daha sağlıklı bir şekilde ilerlemesi için önemli bir platform sağladı. HTTD’nin bu tür etkinliklerle sektördeki paydaşları bir araya getirerek işbirliğini güçlendirmeye devam etmesi bekleniyor.

DÜNYA KARDEŞ KENTLER TURİZM FORUMU GENEL SEKRETERİ HÜSEYİN BARANER, TÜRSAB’IN ALMANYA MUADİLİNİ ANLATTI.


Fotoğrafta gördüğünüz Hüseyin Baraner’i, dünyanın neresinde bir turizm etkinliği varsa, orada mutlaka görürsünüz. Baraner ile ben de şahsen, Utrecht, Brüksel, Berlin Turizm Fuarları ile, Türkiye’deki pek çok etkinlikte karşılaşmışımdır.

Almanya’da 40 yıldır turizm işi ile uğraşan, Avrupa ve Türkiye’de çeşitli turizm kuruluşlarında görev yapan ve kendisinden ‘Turizm duayeni’ diye söz ettiren, Dünya Kardeş Kentler Turizm Forumu Genel Sekreteri Hüseyin Baraner, konuyla ilgili görüşlerini sorduğum zaman şunları anlattı:

“100 milyar Euro’nun üzerinde yıllık seyahat ve tatil cirosu gerçekleşen dünyadaki en büyük turizm ekonomisine sahip olan Almanya’daki hükümetler, eşit olarak muhatap aldığı ayrıca yıllık mali destek verdiği Turizm Birlikleri arasındaki rekabeti, sektörün gelişmesi için önemsiyor ve turizmcilerin istediği birliğe üye olmasını serbest bırakıyor .

Ben şahsen hepsi ile yıllardır iç içeyim ve çok daha fazla netice alıyorum. Hepsini aynı konularda sektöre çok farklı katkıları var. Tabii ki bu kuruluşlar birbirlerinin kuyusunu kazma şansına sahip değiller. Devletin sıkı kontrolu olumsuz gelişmeleri önlüyor tabii…

Bu kuruluşları sizlere tanıtayım isterseniz:

Allianz Selbständiger Reiseunternehmen Bundesverband (ASR), turizm sektöründeki orta ölçekli şirketlerin temsilcisi olarak, üye şirketlerin ve mesleğin ticaret politikasını, mesleki, ekonomik ve yasal çıkarlarını desteklediğini ve temsil ettiğini belirtmektedir.

ASR’in görevleri arasında, diğer hususların yanı sıra, orta ölçekli seyahat şirketlerinin mesleki ve ticari faaliyetlerinden doğrudan veya dolaylı olarak etkilenen tüm şirket ve kurumların çıkarlarını temsil etmek, savunmak ve uygulamak yer almaktadır.

Alman Turizm Endüstrisi Federal Birliği (BTW), kendisini genel ekonomi ve turizm politikası, Avrupa ve hukuk politikası, rekabet ve KOBİ politikası, vergi ve harç politikası, ulaşım ve iletişim politikası ve çevre politikası alanlarında bir lobi kuruluşu olarak görmektedir.

Alman Seyahat Birliği (DRV), Alman seyahat endüstrisinin, özellikle de seyahat acenteleri, tur operatörleri ve turizm hizmet sağlayıcılarının çıkarlarını Federal Meclis, federal hükümet ve genel kamuoyu nezdinde temsil etmektedir.

Verband Unabhängiger Selbständiger Reisebüros Bundesverband e.V. (VUSR), Almanya’da sabit ve mobil seyahat satışları için güçlü bir lobi kuruluşudur.

Kayıtlı bir meslek birliği olarak VUSR, doğrudan veya işbirlikleri aracılığıyla sabit veya mobil seyahat satış sektöründen (seyahat acenteleri) yaklaşık 7.000 üyesinin çıkarlarını gözetmektedir.

Birlik, seyahat acentelerini ticari, siyasi, ekonomik, mesleki ve hukuki konularda desteklemektedir. Yol gösterici ilke şudur: “Duruma seyahat acentelerinin gözünden bakmak, seyahat acentelerinin endişelerine odaklanmak ve ortakları gözden kaçırmamak.”

Dernek bu hedeflerini öncelikle aşağıdaki faaliyetler aracılığıyla gerçekleştirmektedir:
-Halkla ilişkiler, siyasi çalışmalar ve KOBİ sektörünün siyaset ve iş dünyasında temsili
-Mesleki ve ticari konularda tanıtım ve danışmanlık
-Üyelerin sektöre özgü değişiklikler hakkında bilgilendirilmesi
-Diğer tüm yararlı ve olası faaliyetler
-Yayınların gerçekleştirilmesi
-Konferanslar, çalışma grupları, seminerler ve sosyal etkinlikler, uzman komisyonu
-Yurtiçi ve yurtdışında benzer amaçlara sahip derneklerle işbirliği
-Dernek, turizm alanındaki mevcut derneklerle rekabet etmeye çalışmaz. Amacının engellemediği -ölçüde, bu tür derneklerle yapıcı ve olumlu bir işbirliği çerçevesinde işbirliği yapmaya çalışır.

Verband Internet Reisevertrieb e.V. (VIR), Alman dijital seyahat endüstrisindeki acente ve TO’ları temsil eder:
VIR, turizm sektöründeki şirket ve uzmanlardan oluşan bir dernektir. Bir dernek olarak VIR, üyelerinin çıkarlarını medyada, siyasette ve tüketiciler nezdinde temsil etmeye ve dijital turizm sektöründeki çeşitli oyuncular arasında işbirliğini teşvik etmeye çalışmaktadır. VIR, dijital çağın zorlukları ve fırsatlarıyla ortaklaşa mücadele etmek amacıyla bilgi, deneyim ve en iyi uygulamaların paylaşılması için bir platform sağlamaktadır. Sektöre yenilik getirmek amacıyla start-up’ların teşvik edilmesi bizim için özellikle önemlidir. Turizmde sürdürülebilir kalkınmayı destekliyor ve bu nedenle sektör girişimlerini teşvik den VIR Sürdürülebilir turizmi sağlamak için hem VIR bünyesinde hem de üyeleriyle birlikte önlemler almaktadır VIR ayrıca üyeleri ile müşteri taleplerini takip ederek üyelerin gereksinimlerini güncel tutmak ve onlara dijital çağda başarılı olacak araçları sağlamak için web seminerleri ve etkinlikler düzenliyor.

Almanya devleti bu konuda o kadar bonkör ki, Corona salgını zamanı, birliklerin hepsi farklı görüşler ile hükümete o kadar baskı yaptılar ve küçücük Seyahat acenteleri bile 200 bin avroya ulaşan destek kredileri aldılar .

