YÖRÜKLER NEDEN MUHALİF OLARAK TANIMLANIR?

Abone Ol

Yörüklerin muhalif olarak algılanmalarının nedenlerini birkaç ana başlık altında inceleyebiliriz:

Göçebe yaşam tarzı, merkezi otoriteye bağlı kalmayı zorlaştıran bir unsurdur. Yörükler, yaylak-kışlak hayatı sürdürdükleri için belirli bir yerde sabit kalmamışlar ve dolayısıyla merkezi yönetimin kontrolü altına girmekte isteksiz olmuşlardır. Yörüklerin genellikle muhalefet eğiliminde olmalarının birkaç nedeni olabilir. İlk olarak, göçebe yaşam tarzı ve geleneksel değerlerine bağlılık, değişime karşı bir direniş oluşturmuştur. Yörükler, köklü kültürel ve sosyal yapılarına zarar geleceğinden endişe duymuşlar; bu durum da devletin vergi toplama, askerlik ve düzen sağlama gibi konularda Yörüklerle zaman zaman sorun yaşamasına neden olmuştur.

Osmanlı İmparatorluğu, zaman zaman Yörükler üzerinde ağır vergi yükü uygulamıştır. Özellikle 17. ve 18. yüzyıllarda ekonomik sıkıntılar arttıkça, devlet gelirlerini artırma çabasıyla Yörüklerden daha fazla vergi talep etmiştir. Bu ekonomik baskılar, Yörüklerin devlete karşı direnmelerine ve zaman zaman isyan etmelerine yol açmıştır.

Osmanlı Devleti, özellikle savaş dönemlerinde Yörüklerden asker temin etmek istemiştir. Bu durum, merkezi otorite ile Yörükler arasında gerginlik yaratmıştır. Yörüklerin isyancı olarak algılanmasının temelinde göçebe yaşam tarzları, ekonomik ve sosyal baskılar, askerlik hizmetine yönelik tepkileri ve merkezi otorite ile yaşadıkları kültürel ve sosyal çatışmalar yer almaktadır. Bu unsurlar, Yörüklerin Osmanlı İmparatorluğu döneminde zaman zaman isyan etmelerine ve merkezi otorite ile çatışmalarına neden olmuştur.

Yörükler, kendilerine özgü bir sosyal ve kültürel yapıya sahiptir. Kendi içlerinde güçlü bir dayanışma ve bağımsızlık ruhu taşıyan bu topluluklar, zaman zaman merkezi otoritenin baskılarına karşı kendi geleneklerini ve yaşam biçimlerini koruma eğiliminde olmuşlardır. Bu sosyal ve kültürel farklılıklar, onların isyancı görünmelerinin bir diğer nedeni olarak öne çıkmıştır. 

Yörükler genellikle dağlık ve ulaşımı zor bölgelerde yaşarlar. Bu coğrafi özellikler, merkezi otoritenin bu bölgeleri kontrol etmesini zorlaştırmıştır. Bu tür bölgelerde, devletin etkisi zayıf kalmıştır.

Silifke Belediye Başkanı Mustafa Turgut’un 18 Nisan 2018 tarihinde düzenlediği Yörük Kurultayında, Kültür ve Devlet Eski bakanı Fikri Sağlar’ın yaptığı konuşma dikkatimi çekmişti. Fikri Sağlar; “Yörükler yağmur yağar, kıl çadır yağmur alır ona isyan eder. Dağlarda lastik ayakkabısına diken batar ona isyan eder. Ayağı taşa takılır düşer ona isyan eder eder. Keçisi koyunu kaybolur, kurt yer ona isyan eder, ürettiği sütü, peyniri, eti para etmez ona isyan eder, göçebe olduğundan geçtiği ve konakladığı yerlerde onlara zorluk çıkaran yerel yöneticilere isyan eder” demişti. Sanırım benim de haksızlıklara muhalefet etmemin kökeninde Yörüklüğümün yattığını düşünüyorum.

Rahmetli dedem Yusuf Toprak’a 12 Eylül sonrası yapılan referandumlarda ne yapacağını sorduğunda, "Evlat ben 'evet Masası’na hayatımda bir kez oturdum. O da nenen ile nikâhımızda, bunun dışında hiç 'evet Masası’na oturmadım" demişti. Demek ki muhalif olmak genlerimizde var. 

Yörüklerin çoğu tarım ve hayvancılıkla uğraşırken, ekonomik değişimler ve modernizasyon onları olumsuz etkilemiş; bu durum, hükümet politikalarına karşı eleştirel bir tutum geliştirmelerine neden olmuştur.

Siyasi ve toplumsal değişimlere karşı duyarlılık da muhalefet eğilimini güçlendirmiştir. Yörükler, kendi kültürel kimliklerini korumak ve özgürlüklerini savunmak için mücadele ederken, genellikle muhalefetin bir parçası olabiliyorlar.

Yörüklerin isyancı olarak tanımlanması genellikle onların göçebe yaşam tarzıyla, otoriteye karşı özgürlük ve bağımsızlık arayışıyla ilişkilendirilir. Göçebelikleri, merkezi otoritenin kontrolünü zorlaştırmış ve bu da yönetim erkine muhalefet etmelerine yol açmıştır. Ayrıca, Yörüklerin genellikle kendi içlerinde örgütlü olması toplumsal düzenlemelere karşı gelme eğilimini güçlendirmekte, bu da muhalif eğilimli olmalarına neden olmaktadır.

Yörükler, bağımsızlık ruhuna sahip oldukları için ülkesi için canını vermeye hazır insanlardır. Bunu çok iyi bilen Mustafa Kemal Atatürk Yörükler için şunu söylemiştir: "Arkadaşlar! Gidip, Toros dağlarına bakınız, eğer orada bir tek Yörük çadırı görürseniz ve o çadırda bir duman tütüyorsa, şunu çok iyi biliniz ki bu dünyada hiç bir güç ve kuvvet asla bizi yenemez."