2004 Yılında Bütçe Kesintisiyle Müfredattan Kaldırılan Türkçe Eğitimi, Türk Çocuklarını Entegrasyon ve Asimilasyon Arasında Sıkıştırıyor.
Gönüllü Kurumların ve Bireylerin Büyük Çabası, Yapısal Eksiklikleri Gideremiyor.
Hollanda’nın 70 Milyon Euroluk Tasarrufuyla Kaldırdığı Türkçe Eğitimi, Çocukların Dil ve Kültürel Kimlik Hakları İçin Yeniden Getirilmelidir.
(Analizin Hollandacası en alttadır.
De Nederlandse versie van de analyse staat onderaan)
İlhan KARAÇAY’ın analizi:
Hollanda hükümeti, 2004 yılında eğitim bütçesinde 70 milyon euro tasarruf sağlamak amacıyla Türk çocuklarına yönelik Türkçe eğitim programını müfredattan kaldırdırmıştı. Birçok eğitimci ve veli bu kararın yalnızca mali bir hamle değil, aynı zamanda ciddi kültürel sonuçlar doğuracak bir ihmal olduğunu belirtmişlerdi.
Aradan geçen yirmi yıl, bu endişelerin doğruluğunu fazlasıyla kanıtladı.
Türkiye ve Türk kökenli çocukların kendi anadilleri olan Türkçeyi yeterince öğrenememeleri, yalnızca dil eksikliği olarak kalmamış; onları kimliklerinden, kültürel aidiyetlerinden ve en önemlisi, kendi köklerinden uzaklaştırmıştır. Eğitim sistemi içinde iki dilli yetişen bu çocuklar, bir yandan ana dillerini kaybetmenin sancısını yaşarken, diğer yandan içinde bulundukları topluma tamamen uyum sağlayamama riskiyle karşı karşıya kalmışlardır.
Bu sorun, sıradan bir eğitim boşluğundan öteye geçmiş, entegrasyon ve asimilasyon arasındaki hassas dengeyi zedeleyen bir toplumsal sorun haline gelmiştir. Hollanda’da faaliyet gösteren bazı Türk kökenli kuruluşlar, Türkçeyi unutmamaları için çocuklara gönüllü olarak dil eğitimi sunmaya çalışmakta, ancak bu gayretler sistematik bir çözüm getirmekten uzak kalmaktadır. Bu eksiklik, Türk çocuklarının özgüvenlerini, kültürel kimliklerini ve kendilerini ifade etme becerilerini olumsuz etkilemekte. Sonuç olarak iki kültür arasında sıkışan, “ne tam anlamıyla Hollandalı ne de tam anlamıyla Türk” olabilen bir nesil yetişmektedir.
Hollanda hükümeti tarafından tasarruf gerekçesiyle alınan bu karar, yalnızca bütçe açığını kapatma amacını taşısa da, uzun vadede toplumsal bedeli çok daha ağır olmuştur. İki dilliliğin gelişimsel avantajlarını göz ardı eden, kültürel çeşitliliği zenginlikten çok bir yük olarak gören bu yaklaşım, yalnızca Türk çocuklarının değil, Hollanda toplumunun geleceğine de yönelik bir tehdittir. Bugün, Avrupa’da yaşayan Türk toplumunun kalıcı bir parçası olarak, Hollanda’da büyüyen çocukların hem ana dillerine hem de kültürel kimliklerine sahip çıkabilmesi için, Ankara’nın da bu meseleye diplomatik ve pratik bir çözüm getirmesi kaçınılmaz hale gelmiştir.
Türk çocuklarının, kimliklerinin önemli bir parçası olan Türkçeyi tam anlamıyla öğrenebilmesi için anadil eğitimine yeniden yer verilmelidir.
Dil, yalnızca iletişim aracı değil, kültürün taşıyıcısı ve kimliğin temel unsurudur; bu yüzden Hollanda’da büyüyen Türk çocuklarına kendi dillerinde eğitim hakkının sağlanması, gelecek nesillerin yalnızca bireysel değil, toplumsal bütünlük içinde de güçlü bir konumda var olabilmesi için elzemdir.
TÜRK DİLİNE GÖNÜL VERMİŞ KAHRAMANLAR:
HOLLANDA’DA TÜRKÇE EĞİTİMİ YAŞATMA MÜCADELESİ
Hollanda’da 2004 yılında müfredattan kaldırılan Türkçe eğitimin eksikliğini telafi etmek için, Türk toplumu kendi arasında büyük bir dayanışma örneği sergilemiştir. Kurulan dernekler, vakıflar ve gönüllü oluşumlar, çocukların ana dillerinde eğitim alabilmeleri için özveriyle çaba göstermektedir. İlk yıllardan itibaren büyük bir kararlılık ve inançla bu sürecin öncüleri olan dernekler, Türkçeyi bir aidiyet ve kültür dili olarak korumak amacıyla etkinlikler düzenlemiş, dersler vermiş ve destek programları hazırlamışlardır.
Özellikle Tilburg Üniversitesi eğitimcilerinden Prof. Kutlay Yağmur’un öncülüğünde başlatılan ‘Türkçe İçin Ele Ele’ oluşumu, bu çabaların en çarpıcı örneklerinden biridir. Naçizane şahsım da, dilimize sahip çıkmak için bu oluşumun içinde yer almış olmaktan büyük onur duydum. Bu gibi gönüllü kuruluşların ve bireylerin, sınırlı imkânlara rağmen gösterdikleri bu azim ve fedakarlık, yalnızca Türk çocuklarının eğitimine değil, dilin ve kültürün yaşatılmasına yönelik bir bağlılık simgesidir.