BAŞKAN FİRUZ BAĞLIKAYA’NIN TURİZM AKTÜEL’DE YAYINLANAN RÖPORTAJI

TÜRSAB Başkanı Firuz Bağlıkaya:
Bu Bir İntikam Yasasıdır

TÜRSAB Yönetim Kurulu Başkanı Firuz Bağlıkaya, TÜRSAB TV’de turizm gündemini değerlendirdi. Gazeteci Mehmet Güneli’nin moderatörlüğünde gerçekleştirilen “Firuz Bağlıkaya ile TÜRSAB Gündemi” programında Bağlıkaya, Kültür ve Turizm Bakanlığının 1618 sayılı yasayla ilgili çalışmalarını değerlendirdi. Bağlıkaya, yeni yasanın ‘intikam yasası’ olduğunu söyledi.

Bakan, muhaliflerimizle konuştuğu yasa çalışmasını bizimle paylaşmak istemedi

1618 sayılı kanunla ilgili geçtiğimiz yıllarda Kültür ve Turizm Bakanlığıyla birlikte yaptıkları değişiklik çalışması yaptıklarını belirten Bağlıkaya, Bakanlık tarafından bu yasa çalışmasının herhangi bir yerle paylaşılmamasının istendiğini söyledi. Bakanlığın hassasiyetini dikkate alarak yasa çalışmasını kimseyle paylaşmadıklarını belirten Bağlıkaya, “Ancak biz paylaşmamamıza rağmen Sayın Bakan çokça dernekle, kurumla, kişiyle görüşme yapıp yasayla ilgili görüşlerini almış.

Böylelikle aniden birlikte çalıştığımız metin ortadan kalktı ve uzunca bir sessizlik sonrası Sayın Bakan ikinci kez atandıktan sonra 1618 sayılı yasayla ilgili yeni bir metin üzerinde çalışıldığını başka yerlerden öğrendik. Bakan beyi ziyaretimiz sırasında bu yeni çalışmayla ilgili bize bilgi verip veremeyeceğini sorduk. ‘Metin hazır olunca görüşünüzü alacağız’ dedi. Hazırlanan metne ulaşmamız diğer Bakanlıkların kaynaklarından oldu. Komisyonlara metnin gönderildiğini öğrendik. Metinde bir kaç kez değişiklik yapılmış. Şu anda elde gezen metnin 4. versiyonu.” dedi.

Bakan’ın fotoğraf çektirdiği, ‘Sektör’ dediği kişiler buysa vay halimize!

Bakan Ersoy’un daha önceki açıklamalarında ‘Yasa çalışmasında sektörün tüm taleplerini dikkate alacağız’ şeklindeki sözleriyle ilgili değerlendirmelerde bulunan Bağlıkaya şöyle konuştu: ” Bakan’ın sektör tanımıyla bizim sektör tanımımız çok farklı. Biz sektör denilince Sektör örgütünü anlıyoruz. Sektörde yasal olarak kurulmuş bir örgüt TÜRSAB var ve TÜRSAB’ın çok yakın bir zamanda Genel Kurulu yapıldı. Bu Genel Kurul’da ezici çoğunlukla bir yönetim seçildi. Şimdi siz bu yönetimi muhatap almazsanız sektör diye sizi ziyaret eden TÜRSAB yönetimine muhalif kişileri sektör olarak gösterirseniz başka bir yere doğru gidersiniz çünkü burada kasıt aranır. Siz gerçekten sektörün görüşünü almak niyetinde değilsiniz.

TÜRSAB seçimlerinde aldıkları hezimet sonrası ağlama duvarı gibi sürekli Bakan’ın kapısında olmaları Bakan beyin de bunları sektör diye adlandırması. Bunların sayısı 300-400’ü geçmez. Biz bakanın kimlerle fotoğraf çektirdiğini görüyoruz. Eğer sektör buysa vay halimize. Bakan’ın sektör dediği, bu yasayı çalışırken görüş almış olabileceği kimler var. Bir tanesi TÜRSAB’da ahbap kontenjanı olmadığı için Bakan danışmanlığı yapıyor. Bir tanesi ETS bayisi. Bir tanesi yabancı uyruklu vatandaşın 5 yıllık şirketinin 3 yıllık maaşlı personeli. Eğer sektöre bunlar derseniz veya gerçekten bize muhalif olduğu tescilli olmuş bir takım dernekler var. Bunların üye sayısı hepsini alt alta koyun bölün çarpın 500’ü geçmez. Burası 15 bin üyesi olan ciddi bir kurum. Burayla tartışmadığınız hiçbir şeyi sektör adına söyleyemezsiniz.”

TÜRSAB’a metin gönderdiniz de mi görüş soruyorsunuz?

Bakanlığın yeni yasa çalışmasıyla ilgili ‘Dostlar alışverişte görsün’ mantığıyla ‘Yasa çalışıyoruz, bize görüş gönderin’ diyerek hiç bir taslak göndermeden TÜRSAB’dan görüş istediğini belirten Bağlıkaya, ” Metin gönderdiniz de mi görüş soruyorsunuz? Neyin görüşünü soruyorsunuz. Bize muhalif olan portalların, derneklerin elinde olan yasayı bize göndermiyorsunuz. Biz oralardan duyuyoruz.” dedi.

Bakanlığın TÜRSAB’a karşı davranış biçimi devlet adabına yakışmıyor

Bakanlığın son zamanlardaki davranış biçiminin hiçbir şekilde devlet adabına yakışır bir şekilde gelişmediğini belirten Bağlıkaya, ” Bakanlık TÜRSAB’a resmi bir yazı gönderiyor. Biz bu resmi yazıyı bize gelmeden muhalif arkadaşların portallarında yazılarında görüyoruz. Daha bize yazı gelmemiş. Bakanlığın TÜRSAB’a yazdığı resmi yazıları sızdıran ahlaksızlar var Bakanlığın içinde. Sayın Bakan’ın bu ahlaksızlığı yapanları bulması lazım. Bu bir kurum adabı.” dedi.

Bakan’ın yasayla niyeti: TÜRSAB’ın ortadan kalkmasını istiyor

Bakanlığın TÜRSAB’la paylaşmadığı yeni yasa çalışmasını farklı kaynaklardan ulaştıklarını belirten Bağlıkaya sözlerine şöyle devam etti: ” Bu yasa çalışmasının maddeleri bizim elimizde. Buradaki amaç nedir. Buradan anlaşılıyor ki güçlü bir TÜRSAB istenmiyor. Zaten bu son 5 yıl içinde Bakan’ın tavırlarından belli. Kamu oyunda bizimle ilgili konuştuklarında, bize davetlerinde, yasal meslek örgütünü itip kalkıp itibarsızlaşmaya çalışmasında başkalarını ön plana çıkarmaya çalışmasında 5 yıldır bunu aralıksız olarak sürdürüyor. Bakan güçlü bir TÜRSAB istemiyor bunu biliyoruz.