Türkçe ders programları hazırlayarak nesilden nesile aktarılacak bir değer yaratan bu kahramanlar, Hollanda’daki Türk toplumunun köprüleri olan dil ve kimliğin koruyuculuğunu üstlenmişlerdir. Onların emekleri ve katkıları, toplumumuzun bugün ve yarınları için en değerli hazinelerden biridir.
KAHRAMANLAR
Altta sizlere, Türkçe eğitim konusunda faaliyet gösteren bazı kuruluşları ve bireysel gönüllüleri tanıtacağım. Ama öncelikler bazı isimler vermek istiyorum.
Türkçe eğitim programları için maddi ve manevi yardımlarda bulunan, HOTİAD Başkanı Hikmet Gürcüoğlu, yardımcısı Faruk Halıcı, Türkçe eğitim konusunda çeşitli etkinlikler düzenleyen Latif Tuna, ilk yıllarda Bakanlıklarla mücadele eden Cezmi Doğaner, Türkçe derslerin kaptanı sayılan Canan Gönençay, bu konuda imkânlar sağlayan Yunus Emre Emstitüsü Amsterdam Müdürü Adil Akaltun, az sonra tanıtacağım STOC Başkanı İsmail Ercan ve Tulp Başkanı Melek Yücel, takdire şayan faaliyetlerde bulunuyorlar. Mustafa Ayrancı ise hakkı yakalamak için mahkemeden mahkeme koşuyor.
Türkçe eğitim konusunda faaliyet gösterenler ve bu konuda mücadele edenlerden kısa konuşmaları aşağıda sunuyorum. Kuruluşların faaliyetlerini de ardından okuyabileceksiniz:
LATİF TUNA
“1985 yılında Temel Egitim Yasası’ nın yürürlüğe girmesiyle, yabancı ailelerin gidici değil, kalıcı oldukları üzerinde durulmuş, dolayısı ile Hollandalı çocukların da, yabancı çocukların dilleri, dinleri ve kültürleri hakkında eğitim almaları ve böylece gelecekte birlikte yaşayacak olan bu çocukların iş arkadaşı, meslektaş, aynı sektörde çalışan iş insanı, yüksek öğrenim yapıp profesyonel olanlar, seçilip sandalye sahibi politikacı, bilim insanı gibi alanlarda bu ülkede yaşayacaklar. Dolayısı ile çocuklar erkenden birbirlerinin dilleri, dinleri, kültürleri hakkında bilgi sahibi olarak iyi bir tanışma zemini oluşturmalılar. Bundan dolayı kaynaşık kültürlü eğitim- (interkulturel eğitim)- devreye sokuldu. Kaynaşık kültürlü eğitimin aktörleri, yabancı öğretmenlerdi. Onlar bu dersleri veriyorlardı. Ama bu dersler Hollandaca veriliyor ve anadil ve kültür derslerinden kısıtlama yapılarak veriliyordu.
1990’lı yılların başında ise, yeni bir değişiklik tartışması başladı. Zamanın Eğitim Devlet Bakanı, “Beni, Türkiye’nin ovaları ve Fas’ın dağları ilgilendirmiyor. Bu çocukların bir an önce Hollandaca öğrenmeleri gerekir.” diyerek, 14 yıl sonraki yasaklamanın ilk adımını atmıştı.
Anadilini iyi bilen çocukların, Hollandaca’yı daha iyi öğrenecekleri bir gerçekti. Bu nedenle de çocukların kendi anadillerini öğrenmeleri gerekiyordu.
Son değişim, 1998-2004 arasında, OALT (Onderwijs Allochtone Levende Talen- Yaşayan Yabancı Diller Eğitimi) adı altında ve ders programları içinde, alt devre ve orta devre öğrencilerine Hollandaca öğrenme amaçlı, ders programları dışında, üst devre öğrencilerine anadil dersleri de konuldu.
Yasayan Yabancı Diller Eğitimi’ne parasal destek, 1 Ağustos 2004 tarihinde Meclis kararı ile kesildi ve bu dersler için görevli öğretmenlerin gorevlerine toplu olarak son verildi.
OALT’ın mimarı, zamanın Eğitim Bakanı Netelenbos idi. Bu eğitim anlayışı sona erdiğinde bir önceki devlet sekreteri Wallage, kendi dönemi ile en son dönemi hakkında “Bizim amacımız entegrasyondu, asimilasyon değil” demişti.
Ders veren öğretmenler uzmanlaşıyorlardı.
Anadil ve kültür eğitimi öğretmenliğine başlayanlar, süreç içinde arka arkaya birçok meslek içi kurslar takip ederek kendilerini geliştiriyorlardı. Bunlar, öğretmenlerin çalıştıkları okul tiplerine göre çesitlilik arzediyordu:
1-Hollanda Yabancılar Merkezi NCB tarafından düzenlenen Hollandaca öğrenme kursu, 180 saatlik bir kurstu.
2-Kurs bitiminden sonra, üç ay süren “Hollandaca Toplumsal yaşantısına uyum ve Hollanda okul sistemini tanıma kursu” başlıyordu.
3- Hollanda Pedagoji akademisinde, tam yetkili öğretmenlik kursu, (haftada bir gun 2 yıl)
4- Hollandaca, okul öncesi çocukların eğitimi kursu, (dört ay, haftafa bir gün)
5- Özel eğitim de anadil ve kültür öğretmenliği kursu, (haftada bir gün 4 ay)
6- Türk kültürü ve toplumsal hayatı kursu. Utrecht Üniversitesi Edebiyat Fakültesi, (haftada 4 saat,16 hafta)
7- Orta dereceli okullarda Türkçe Sınav Dersi öğretmenligi kursu. (Hoge School Rotterdam)
8- Hollandaca dili (NT2-2 diploması, konuşma, yazma, dinleme, okuma kursu.