‘Fuarlara katılsın, üyelerine faydası olsun’ bu da istenmiyor. Turizm Bakanlığı’nın yayınladığı verilere itiraz eden bir kurum olmasını istemiyor sayın bakan. 100 milyonlarca doların üzerinde tanıtım pazarlama yapan TGA’dan çok daha fazla etkin olan bir kurum olan TÜRSAB’ın ortadan kalkmasını istiyor. Böyle bir rekabeti görmek istemiyor. Çünkü biz onların elli de bir bütçeyle çok daha iyi işler yapıyoruz.

Aradaki muhalif çatlakları da kullanarak, birilerine ‘Burada başkanlıklar var. Yeni yeni şeyler kuracağız. Sende başkan olacaksın, sende başkan olacaksın’ diye vaatler veriliyor. Nereye geldi iş. Kongreyi iki kere kaybettiler. Birde son kongremizi sabote ettiler, kürsüyü bastılar. Kayyum atatmaya çalıştılar buraya. İş nereye geldi kamu gücünü kullanmaya. Sektör bunu istiyor diyerek TÜRSAB’ı tasfiye edecek yasa çıkarılmaya çalışılıyor’

Yasa TÜRSAB’ın birlik yapısını bozmayı amaçlıyor

Bağlıkaya Bakan Ersoy’un hazırlattığı yeni yasa çalışmasıyla ilgili şu tespitleri yaptı: TÜRSAB’ın birlik yapısı bozularak, bölünmüş çoklu bir örgüt yapısı esas alınmak isteniyor. “Hac-umreyi ayıralım, sağlık turizmini ayıralım, tur operatörlerini ve uçak bilet satıcılarını ayıralım. Bunlar bağımsız örgüt olsun” denmiş hazırlanan yasa çalışmasında.

Yasa çalışmasında tur operatörlüğünün tanımı komik!

“Bunlardan bazıları ihtisas alanı ama birde yasa taslağında tur operatörleri tanımı var. Tur operatörlerinin tanımına da sadece rakam koymuşlar. Cirosu 250 milyon liranın üzerinde olan. Adeta ” Zengin olanları belli bir sermaye yapısının üzerinde olanları göreyim. “Gerisi bizi çok fazla ilgilendirmiyor.” diyor.

Zaten başından beri mesleği meslek olarak değil ticari bir faaliyet olarak gördüğü için herhangi bir formasyon, özellik aranmaksızın bunları herkes yapabilsin mantığında. Tur operatörlerinin tanımına da sadece cirosu ‘250 milyon lira olan’ diyor. Adam biletçiyse, sağlık turizmi yapıyorsa cirosu 250 milyon liranın üzerindeyse ne olacak. Buradaki amaç belli. Bu amaca yönelik Bakan beyin talimatlarını yerine getiren Bakanlık bürokratları ne denildiyse yazmışlar. Çorba gibi bir metin”

TÜRSAB’ın denetim yetkisi elinden alınıyor

” Bakan’ın hazırlattığı yasa çalışmasıyla TÜRSAB’ın bir meslek örgütü olarak mesleki işletme denetim yetkisini ortadan kaldırıyorlar. Kuruluş denetimleriyle ilgili yetki ortadan kaldırılıyor. Birlik genel kurul seçimleri tarih olarak ayrılmış seçim işlemleri alakasız bir kanunla kurulmuş TGA’ya bağlanmış. Bizim söylediğimize geliyorlar. Seyahat acentaları birliği tektir bunlar hepsine birlik diyor. Türkiye Seyahat Acentaları Birliği ifadesindeki ‘Türkiye’ kısmı da gidiyor.

Muhaliflere çağrı: Siz aklınızı peynir ekmekle mi yediniz, bu çalışmaya nasıl destek verirsiniz

Bütün seyahat acentalarına çok net söylüyorum. Buradaki Firuz Bağlıkaya’ya olan muhalefetinizle bunu ayırın. Bu başka bir şey. Bu sizin uğruna savaştığınız, mesai harcadığınız mesleği ortadan kaldırıyor bu yasa kardeşim. Siz aklınızı peynir ekmekle mi yediniz. Nasıl destek açıklıyorsunuz böyle bir şeye. Bu girişim sizin aday olduğunuz yeri ortadan kaldırıyor. Ya o gün aday olduğunuzda samimi değilsiniz ya da şimdi değilsiniz”

Bu yasanın adı intikam yasasıdır

Bu yasanın adı tam anlamıyla intikam yasasıdır. Her şeyiyle intikam yasasıdır. Bütçesi bizden çok daha fazla olmasına rağmen çok daha iyi işleri TÜRSAB yapıyor. Bakanlığın dediği herhangi bir şeyi analiz etmeden incelemeden biz bakmıyoruz. Üyemizin hakkını koruduğumuz için Bakanlıkla ters düştüğümüz yerler oluyor.

Ama Sayın Bakan ‘Kanun benim ben ne dersem o olur’ diyor. Biz buna karşı hukuki mücadelemizi veriyoruz. Üyemizi koruyacak işler yapıyoruz. Bunları istemiyorlar. Ayaklarının altında bir şey dolaşsın istemiyorlar. Turizmle ilgili özellikle gelir verilerinin tamamı palavra. Şimdi biz bunları söylediğimiz için tabi ki hedefe geliyoruz.

Amaçları TÜRSAB’ı parçalayarak TGA’ya bağlamak

Amaçları TÜRSAB’ı birlikler halinde bölüp parçalayarak TGA’ya bağlamak. Bir sürü birlik TGA’nın altında bodrum katı olsun istiyorlar. Zaten TGA’nın bütçesini bakan onaylıyor. Bakan yardımcısı da var. ‘Bunları kontrol altına alalım’ diyorlar. Muhalifleri çağırıp ‘Seni de başkan yaparız’ diyerek milleti kaşıyorlar.

Onlar da kalkıp biz şöyle, böyle istiyoruz diyerek demeç veriyorlar. Üniter bir yapımız var. Bakan burayı federatif bir yapı haline getirmeye çalışıyor. Biz bu federatif yapıya karşıyız. Biz güçlü TÜRSAB olmak istiyoruz. Buranın gücü sektörün gücü. Biz son derece itibarlı kurumuz. Büyükelçiler, başkonsoloslar sürekli ziyaretçimiz. Dünyanın en büyük turizm örgütüyüz.