9- Nuts Akademie, İkinci derece orta dereceli okullarda Türkçe öğretmenliği kursu (3 yıl)
Ayrıca pedagoji, orthopedagoji, eğitimbilimi, Güzel Sanatlar Akademisi, Dilbilimi dallarında bir fakülte bitirerek kendilerini geliştiren arkadaşlarımız vardır.
Şu anda eski OALT’ Türkçe öğretmenlerinin haberlestigi bir Facebook sayfası vardır. Mehmet Ali Ocak ve Muzaffer Yanık burada aktiflerdir. Muzaffer Yanık Breda Pedagoji Akademisi’nde öğretim üyesidir.
Sonuç olarak, ‘Türkçe öğrenmenin cocuklarımıza ne gibi yararı olabilir?’ sorusuna vereceğim cevap şu olur:
Çocuklarımızın kendi dil ve kültürlerine yabancı kalmamalı için, alacakları ders, kültür krizi ile karşı karşıya kalmalarını önler. Bu da onların psikolojik gelişmelerini körükler.
İçinde yaşadığımız ülkenin dilini öğrenmek, kaçınılmaz bir ihtiyaçtır. İyi bir Hollandaca öğrenebilmemiz için, önce kendi anadilimizi öğrenmemiz, bize büyük fayda sağlayacaktır.”
HİKMET GÜRCÜOĞLU
“Hollanda Türk İşadamları Derneği HOTİAD’ın başkanı olarak, bu konuda söyleyeceklerim azdır ama, bu konuda yaptıklarım çoktur. Yaptıklarım tabii ki maddi destektir. Bu konuda faaliyet gösteren pek çok kuruluş ve gönüllü insana sponsorluk yapmayı bir görev addettik.
Her Türk yurttaşının istediği gibi, ben ve arkadaşlarım, haklarımızı alana kadar mücadele edenlere destek olacağız.”
FARUK HALICI
Yapılan araştırmalarda, ana dilini iyi bilen öğrenciler, eğitim hayatında daha başarılı oluyor. Hollanda Karaliyeti’nin gelini Kraliçe MAXİMA hanımefendi, çocuklarının anadilleri İspanyol’cayı (Arjantin) öğrenmeleri gerektiğini söylemiş ve bunu gerçekleştirmiştir.
Organize ettiğim, geçlerle girişimcilik motivasyon konferanslarında şunu fark ettim. Çok eğitimli gençler kendilerini Türkçe ifade edemiyorlar ve hatta, her toplantı ve özel görüşmeleri Türkçe yapmıyorlar. Hollandacadan sonra ikinci dil olarak İngilizcede daha rahatlar.
Bu kadar eğitimli olan gençlerin, aslında Türkçeyi çok iyi konuşabilmeleri onların kariyelerine büyük katkı sağlayacaktır.
Bu konuda gençlerimizi eleştiremeyiz. Zira, vermediginiz bir şeyi onlardan isteyemezsiniz
Ama malesef okullarda Türkçe dersi olmayınca, evde de düzgün Türkçe konuşulmayınca, geriye sadece TV ve sosyal medyada öğrendikleriyle kalıyorlar.
Bu konu, köklü bir çözüm amacıyla masaya yatırılmalı”
MUSTAFA AYRANCI
HTİB Başkanı olan Mustafa Ayrancı ile görüşebilme imkânı yakalayamadığım için, bu konudaki savaşından kısaca söz edeyim.
‘Savaşı’ dedim, zira Ayrancı bu konuda gerçekten büyük mücadeleler verdi ve defalarca mahmekeye baş vurdu.
Bakınız, Mustafa Ayrancı, son olarak organize ettikleri, 60 yıllık göçün ve HTİB’nin 50’nci yıl kutlama resepsiyonunda bu konuda ne demişti:
“Sanmayın ki eşit haklar mücadelemiz sadece sokaklarda, meydanlarda, toplantı salonlarında cereyan ediyor. Mücadelenin bir boyutu da hukuksaldır ve mahkeme salonlarında geçmektedir.
Anadilde eğitim ile ilgili hukuksal mücadelemiz istediğimiz gibi neticelenmese de geçmişte açtığımız ve kazandığımız davaların yanı sıra son dönemde PVV lideri Wilders’a karşı açtığımız dava neticesinde mahkeme kendisinin ırkçı ve ayrımcı olduğuna kanaat getirerek bu duruşumuzu teyit etti fakat ne yazık ki bu kişi hala bizim ülkemizin yönetiminde söz sahibi. Bu mücadelede bize destek olan avukat arkadaşlarımıza huzurunuzda içtenlikle teşekkür etmek istiyorum.
Mücadelemiz her alanda ve her boyutta sürüyor ve sürmeye devam edecek. Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da haksızlıklara karşı direneceğiz ve haklarımızı söke söke alacağız. Bunun böylece bilinmesini istiyoruz.
Yaşasın eşit haklar ve demokrasi mücadelemiz!”
CEZMİ DOĞANER
“Anadili derslerinin kaldırılması konusunda yasa çalışmaları 1995 yılında başlamıştı.
1995’den sonra Eğitim Bakanı ile görüştük. Türkler İçin Danışma Kurulu İOT’e üye fedarasyonlar beni de sözcü seçmişlerdi.
Eğitim Bakanı ile İşçi Partisi PvdA kongresinde konuştuk. ‘Tüm Türk örgütler birlikte hareket ediyoruz. Anadili derslerinin kaldırılmasına karşıyız’ dedim.
‘Hayır, biz sizin örgütlerinizle anlaştık. Anadili derslerini onlar organize edecekler’ dediler.