Yeni yasada acentaların transfer hakkı ellerinden alınıyor

Yasayla seyahat acentalarının münhasır faaliyetlerini kısıtlıyorlar. Transfer bir turizm ürünüdür. Bu yasada böyle tanımlanıyor. Yeni yasada bu transfer ürünü ortadan kaldırmışlar. Deniyor ki ‘Bu bir tur programının içindeyse bunu yapabilirsin’. Sadece transfer yapan bir sürü üyemiz var. Onlara da sesleniyorum.

Kabul edebiliyor musunuz böyle bir şeyi? Bu madde taksicileri memnun etmek için konulmuş bir madde. Daha önceden denediler oteller transfer yapsın diye. Şiddetli karşı çıkmamıza karşılık bunu bir kenara yazdılar. İşte intikamdan birisi de bu. O gün çıkaramadılar şimdi bugün buraya sıkıştırmışlar.

Ne yaparlarsa yapsınlar sektör taş gibi!

Ama şunu söylemeden geçemeyeceğim: Ne yaparlarsa yapsınlar sektör taş gibi taş. Bize muhalif olan 5 kişi 7 kişi rica üzerine demeç veriyorlar. Bunlardan başka destek çıkmaz onlara. Üyelerimiz sonuna kadar bizim arkamızda. Çünkü biz mesleğimizin itibarını korumak için çalışıyoruz. Anayasal bir kurumuz ve üyelerimizin hakkı için sonuna kadar mücadele edeceğiz

Bakanla Antalya’da görüştük ama tavrı aynıydı

Antalya’da geçtiğimiz aylarda düzenlenen Resort Kongresi’nde Bakan Ersoy’la görüşme yaptık. Baş başa görüşmek istedim ama her zamanki gibi yanında ekibinden 3-4 kişiyle geldi görüşmeye. Ben yalnızdım. Görüşmede şimdiye kadar söylediği şeyleri tekrar etti çok da itiraz etmememiz gerektiğine karar verdiklerini söyledi. Ben ‘Yeni bir dönem açalım’ diye gittim ama görüşmede söyledikleri konular bana daha önce sözlü olarak söylediği şeylerdi. Yanında ekibi olduğu zaman insanların davranış biçimleri farklı olabiliyor.

TÜRSAB BAŞKAN YARDIMCISI HASAN EKER’İN AÇIKLAMASI

“TÜRSAB’IN BİRLİK YAPISININ BOZULMASININ KİMSEYE BİR FAYDASI OLMAZ”

“TÜRSAB olarak biz 50 yıllık bir birliğiz ve bu döneme 50 yıllık tecrübelerle geldik. TÜRSAB 1969’da 3 tane derneğin bir araya gelmesiyle ve 3-4 yıllık bir mücadele ile 1972’de yasa haline geldi. Dolayısıyla TÜRSAB’ın birlik yapısının bozulmasının kimseye bir faydası yok. Birlik yapısı bozulursa gerek tüketici, gerek kamunun sektörü yönetmesi, gerekse diğer sektör paydaşları, üyelerimizle ilişkiler ve yurt dışı paydaşları ile iletişim bazında çok büyük sıkıntılara yol açacaktır. Dolayısıyla biz bu birlik yapısının bozulmasına karşıyız.

“ALT BİRLİKLERİN İHTİSAS BAŞKANLIKLARI ALTINDA KURGULANMASINI ÖNERİYORUZ”

Birliğin yapısının bozulmasıyla birlikte iletişim sorunlarının ve yasal sorunların ortaya çıkması, çatışmaların, çakışmaların baş gösterecek olması nedeniyle tüm taraflar zarar görür. Bizim önerimiz, birlik yapısının ihtisaslarda alt birlikler olarak kurgulanması. Birlik isteyenlerin sorunlarını ihtisas başkanlıkları ile çözmeyi öneriyoruz. Bunların bütçeleri olabilir, seçimleri kendi içlerinden olabilir. Kendi başkanlarını seçebilirler ve bakanlıklarla direkt görüşme yetkisi verebiliriz. Bireysel olarak bakanlıklara önerge verebilirler. Ayrı birlikler halindeki yapılanma, ihtisas başkanlıkları nezdinde yasal olarak kurgulanabilir. Alt birlik yapılanmalarının ihtisas başkanlıkları altında toplanarak yapılmasını öneriyoruz.”

“BİRLİK YAPISI BOZULURSA KAMUNUN SEKTÖRLE İLETİŞİMİ ZEDELENİR”

TÜRSAB’ın birlik yapısının bozulması kamuyu da zorlar. Kamu bir sorun olduğunda kimden bilgi alacak? Herhangi bir birlik kamuya bir bilgi ilettiğinde, bu bilginin doğruluğunun diğer birliklerden de teyit edilmesi gerekir. Yani bir konuda iki birlik ayrı görüş belirttiğinde, kamu da o konuda bir gelişim ve yol alma sağlayamayacaktır. Dolayısıyla bu da kamunun sektörle iletişimini önemli ölçüde etkileyecektir.

“TÜRSAB’IN BÖLÜNMESİ TELAFİ EDİLEMEZ SONUÇLAR ORTAYA ÇIKARABİLİR”

Sektör olarak 7-8 tane sorunumuz var şu an ancak bu yasa aceleye gelmemeli. Bizim sorunlarımız bir yönetmelikle çözülebilecek şeyler. Elli yıllık bir birlik yapısını, TÜRSAB’ın da mevcut yönetimiyle mutabık kalmadan değiştirmek, telafi edilemez geri dönülemez sonuçlar ortaya çıkarabilir. Bunu biraz zamana bırakalım, iyice olgunlaştıralım, turizm bakanlığı ile TÜRSAB arasında daha sağlam bir iletişim kurarak bunu zaman içerisinde çözelim. Çok aceleye getirilmiş bir yasa.

Yasanın diğer maddeleriyle ilgili bakanlıkla birçok konuda hemfikiriz. Biz de aidatların düşmesini istiyoruz. Aidatların düşmesi ve diğer birçok konuda Bakanlıkla aynı fikirdeyiz. Ancak TÜRSAB’ın bölünmesi, bu üniter yapının bölünmesi konusuna karşıyız. En önemlisi de bu.