Hangi örgütleri kastettiklerini anlamadık. Kaldı ki biz, dünyada görülmemiş bir şekilde, sağcısı, solcusu, dincisi dinsizi 9 Federasyon bir araya gelmiştik.
2004 yılında Türkçe dersler Hollanda okullarından kaldırıldığı zaman, ‘Paramız yok, siz veya devletiniz para bulsun’ demişlerdi.
Yıllar sonra duyduğuma göre, Hollanda’da ZAMAN’cıların temsilcisi, Bakanlıkla görüşmüşler ve ‘Biz bu konudaki kursları organize öderiz. Siz bize sadece bu masrafları verin yeter.’ demişler.
ZAMAN’cılar önce kurslar, sonra da okullar açmaya başladılar.
Bakanlıktan birisi bana, ‘Bu kişiler başından beri, Türkçe eğitim konusunu baltaladılar ve ve bu eğitimin organizasyonunu kendilerine vermemizi istediler’ demişti.
TÜRKÇE EĞİTİM KONUSUNDA FAAL OLAN KURULUŞLAR:
DEVLETİMİZ
‘Türkçe eğitime destek’ denildiği zaman, tabii ki en başta, devletimizin yurt dışında başlatmış olduğu bir destekten söz etmek gerekiyor.
Öğretmen görevlendirilemeyen ülkelerde yaşayan vatandaş ve soydaşlarımızın çocuklarına yönelik, 2022 yılında başlatılan ‘Çevrim içi Türkçe ve Türk Kültürü’ dersleri, 2024-2025 ders yılında da devam ediyor.
2022 yılında, Amerika Birleşik Devletleri’nde başlatılan ve pek çok ülkeye yayılan Türkçe dersleri, daha sonra İsveç, Norveç, Finlandiya, Danimarka, Bulgaristan ve Çin gibi ülkelerde de başlamıştı.
Hollanda’da ilk kez bu yılın şubat ayında başlatılan dersler, Eğitim Bakanlığı bünyesinde görevli, alanında uzman öğretmenler tarafından, hafta sonları uzaktan eğitim yoluyla verilmekte olan Türkçe derslere çocuklarını kaydetmek isteyen veliler, alttaki afişte görülen karekodları okutarak kaydolmuşlardı.
Ücretsiz olan derslere, vatandaş ve soydaşlarımız, Türkçe öğrenmek isteyen 5- 16 yaş aralığındaki çocukları için başvuruda bulundular.
Köklerden geleceğe köprüler, “dil” ile kurulur. Türkçemize sahip çıkmak isteyen veliler, çocuklarımızın Türkçe ve Türk Kültürünü öğrenmesi için sunulan bu fırsatı kaçırmadılar.
Başkan: İsmail Ercan
Turkçe- Hollandaca Doçenti
Cep: 0655 36 46 98
Muhasebe:Naime Yıldırım
Turkçe- Hollandaca Doçenti
Cep:0619 63 09 67
Staj Yöneticisi: Jiyanda De Waal
Turkçe-Hollandaca-İngilizce Doçenti
Cep: 0621 20 55 97
Stichting Turks Onderwijs Centrum
Johan Huizingalaan 80
1065 JD Amsterdam
Tel: 020 669 90 79
Cep: 0655 39 46 98 – 0619 630967
E-mail: [email protected]
STOC, göçmen çocukların yetiştirilmesinin ve eğitiminin iyileştirilmesiyle aktif olarak ilgilenmektedir ve göçmen sakinlerin katılımını, entegrasyonunu ve özgürleşmesini teşvik etmeyi amaçlamaktadır.
STOC‘ta çocuklara ve yetişkinlere günlük hayata, okula, işe ve günlük alışverişe gerçek Amsterdam vatandaşları olarak katılma fırsatı verilir.
STOC, çocuklara yönelik etkinliklere ek olarak, ebeveynler için çalışma bilgileri ve okul seçimi de düzenler. Türk çocuklarının yanı sıra şu anda Faslı, Mısırlı, Çinli ve Rus kökenli çocuklar da var.
Her gün bir aktivite var; Yeni gelenler, erkekler, kadınlar ve çocuklar için Hollandaca. Ancak aynı zamanda ilkokul öğrencilerinin ortaöğretime giden akışlar aracılığıyla, geride kalmadan onlara iyi bir şekilde şans vermeleri için rehberlik etmek. CITO, Hollanda’daki okul sistemi hakkında ebeveynler için eğitim ve bilgileri test eder. Bu sistemi yabancıların kendi dillerinde herhangi bir açıklama yapmadan anlaması çok zordur.
Kültür, sazda halk dansları ve müzik yapma dersleri aracılığıyla öğretilir ve yayılır. Çocuklar, insanları tanıtmak ve güzel Türk kültürünün tadını çıkarmak için ülke çapında veya mahallede düzenli olarak performans sergiliyor. Yani gerçekten çok kültürlü bir toplum olduğumuzu söyleyebiliriz.
Artık OALT (kendi dili) eğitimi imkânı yoktur. Bu nedenle STOC, Türkçe derslerine devam etme olasılığını araştırdı. Cumartesi günü çocuklar için iki farklı yeni Türkçe dersi ile başlıyoruz ve ebeveynler için ücretsiz eğitim danışma saatlerimiz var. Eğitim kursları da verilmektedir ve okullarda veli konseyi ve katılım konseyi hakkında bilgi verilmektedir. Kadınlar için kültürel toplantılar ve kahve sabahları var.
TULIP INSTITUTE
Tulip Enstitüsü yurt dışında çok dilli ve çok kültürlü ortamlarda yaşayan Türk kökenli çocukların ana dillerini öğrenmelerine destek olmak ve bulundukları ülke toplumuna uyumlu bireyler olmalarına katkıda bulunmak amacıyla 2021 yılında kurulmuştur. Birçok eğitimci ve dil bilimcinin ısrarla altını çizdiği bir konu olan ana dil eğitimi, çocukların duygusal, dilsel ve bilişsel gelişimi için yadsınamaz bir öneme sahiptir. Tulip Enstitüsü 7-12 yaş aralığındaki çocuklara Türkçe ana dili eğitimi sağlamak ve aynı amaç için hizmet veren diğer kurum ve kuruluşlarla ortaklaşa kültürel etkinlikler gerçekleştirmeyi hedeflemektedir.
Bilindiği üzere, ana dili eğitiminin bireysel düzeydeki katkılarının yanında toplumsal düzeyde olumlu etkileri de bulunmaktadır. Zira iki dilli çocuklar; yaşadıkları topluma ana dillerindeki yetkinlikleri ölçüsünde uyum sağlamaktadır. Toplum, desteklenen bu dil çeşitliliği aracılığıyla dönüşmekte ve gelişmekte, böylece kapsayıcılığın temel ilkelerinden olan kültürel çeşitliliğin sağlanması noktasındaki en büyük adım ana dili eğitimi aracılığıyla atılmış olmaktadır.
Tulip Enstitüsü de kültürel çeşitliliği anlama ve gelecek nesillere aktarmayı hedeflemekte, kültürel çeşitliliğin sağlanmasındaki en temel bileşenlerden olan dil varlığını korumanın önemini vurgulayan çalışmalar yürütmektedir. Bu bağlamda Hollanda’da öğrenim gören Türk kökenli çocukların Türkçeye ilgisini artırmak ve ana dili edinimi noktasında bilinç oluşturmak Tulip Enstitüsünün öncelikli hedeflerinden biridir.
Bilindiği üzere, ana dili eğitiminin bireysel düzeydeki katkılarının yanında toplumsal düzeyde olumlu etkileri de bulunmaktadır. Zira iki dilli çocuklar; yaşadıkları topluma ana dillerindeki yetkinlikleri ölçüsünde uyum sağlamaktadır. Toplum, desteklenen bu dil çeşitliliği aracılığıyla dönüşmekte ve gelişmekte, böylece kapsayıcılığın temel ilkelerinden olan kültürel çeşitliliğin sağlanması noktasındaki en büyük adım ana dili eğitimi aracılığıyla atılmış olmaktadır.
Vizyon
Tulip Enstitüsü yurt dışında çok dilli ve çok kültürlü ortamlarda yaşayan Türkiye kökenli çocukların ana dillerini öğrenmelerine destek olmak ve bulundukları ülke toplumuna uyumlu bireyler olmalarına katkıda bulunmak amacıyla 2021 yılında kurulmuştur. Birçok eğitimci ve dil bilimcinin ısrarla altını çizdiği bir konu olan ana dil eğitimi, çocukların duygusal, dilsel ve bilişsel gelişimi için yadsınamaz bir öneme sahiptir. Tulip Enstitüsü 7-12 yaş aralığındaki çocuklara Türkçe ana dili eğitimi sağlamak ve aynı amaç için hizmet veren diğer kurum ve kuruluşlarla ortaklaşa kültürel etkinlikler gerçekleştirmeyi hedeflemektedir.
Misyon
Tulip Enstitüsü de kültürel çeşitliliği anlama ve gelecek nesillere aktarmayı hedeflemekte, kültürel çeşitliliğin sağlanmasındaki en temel bileşenlerden olan dil varlığını korumanın önemini vurgulayan çalışmalar yürütmektedir. Bu bağlamda Hollanda’da öğrenim gören Türkiye kökenli çocukların Türkçeye ilgisini artırmak ve ana dili edinimi noktasında bilinç oluşturmak Tulip Enstitüsünün öncelikli hedeflerinden biridir.
Türkçe Ana Dili Dersleri
Tulip Enstitüsü olarak, Hollanda’da yaşayan çift dilli çocuklarımızın Türkçe eğitimine erişimini sağlıyor.
40 şehirde ve 60 lokasyonda derslik desteği sağlayan sivil toplum kuruluşlarımız, alanında uzman 35 öğretmenimiz ile çocuklarımıza Türkçe dersleri vererek ana dili gelişimlerine katkıda bulunuyor.
Yurt dışında yaşayan çocuk ve gençlerimiz çok dilli ve çok kültürlü ortamlarda büyümektedir. Bu süreçte hem Türk dili ve Türk kültürü, hem de yaşadıkları ülkenin dilsel ve kültürel kaynakları olmak üzere iki dil ve iki kültür ile beslenerek kendilerine has bir kültürel kimlik inşa etmektedir.
İçinde yaşadığı toplumu kendine has özellikleriyle tanıyabilen gençlerin özgüven sahibi, toplumsal uyum ve faydaları yüksek bireyler haline gelmelerinde Türkçe’nin etkili bir rol oynadığı açıktır. Diğer yandan böyle bir kültürel olgunluğa erişen gençlerimiz, doğup büyüdükleri ülke ile Türkiye arasında birer köprü olacak ve her iki ülkenin de geleceğine katkı sağlayabilecek niteliğe kavuşacaktır.
Türkçe dersleri kapsamında;
Sivil toplum kuruluşları ile ders lokasyonlarını organize ediyor,
Öğretmen yönlendirmelerini gerçekleştiriyor,
Hizmet içi eğitimlerini sağlıyor,
Materyal desteğini sağlıyor,
Derslerimizin hepsinde standardizasyonu sağlayabilmek için eğitim koordinatörlüğümüzce hazırlanan yıllık planı uyguluyor ve takibini gerçekleştiriyor.