“TRANSFERLE İLGİLİ KISITLAMALAR SEYAHAT ACENTACILIĞI TANIMINA AYKIRI”

Transfer işi, seyahat acentalarının iş tanımındaki ana unsurlardan bir tanesi. İçinde transfer ve konaklama hizmeti olan bir hizmet, seyahat acentacılığı hizmeti olarak tanımlanıyor. Bu nedenle transferle ilgili bir kısıtlama getirilmesi işin temeline aykırı olur. Bu konunun da tekrar değerlendirilmesi gerekiyor. Bu konular bir şekilde yönetmelikle kolayca çözülebilir. Konuyla ilgili sıkıntı varsa ele alıp tüm ilgilileri memnun edecek şekilde çözebiliriz.

“TÜRSAB’IN BÖLÜNMESİ DÜŞÜNÜLEMEZ”

Bu konular tekrar gözden geçirilmeli ancak bizim ana konumuz TÜRSAB’ın üniter yapısının, birlik yapısının değişmemesi. Biz bir çatı yasayla otellerin, rehberlerin ve acentaların tek bir koordinasyon yasaya ihtiyaç olduğunu söylerken, seyahat acentaları birliğinin beş parçaya bölünmesi düşünülemez. Aynı işi beş parçaya bölmek 5 tane TOBB yapmak gibi olur. İşin temeli bölünme konusu. Üniter yapı değişirse geri dönüşü mümkün olmaz.

“CUMHURBAŞKANIMIZIN BİRLİKTEN YANA OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYORUM”

Ben Cumhurbaşkanımızın bu konuda bölünmeden çok birlik olmanın ve kaynakların dağılmasından çok birleştirilmesi görüşünde olduğuna inanıyorum. Cumhurbaşkanımızın da bu bölünmeye sağlıklı bakacağını sanmıyorum. Çünkü Cumhurbaşkanımız birlikten ve kaynakların verimli kullanılmasından yana. Bu kamuda da masraflar çıkartır. Denetimin Valilikler ve Kültür Müdürlükleri tarafından yapılacağı söyleniyor. Devlet neden buna para ödesin? Biz denetimleri yıllardır üyelerimizin ödediği aidatlarla yapıyoruz. Sektör de bundan memnun. Bu durum kamuya ek yük getirecektir. Bu noktada da cumhurbaşkanımızın uygun görmeyeceğini düşünüyorum. Gelişmiş toplumlarda STK’lara daha fazla yetki verildiği göz önünde bulundurulursa, Cumhurbaşkanımızın bu yönde destek olacağına yürekten inanıyorum. Bölüne bölüne yok oluruz, bölüşe bölüşe tok oluruz”

TÜRSAB BAŞKAN YARDIMCISI DAVUT GÜNAYDIN’IN AÇIKLAMASI

“TÜRSAB DÜNYANIN EN BÜYÜK TURİZM ÖRGÜTÜDÜR”

“Türkiye Seyahat Acentaları Birliği’nden birçok yerde ‘dünyanın en büyük turizm örgütlerinden biridir’ şeklinde bahsedilmesine rağmen ısrarla şunu söylüyorum, Türkiye Seyahat Acentaları Birliği (TÜRSAB), dünyanın en büyük turizm örgütüdür. Yaklaşık 51 yıl önce kurulan TÜRSAB, 51 yıldan bu yana Türk turizmindeki bu güzel rakamların mimarıdır. TÜRSAB’daki meslektaşlarım yorulmadan, usanmadan ve hemen hemen kendi çabalarıyla, Avusturalya’dan tutun da Meksika’da Küba’da Arjantin’de ve dünyanın pek çok yerinde pazarlama faaliyetlerini yaptı.

“SEYAHAT ACENTALARI OLMADAN TURİSTİK FAALİYETLER OLMAZ”

Turizmin bir serüveni var, bunu herkese anlatmamız gerekiyor. Ben Türk turizmini yalnızca yurt dışından turist getirmek olarak görmüyorum. Ülkenin içerisindeki tüm turistik faaliyetleri bu statüde değerlendiriyorum. İş dinamiklerinin harekete geçmesinden, yurt dışından turist getirilmesine kadar bu işin tüm sorumluluğu TÜRSAB’da. Bunu küçük örneklerle izah edelim. Yurt dışında ya da yurt içinde bir tur organizasyonu yapıyorsak uçağın, otelin, restorantın ve rehberin sorumluluğunu seyahat acentaları alıyor, paralarını ödüyor. Bütün bu sorumluluk seyahat acentalarının sırtında, herkesin bunu görmesi gerekiyor. Seyahat acentaları olmadan turistik faaliyetler olamaz.

“TURİZM KELİMESİNİN GEÇTİĞİ HER YERDE TÜRSAB OLMALI”

Evet teknoloji gelişiyor, online satışlar yapılıyor ancak burada da seyahat acentası olmadan başarı elde edilemez. Dünyadaki bütün turizm otoritelerinin raporlarına bakıyoruz, Turizm faaliyetlerinin artacağı yeni ülkeleri yakından takip ediyoruz, iç turizmde yeni trendleri takip ediyoruz, turizmin tüm çeşitlerini takip ediyoruz ve nasıl geliştirebiliriz diye çalışıyoruz. Turizm kelimesinin geçtiği her yerde mutlaka TÜRSAB olmalı.

Online satışa gelince, araştırma yapıyoruz, acentaları dolaşıyoruz, müşterilerimiz gidip online bilet alıyor fakat değişiklik işlemleri için yine acentalarımıza geliyorlar.

“TÜRSAB TEKTİR, BÖLÜNEMEZ”

Yeni bir yasa çalışması var daha doğrusu yasa taslağı enflasyonu var. Turizmle uğraşan, uğraşmayan herkes bu taslaktan bahsediyor. Üyelerimiz içerisinde TÜRSAB’ın başarısızlığı için adeta dua eden insanlar var. Ben bunu anlayamıyorum. 1618 sayılı Kanun revize edilmeli, günün koşullarına göre uyarlanmalı, eksikleri giderilmeli, hepsine katılıyorum. Katılmadığım bir şey var TÜRSAB tektir, bölünemez.

“BÖYLE BİR AYRIŞMAYA GİRMEK TÜRK TURİZMİNE İHANETTİR”

Bazı kişiler üye aidatları düşüyor diye çok mutlu. Biz üye aidatlarının düşmesi için sürekli yazılar yazdık, hukuki olarak bunu düşürsek ve üyelerimizi memnun etsek diye. Belge fiyatlarının çok ucuz olduğunu söylüyorlar. TÜRSAB her kanun hazırlığında belge fiyatının en az 2 milyon olması gerektiğini söylemiştir, bunun da arkasındayız. Acentaların sorunları belli, rehberlik sorunumuz var bunun çözülmesi gerekiyor. Bunların konuşulma yeri TÜRSAB’dır. Buyurun gelin burası sizin yeriniz, burada neden tartışmıyorsunuz?