Ana dili eğitimi neden önemlidir?
Dilbilim tarihindeki birçok çalışma, ana dili gelişiminin iki dillilerin sosyal ve akademik yaşamları üzerindeki etkilerini keşfetmeye odaklanmıştır. Yapılan çalışmalar sonucunda iki dilliliğin çocukların dilsel, duygusal ve bilişsel gelişimini olumlu yönde etkilediği, iki dilli çocukların bilişsel kontrol görevlerinde tek dilli çocuklardan daha iyi performans sergilediği görülmüştür. Ayrıca iki dilli çocukların yaratıcı düşünme becerilerinin tek dilli çocuklara göre daha gelişmiş olduğu da bilinmektedir.
Yukarıda bahsedilen bulgular, iki dilliliği ve dolayısıyla çocukların ana dili eğitimi yoluyla ilk dil gelişimini desteklemek için sunulabilecek sayısız argümandan sadece birkaçıdır. Birçok dilbilimcinin önemini özellikle vurguladığı ana dili eğitiminin iki dilli çocukların duygusal, dilsel ve bilişsel gelişim süreçlerine katkı sağladığı bilinmektedir. Hollanda’da yaşayan Türk kökenli iki dilli çocukların dil gelişimini araştıran bazı özel araştırmalar, bu çocukların Türkçe dil gelişimlerinin Türkiye’de yaşayan akranlarına göre daha yavaş ilerlediğini bildirmiştir. Başka bir çalışmada ise Hollandaca eğitim alan iki dilli Türk çocukların tek dilli Hollandalı akranlarının ve Türkiye’de yaşayan Türkçe konuşan akranlarının akademik olarak gerisinde kaldığı görülmüştür. Ayrıca, Hollanda’da yaşayan iki dilli Türk çocuklarının, birinci ve ikinci dil gelişiminin kaçınılmaz olarak birbiriyle ilişkili olması nedeniyle her iki dilde de ana dili yeterliği olmadığı belirtilmiştir.]Bu bulgu, birinci dil, yani ana dili gelişiminin akademik olarak desteklenmemesi ve yeterli maruziyet ortamının oluşmaması gibi etkenlerin ikinci dil gelişimine doğrudan etkisinin en sarsıcı örneklerinden biridir.
İki dilli çocukların akademik bir ortamda ana dil eğitimi almalarının önemi, konuyu farklı açılardan değerlendiren çalışmalarda da vurgulanmaktadır. Bu çalışmaların çoğu, ana dili yeterlilik düzeyinin ikinci dilin öğrenme sürecini etkilediği sonucuna varmıştır. Bu nedenle sadece ev ortamında ana dile maruz kalıyor olmak ve ana dili eğitimi alamamak çocuğun sadece ana dili gelişimini değil, ikinci dil gelişimini de engellemektedir. Nitekim, ev ortamında ana diline, okul ortamında ikinci diline maruz kalan çocukların her iki dilde de dil gelişiminin yetersiz olduğu bilinmektedir. Ayrıca, ikinci dil öğrenme hızı da ana dil gelişiminden büyük ölçüde etkilenmektedir. Konuya dair yapılan çalışmaların birinde ana dilini akademik bir ortamda öğrenen çocukların ikinci dillerini daha hızlı öğrendiği ve bu dildeki yeterliliklerinin akademik ortamda ana dilini öğrenmeyen çocuklara göre daha yüksek olduğu görülmüştür. Dolayısıyla iki dilli çocukların akademik ortamda aldıkları ana dili eğitiminin onların ikinci dil gelişimlerini, bilişsel gelişimlerini ve dolayısıyla akademik başarılarını olumlu yönde etkilediği yadsınamaz. Ancak, ana dili eğitiminin faydaları, yalnızca dil ve bilişsel beceriler üzerindeki etkileriyle sınırlı değildir. Ana dilinin gelişiminin akademik olarak desteklendiği durumlarda, bu kişilerin içinde yaşadıkları toplumun baskın dilindeki dil becerilerinin arttığı ve bu durumun iki dillilerin sosyal ilişkilerini olumlu yönde etkilediği gözlemlenmiştir.
Özetle, ana dilini akıcı bir şekilde konuşabilen iki dilli çocuklar, bilişsel, akademik ve sosyal becerilerindeki olumlu etkiyi deneyimlemekle kalmaz, ikinci dillerini de daha hızlı ve kapsamlı bir şekilde öğrenirler. Tüm bu faktörler çocuğun yaşadığı ülkenin diline, kültürüne ve toplumuna daha iyi uyum sağlamasının yolunu açar. Tüm bu çıkarımlar ışığında Hollanda’da yaşayan Türk kökenli çocukların Türkçe dil gelişimlerinin desteklenmesinin çocukların yaşamlarında birden fazla noktayı olumlu etkileyeceği ilkesi kabul edilmeli ve bu bağlamda çocukların gereksinimlerini karşılayacak eğitim olanakları sağlanmalıdır.
ÖĞRETMENLERİN GÖRÜŞLERİ
Elif Pekgözlü
Kendi yurdundan uzakta öğretmen olmak; bir çocuğun hayatına dokunmak, anadilinde bir kelime öğretebilmek, bir hayal kurdurmak, özlem duyduğun her şeye bir adım daha yaklaşabilmektir.”
Gülay Hacıalioğulları
”Öğretmen olmak küçük kalplere yavaş yavaş dokunabilmektir.”
Hatice Işık-Beker
”Hollanda’da yasayan çocuklarımızın kendilerini Türkçe ifade edebilmelerine ve Türk kültürünü tanımalarına vesile olduğum için çok mutluyum.”