Her zamankinden daha fazla birlik ve beraberliğe ihtiyacımız olan bu dönemde böyle bir ayrışmaya girmek Türk turizmine en büyük haksızlık ve ihanettir. Hele bu ihanetin üyelerimiz tarafından yapılması da hiç hoş değildir.

“TÜRK TURİZMİNİN KAOS VE BAŞI BOŞLUĞA TAHAMMÜLÜ YOKTUR”

Yeni taslakta bölünüyoruz, kaça bölündüğümüz belli değil. Bu bölünmenin Türk turizmine çok büyük zararları olacaktır. Bu zararlarla ilgili gerekli açıklamaları yaptık, yapmaya devam edeceğiz. Turizmle alakası olmayan bazı kişilerin otorite gibi davranıp, birtakım kararların alınmasında hızlandırıcı rol üstlenmeleri bizi üzüyor. Kaos ve başı boşluğa Türk turizminin tahammülü yoktur. Turizmi 12 aya nasıl yayacağımızı, kişi başı geliri nasıl yükselteceğimizi konuşacağımıza, TÜRSAB’ı nasıl böleriz diye konuşuyoruz. Meslektaşlarımız ellerinde çantalarıyla ülke ülke dolaşıp bu ülkeye turist getirmeye çalışırken, iç turizmde tur operatörlerimiz bütün riskleri alıp Türk turizminin iç dinamiklerini harekete geçirmeye çalışırken bu bölünmeyi konuşmamız bana göre hoş bir durum değildir.

“SEYAHAT ACENTALARI OLARAK DEVLETİMİZDEN CİDDİ DESTEK BEKLİYORUZ”

Merak ettiğim çok önemli bir husus var. Biz TÜRSAB olarak bu yasa taslağının üzerinde 2011’den beri çalışıyoruz. Sayın Bakanımızın da defalarca katıldığı ve en kısa zamanda çıkacak dediği yasa birden rafa kaldırılıp neden böyle bir bilgi kirliliğiyle karşımıza çıktı bunu da gerçekten çok merak ediyorum. Sağduyulu olarak düşünmek lazım, birlik ve beraberlik içinde hareket etmek lazım. Devletimizden iç ve dış turizmi geliştirebilmek için seyahat acentaları olarak çok ciddi destekler bekliyoruz. Sayın Bakanımızın da sektörün menfaatini göz ardı edeceğine ben inanmıyorum. En kısa sürede TÜRSAB’ın ve gerçek sektör temsilcilerinin olduğu insanlarla güzel bir yasa hazırlanacağı inancı içerisindeyim. Yüzüncü yılda güzel rakamlar çıktı. Sayın Cumhurbaşkanımızın belirttiği hedefler de yüksek. Bu hedeflere ulaşmak için bölücü olmaktan çok birleştirici olmak gerekiyor.

“YASA TASLAĞINDA BELİRSİZ OLAN BİRÇOK NOKTA VAR”

Yasa taslağında muğlak olan birçok nokta bulunuyor ve bunlardan birisi de denetimle ilgili. Zaten biz bu denetimi T. C. Kültür ve Turizm Bakanlığı İl temsilcileriyle birlikte yapıyoruz. Son yıllarda çok ciddi başarılar elde edildi. Özellikle kaçak faaliyetlerin sona ermesi için eskisinden daha çok birlikte çalışmamız gerekiyor. Çok ciddi yaptırımlar koymamız, bunun için de yasaya madde eklememiz gerekiyor.

“SEYAHAT ACENTALARININ TRANSFER YETKİSİNİN ELİNDEN ALINMASI YANLIŞ BİR UYGULAMA OLUR”

Seyahat acentalarının münhasır hizmetleri vardır, bunlardan bir tanesi de tansferdir. Oteller transfer yapabilir diye konuşuluyor. Tüm fikirlere saygı duyuyorum. Ancak eğer bugün ülkemiz turizmde ilk 11’de yer alıyorsa, dünyanın ileri gelen turizm destinasyonları ülkemizde bulunuyorsa ve Türkiye, turizm otoritelerinden biriyse birtakım kuralları da koyması gerekiyor. Ülkemizde şu andaki altyapı bana göre otellerin transfer yapmasına uygun değil. Zaten seyahat acentaları bu açığı fazlasıyla kapattılar. Elimizde çok ciddi araç filoları var. Çok lüks, kaliteli ve turistin hem seyahat hem transfer konusundaki tüm isteklerini yerine getirebilecek bir araç ağımız var. Bunu birden iptal edip, yetkiyi başka yere vermenin yanlış olduğunu düşünüyorum. Taşımacılık işinden binlerce insan da ekmek yiyor.

“HERKES AYRI BİR OLUŞUM İÇİNE GİRERSE KAOS OLUŞUR, HAKSIZ REKABET ORTAYA ÇIKAR”

Herkes ayrı bir oluşum içine girerse bunun adı birlik olmaz. Her önüne gelen bin tane acentayla birlik kurmaya çalışırsa burada birlik olmaz, kaos olur. Bu kaosun da acentalara haksız rekabeti getirir. Birliğin amacı ise herkesi kontrol edip bunun olmasının önüne geçmektir. Yeni yasa ile böyle bir durum oluşursa bölgecilik de ortaya çıkar. Belki bin tane acentanın olduğu bölgede işlem yapmak istiyorsanız buradaki acentalarla işlem yapacaksınız diyebilirler. Bu durum hem ülkemiz hem turizmimiz açısından hoş olmayan soru işaretlerini yanında getiriyor.

“BÖYLE BİR YASANIN ÇIKACAĞINA İNANMIYORUM”

Bu yasa henüz taslak. Sayın Bakanımızın da engin turizm tecrübesini bildiğim için konuşuyorum. Bütün taraflarla konuşup herkesi memnun edecek, daha doğrusu Türk turizminin önünü açacak birtakım değişiklikleri çıkaracağına inanıyorum. Sayın Cumhurbaşkanımızın da vizyonu geniş, turizme çok önem veriyor. Dış ödemeler dengesini sıfırlamanın en önemli enstrümanlardan birisi turizmdir. O nedenle böyle bir yasanın çıkacağına inanmıyorum.”