Süleyman Sinan
”Dünyaya tekrar gelsem, yine öğretmen olmak isterdim.”
Faruk Aslankurt
”Duygu ve düşüncelerimizi ifade edebilmemiz ve kültürümüzü gelecek kuşaklara aktarabilmemiz için ana dili eğitimi önemlidir.”
Esra Kışhan
”Öğretmenin yanı sıra öğrenmenin de tadını sonuna kadar çıkarabildiğim, ruhumun her daim genç ve dinç kalmasını sağlayan, hayatıma giren çocuklarla farklı hayatlara dokunabilmenin güzelliğini yaşayabildiğim mesleğime hayranım. İyi ki zamanında bu yolculuğa çıkmışım.”
Halil Atmaç
“Yurt dışındaki çocuklarımızın Türkçe öğrenebilecekleri kişi ve kurumlar bizleriz. Onların bunun için çok fazla imkanı yok. O yüzden bizler de onlara Türkçemizi öğreterek aynı zamanda ülkemize olan vefa borcumuzu ödüyoruz. Bunun yolu da ülkemize olan sevgi ve bağlılığımızdan geçiyor.’’
Nursen Boyraz
”Öğretmen olmak, hayatım boyunca yaptığım en anlamlı iş; öğrencilerimin başarısı ise benim için en büyük mutluluk kaynağı.”
Tuğçe Sinem Bilgin
”Öğretmen olmak tohumlara çiçek açtırmaktır.”
ÖĞRENCİ GÖRÜŞLERİ
“Türkçe derslerinde zorlanmıyorum yeni kelimeler öğreniyorum ve öğretmenimiz bazen boyama yapmamıza izin veriyor o zaman çok seviniyorum. Diğer çocuklarla da Türkçe konuşuyoruz sınıfta.”
Elif Acar
“Türkçe derslerinde şarkı söylediğimiz ve boyama yaptığımız zamanlar çok güzel. Bazen komik şeyler de oluyor. Türkçeyi daha rahat konuşuyorum ama okurken biraz zorlanıyorum.”
Jasmin Cereci
VELİ GÖRÜŞLERİ
“Çocuğumun Ana dilimizi öğrenmesini istiyorum çünkü bu bizim kimliğimiz. Bizler evde yeterince Türkçe konuşmuyoruz bu nedenle de Türkçe dersleriyle destekliyoruz. Her şeyden önce Türkçe sınıflarında kendi yaşıtları diğer çocuklarla Türkçe sosyalleşebilmesi çok önemli. Çocuğum ilk başlarda kendini Türkçe iyi ifade edemediğinden derslere gelmek istemiyordu ama bu zamanla değişti. En büyük ilerlemeyi okumasında görüyorum. Okuması çok değişti buna bazen ben bile şaşırıyorum ve gururlanıyorum. Bu projenin hep devam etmesini istiyorum çünkü bu bizim için büyük bir nimet.”
Özgül Acar
“Benim çocuğum Türkçeyi anlıyor fakat konuşmuyor. Seksen yaşındaki anne ve babamla iletişim kuramaması benim içimi acıtan bir durumdu bu nedenle derslere başladık. Şimdi bazen arada birkaç cümle Türkçe duyuyorum ve mutlu oluyorum.”
Suat Sancar
“Çocuklarımın Türkçe derslerinden faydalanmasını istiyorum çünkü hem sosyal hem de iş hayatlarında gelecekte bunun önemli olacağını düşünüyorum. Türkiyedeki aile ve sosyal hayatta da kabul görmesi için güzel bir Türkçe ile konuşmasını istiyorum.”
Cem Cereci
“Bizim bu yıl ilk kez iki çocuğumuzun Türkçe dersine katılma imkanı oldu. Biz açıkcası başta nasıl bir eğitim yılı olur diye biraz tereddüt ettik. Şimdi ise iyi ki göndermişiz iyi ki devletimiz bizim çocuklarımız için böyle bir güzel eğitim sağlamış diyoruz. Avrupa gibi bir yerde bizlerin çocuklarını düşünüp bunu yapmanız bizi çok gururlandırdı.”
Balcı Ailesi
“Yurt dışında yaşayıp ana dilini güzel konuşabilen çocuklar ileriki hayatlarında sağlam ve kendine güvenen bir kişiliğe sahip olduklarını düşünüyorum. Vatanımıza tatile gittiklerinde veya ileriki hayatlarında Türkiye’de yaşayıp ve çalışmak istiyorlarsa, kendilerini düzgün ifade edebilmelerini istiyorum. Benim zamanımda şimdiki imkanlar yoktu maalesef. Benim zengin kelime hazinem olmadığı için, bir çok kez düşüncelerimi ve bilgimi tam anlatamıyorum Türkçede. Bu beni üzüyor. Çocuklarımın aynısını yaşamasını istemiyorum.
Şu sözler hep kulağıma küpe olmuştur:
*Dil kusurlu olursa, kelimeler düşünceyi iyi anlatamaz.
*Ana dili zengin insanların düşünme yetenekleri de zengindir. Anlaşılır olmak da dili iyi kullanmaktan geçer.
* Bir toplumu yok etmek için silahlara gerek yok. Lisanını unutturmak yeterlidir.
Çocuklarımda gözlemlediğim Türkçe kelime hazinelerinin geliştiği. Vatan sevgilerinin daha da arttığını hissediyorum. Oğlumun öğrendiği Türkçe şarkılarını evde tekrarlamasını görüyorum. Kızım aşırı istekli Istiklal Marşımızı öğrendiğini görüyorum.”