TÜRSAB’A ÇOK YAKIN OLAN TURİZM ESKİ BAKANI BAHATTİN YÜCEL YAZDI:TÜRSAB BÖLÜNMEMELİ

Cumhuriyetin 100.Yıldönümünü kutlarken, TBMM’de oylanarak kabul edildiği 29 Ekim 1923 gününden kısa süre sonra kurulan ,TURİNG ve ardından on üç yıl sonra gelen ikincisi, sürekli belleğimdedir;TMGT. İlgimin kaynağı ;aktif turizmcilik yaptığım yıllarda, bu iki kurumun yöneticileri ile yollarımızın kesişmesi ve uzun süren dostluklarımız olmalı. TURİNG ve TMGT’ nin Türkiye’nin turizm geçmişinde özel -eskilerin deyimiyle müstesna- yerleri vardır.

Cumhuriyet’in ilanının üzerinden 9 gün geçer -7 Kasım 1923- Mustafa Kemal Atatürk’ün isteğiyle; Manastır’da Askeri Rüştiyeden hocası Reşit Saffet Atabinen’in kurduğu, o günkü adıyla “Seyyahin Cemiyeti” daha sonra -1930- Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu (TTOK) Türk TURİNG adını alır.

TURİNG’ten 13 yıl sonra -1951 de- çalışmalarına başlayan, Türk Milli Gençlik Teşkilatı’nın (TMGT) bünyesindeki, “Turizm Masası” da turizme önemli katkılarda bulunmuştur.

Cumhuriyetin ilk 50 yılında kurulan önemli bir kurum daha var. Bütün engellemelere, birkaç dönem görevde bulunan bazı yöneticilerin, çıkar amaçlı zorlamalarına karşın, turizme damgasını vuran, çok  etkili bir kurum; TÜRSAB. Geçtiğimiz yıl 50.Yaşını kutlayan Türkiye Seyahat Acenteleri Birliği. Cumhuriyet hayatımızın yarısı kadarlık sürede, meslektaşlarına ve sektöre hizmet vermeyi sürdürüyor.

Türkiye’de özel yasayla kurulan sektörün ilk meslek örgütü, ani gelişen büyük bir tehlike ile karşı karşıya. Ve geçmişte yukarıda örneklerini vermeye çalıştıklarımıza çok benzer yöntemlerle etkisizleştirilmeye çalışılıyor. Bu koşullarda Birliğe uzun yıllar hizmet etmiş -aralarında benim de bulunduğum-yönetimde görev almış arkadaşlar için TÜRSAB’ı ve mesleği savunmak kaçınılmaz bir görev haline geldi.

Kuşkusuz bu gelişme bir anda ortaya çıkmadı. Kısaca özetleyelim.

Gelişen sayısal teknoloji; -özellikle- pazarlama ve rezervasyon alanlarında, turizme yüz elli yıllık geçmişini hayli aşan katkılar yaptı. Yirmi yılı geçen süreçte; hizmeti üretenler ile talep edenlerin, bir araya kolaylıkla geldikleri yeni bir aşamaya geçildi.

Acımasız rekabet koşullarının etkisiyle, turizmin hemen her alanında verimlilik ilk sıraya yerleşti.

Pazarı yönlendiren tur operatörlerinin yerini, kısa sürede online rezervasyon siteleri aldı. -Örnek booking.com-

Pandemi sırasında hijyene özen gösteren istekleri, tüketiciyi kendi denetleyebileceği ölçekte, günlük ihtiyaçlarını doğrudan sağlayacağı yeni bir konaklama türüne yöneltti.-AirBnB-

Benzer gelişme; özel otomobil sahiplerinin kullanmadıkları zamanlarda, araçlarını ihtiyaç sahipleriyle paylaşabildikleri yeni bir ekonomi modeli hayat geçirildi.-Uber-

Türkiye’de kamu yönetimi turizm endüstrisini dünyadaki gelişmelere göre konumlandırmaya öncülük etmedi. “Yeni Nesil Pazardan” pay alınmasını desteklemek bir yana, uluslararası borsalarda piyasa değeri yaklaşık 100 milyar dolara ulaşan, yukarıdaki üç önemli kuruluşun çalışmalarını Türkiye’de yasakladı. Bir turizm profesyoneli ve yatırımcısının yönettiği Kültür ve Turizm Bakanlığı; “dijital kapitülasyon” olarak niteleyerek, “booking.com” a Türkiye’den erişim engeli getirdi. İçişleri Bakanlığı İstanbul’da plaka kısıtlamalarının yarattığı kıtlık rantından nemalanan, taksici esnafının isteğiyle “Uber’i de yasakladı.

Son olarak  ziyaretçi sayıları ile geliş amaçlarını doğru tahmin edemediği için döviz geliri hesapları tutmayınca, bir yasak daha getirildi. Bu kez “kısa süreli kiralık evler “hedefteydi. Hızla bir yasa çıkarıldı.

Eskilerin deyimiyle “turpun büyüğünün heybede gizlendiği” kısa sürede ortaya çıktı.

Getirilmek istenen son düzenleme ile 50 Yılı aşkın sürede Türkiye’de turizmin gelişmesinde eşsiz katkıları olan TÜRSAB’ın bölünerek parçalanması hedefleniyor.

İlk adımda; Kültür ve Turizm Bakanlığı “Bakanlıklar arası Hac Komisyonunda” 1618 sayılı yasa gereği bulundurulan TÜRSAB Temsilcisinin seçimini, bir kararname ile başka bir kuruluşa devrine sessiz kaldı. İkinci adımda; belirli sayıdaki seyahat acentelerinin bir araya gelerek, “Birlikler” oluşturabilmelerine olanak sağlanarak, TÜRSAB bölünmek isteniyor.

12 Eylül askeri yönetimi de bu meslek kuruluşunu yıllar önce etkisizleştirmek istemişti. Kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşu olduğu gerçeği inkâr edilmeye çalışıldı. Denetçiler gönderilerek göz dağı verilmek istendi. Bütün üyeleri dayanışma içinde meslek onuru adına, her platformda TÜRSAB’ı korudular. Yasal düzenleme ve teşviklerde mesleğin geleceği adına konulan tavır, askeri yönetimin uzantılarına geri adım attırdı.

Sayın Atila Koç’un Bakanlık döneminde-2005- işbaşında bulunan Yönetim; akçalı konularda rahat davranabilmek amacıyla, 1972 yılında çıkarılan kuruluş yasasının değiştirilmesine öncülük etmişti. Ancak bu değişiklikler de TÜRSAB’ın işlevini engellemeye yetmedi.

Son tehlikeli gelişme karşısında, TÜRSAB’ın görevdeki Yönetiminin de üyelerinden alacağı güçle bu girişimin yanlışlığını her platformda dile getireceğine hiç kuşku yok. Kaldı ki, gençlik yıllarımı gece, gündüz demeden harcadığım meslek kuruluşumuzun bölünmesine, değerli meslektaşımız Sayın Kültür ve Turizm Bakanın da karşı çıkacağını inanıyor ve bekliyorum.

TÜRSAB’ın Yönetim Kurulu eski üyesi Hamit Kuk bakınız neler diyor:

Yasa taslağının 4’üncü versiyonunu okudum. Bu belge daha sonra değişikliğe uğradı mı bilmem. Dolayısıyla yapacağım değerlendirme ancak okuduğum o belge üzerinden olacak.
Benim okuduğum versiyona göre; TÜRSAB’ın birlik adı altında beşe bölünmesinin yolu açılıyor. Tur Operatörleri, Sağlık Turizmi, Hac ve Umre, Uçak Bileti Satanlar, Aynı veya farklı alanlarda faaliyet gösteren ve en az bin üye olanlar ve mevcut TÜRSAB olmak üzere en az beş parçaya bölünebilecek birliklerden bahsediyoruz.

Hac ve Umre acentaları 2018’den bu yana TÜRSAB’dan ayrılma yönünde çaba gösteriyor. Hatta sırf bu iş için bir dernek bile kurdular. Diğer branşlarda ise bugüne kadar hiçbir ayrılma arzusuna rastlamadım.

Hac ve Umre acentalarının ayrılma arzularını doğru bulmamakla birlikte anlayışla karşılayabilirim. Zira hac ve umre turizminin hassasiyetleri farklı, kontenjanları kısıtlı, Diyanet İşleri Bakanlığı ve Suudi Arabistan Hac Bakanlığı gibi yurt içinde ve yurt dışında farklı otoriteler tarafından belirlenen  kural ve kaideler de dahil olmak üzere, diğer turizm çeşitleri ile örtüşmeyen tarafları var. Ancak Sağlık turizmi de dahil olmak üzere diğer branşların ayrılmasını gerektirecek hiçbir gerekçe yoktur.

Bazıları Sağlık turizmi için de aynı gerekçeleri öne sürebilirler. Ancak Sağlık Bakanlığı tarafından sertifikalandırılmış bu seyahat acentalarının çalışma usul ve esasları bellidir. En nihayetinde Türkiye Cumhuriyeti kanunları çerçevesinde çalışmalarını yürütmektedir.

Diğer taraftan bu bölünmeler bir tür branşlaşma olarak değerlendirilse bile uygulama aşamasında bunu göremeyeceğiz. Mesela sağlık turizmi acentaları TÜRSAB’dan ayrılıp farklı bir birlik kursa bile diğer seyahat acentalarının yaptığı işleri yapmaya devam edecekler. Yani kültür turu organize edebilecekler, uçak bileti vs. satabilecekler. Bu diğer birlikler için de geçerli olacak. Dolayısıyla burada bir branşlaşmadan söz edemeyiz. Öyleyse ayrılıp yeni bir birlik kurmanın gereği nedir?

1972 yılında kurulan 15 bin üyeli birliğin parçalanıp en az beş parçaya bölünerek küçücük birliklere dönüşmesinin hiçbir mantıklı gerekçesinin olmadığı kanaatindeyim. Olsa olsa böl parçala yönet mantığı olur. Zira küçük ve zayıf kurumların iç işlerine karışmak, istediği gibi yönlendirmek ve kontrol etmek daha kolay olur. Bu tür şeyler bütün muktedirlerin sevdiği şeylerdir.

Benim garipsediğim şeyse bazı meslektaşlarımızın kendilerine gösterilen havuçlara kanıp böyle tuzaklara düşmeleridir.

TÜRSAB’I TANIYALIM:

Türkiye Seyahat Acenteları Birliği, kısa adıyla TÜRSAB, 28 Eylül 1972 tarihinde yürürlüğe giren 1618 sayılı kanun ile kurulmuş, seyahat acentelarının kuruluş işlemlerinden itibaren tüm işlemlerinde yetkili kurumdur.

TÜRSAB’ın amacı, seyahat acentelığı mesleğinin ve faaliyet alanının temeli olan Türk Turizm sektörünün gelişimine katkıda bulunmaktır.

Seyahat acenteları konusunda şikayeti olan tüketiciler TÜRSAB’a başvurarak çok kısa sürede sonuç alabilmektedir. TÜRSAB, hem yönetim hem de denetim görevi üstlenerek seyahat acentelarının belli bir hizmet kalitesinde hizmet vermesini sağlamaktadır. Ayrıca turizm konusunda kurduğu meslek lisesi ile eğitimli yetişmiş turizmci konusunda da katkı sağlamaktadır. TÜRSAB, bölgesel yürütme kurulları ile ülkenin önemli turizm merkezlerinde çeşitli projelerle faaliyet göstermektedir.

Görevleri

*Seyahat Acentecılığı Meslek disiplininin sağlanması
*Seyahat Acentecılığı Mesleğinin gelişimine ilişkin faaliyetler
*Seyahat acentelarının karşılaştıkları sorunların çözümü yönünde yapılan çalışmalar
*Turizm sektörümüzde yaşanan gelişmeler ve karşılaşılan sorunlara ilişkin tüm konularla ilgili
kamuoyunu bilgilendirmek ve ilgili mercilerin dikkatine sunmak

Yönetim kurulu
Yönetim kurulu 8000’den fazla üye kuruluş tarafından iki yılda bir yapılan genel kurul ile seçilir.

*Başkan, II. Başkan, Genel Sekreter, Sayman ve 5 Üye olmak üzere toplam 9 kişiden oluşur.
*1999 yılından 2018 yılına kadar TÜRSAB Yönetim Kurulu Başkanlığı görevini Başaran
Ulusoy
 sürdürmüştür.
*2018’in mart ayından bu yana Firuz Bağlıkaya TÜRSAB Yönetim Kurulu Başkanlığı görevini sürdürmektedir.

Üye Olduğu Kuruluşlar

*Dünya Turizm Örgütü (UNWTO), Birleşmiş Milletler
*Uluslararası Seyahat Acenteları Birlikleri Federasyonu (UFTAA)
*Seyahat Acenteları ve Tur Operatörleri Birlikleri Grubu, (ECTAA) Avrupa Birliği

TÜRSAB nedir amacı işlevi nedir?

TÜRSAB, hem yönetim hem de denetim görevi üstlenerek seyahat acentelarinin belli bir hizmet kalitesinde hizmet vermesini sağlamaktadır. Ayrıca turizm konusunda kurduğu meslek lisesi ile eğitimli yetişmiş turizmci konusunda da katkı sağlamaktadır.