Hacer Durmuş
“Çocuklarımıza Avrupa’da bu şekilde profesyonelce Türkçe eğitimi verdiğiniz için minnettarım. Biz zamanında ilkokullarda ana dil eğitimi aldık haftada iki saat ve kalktığında bu dersler çok üzülmüştüm. O zaman iki saat bize çok az gelse bile şimdi ben kendi çocuklarımda o iki saatin öneminin gerçekten farkındayım. Ne mutlu ki siz öğretmenlerimiz Türkiye Cumhuriyeti sayesinde Avrupa’da, Hollanda’da Türkçe eğitimi veriyorsunuz.”
Nazlı Tuzcu
UZMAN GÖRÜŞLERİ
“Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığının da desteğiyle faaliyetlerini sürdüren Tulip Enstitüsü’nü Hollanda Türk toplumuna katkılarından dolayı kutluyorum. Çocuklara yönelik Türkçe ve Türk Kültürü kurslarını nitelikli eğitmenlerle ve yerel sivil toplum kuruluşlarıyla başarıyla yürütmenin yanı sıra kütüphanelerde Türkçe kaynakların artırılmasında da aktif çalışmalar yürütmektedir. Hollanda’da iki dilli yetişen çocukların Türkçe yetkinliklerini artırma yolundaki başarılarının devamını diliyorum.”
Amsterdam Eğitim Ataşesi – Anıl Yılmaz
“Bir eğitimle başlayan keyifli yolculuğumuz kısa zamanda yeni fikirlerle, paylaşımlarla zenginleşti. Öğrenme meraklısı, enerjik ve yenilikçi ekibinizle çalışmak benim için çok anlamlı ve keyifli. Hollanda’da Türkçemiz için çaba gösteren, anlamlı çalışmalar yapan bu güzel ekibi ilgiyle takip ediyor ve kutluyorum. Çalışmalarınızın ve projelerinizin aynı heyecanla devamını diliyorum.”
Milano Eğitim Ataşesi – Prof. Dr. Tolga Erdoğan
“Birbirinden kıymetli çalışmalarla çocuklarımızın hayatlarına dokunan, Türkçe’mizin anlatım zenginliklerini ana vatanımızdan binlerce kilometre uzakta çocuklarımızla buluşturan ve nice verimli faaliyetlere imza atan Tulip Vakfını, yöneticilerini ve tüm eğitimcilerini kutluyor ve yürekten teşekkürlerimi sunuyorum.”
Maarif Vakfı Hollanda Direktörü – Sabri Yıldırım
“Türkçe derslerinin Türkiye’den gönderilen öğretmenler aracılığıyla okullarda verilemediği durumlarda ihtiyacı karşılayabilmek için Tulip Enstitüsü gibi ana dili olarak Türkçeyi öğretebilmek için bir araya gelen insanların kurduğu toplum yararına çalışan sivil toplum kuruluşlarının çabalarını Türkçenin yaşaması ve aktarılması için önemli buluyorum.”
Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi – Dr. Ülker Şen
SONUÇ:
Hollanda’daki Türk çocuklarının Türkçe eğitim hakkına ilişkin tartışmalar, yalnızca bireysel bir dil öğrenme sorununun ötesine geçmiş; kültürel aidiyet, kimlik koruma ve iki dilli bireylerin sosyal uyumu gibi derin ve çok boyutlu meselelere uzanmıştır. 2004 yılında yapılan bütçe kesintisi, Türk kökenli çocukların anadilinde eğitim alabilme hakkını ellerinden alarak onların kültürel kimliklerine, özgüvenlerine ve toplumla uyum süreçlerine büyük bir darbe vurmuştur. Geçen yirmi yıl, yalnızca bu çocukların dil becerilerinde eksiklikler yaratmakla kalmamış, aynı zamanda sosyal ve akademik hayatta onları iki arada kalmaya mahkum etmiştir.
Hollanda’da, Türk toplumu içinde başlatılan gönüllü çabalar, toplumun anadiline olan bağlılığını ve dayanışma gücünü sergileyen umut verici adımlar olsa da, bu girişimler kurumsal bir destekten yoksun oldukları için sürdürülebilir ve kapsayıcı bir çözüm oluşturamamaktadır. STOC ve Tulip Enstitüsü gibi kuruluşların desteğiyle verilen Türkçe dersleri, dilsel gelişimi sağlamak ve kültürel aidiyeti pekiştirmek amacıyla önemli bir rol oynasa da, bu çabaların etkili bir sonuca ulaşması için devletler arası daha güçlü bir iş birliği şarttır.
Ankara’nın bu konuda aktif bir şekilde devreye girmesi ve Hollanda hükümeti ile Türkçe eğitimi konusunda kapsamlı bir anlaşmaya varması, iki dilli Türk çocuklarının eğitim hakkını güvence altına alacak ve onların anadillerini özgürce öğrenebilmesi için sistematik bir çözüm sunacaktır. Hollanda’da Türkçe eğitiminin yeniden müfredata dahil edilmesi, yalnızca bireysel ve kültürel anlamda bir kazanım sağlamakla kalmayacak; aynı zamanda Hollanda toplumunun kültürel çeşitliliğini destekleyen bir adım olarak, uzun vadede sosyal uyum ve birlikte yaşamaya da olumlu katkılarda bulunacaktır.
Dil, toplumların kökleri ile gelecekleri arasında köprü kuran en temel unsurlardan biridir. Bu köprü yeniden inşa edilmediği sürece, iki dilli Türk çocuklarının kimliklerinden uzaklaşması, hem Türk toplumu hem de Hollanda için ciddi bir kayıp anlamına gelecektir. Bu nedenle, Türkçe eğitiminin Hollanda’daki Türk çocukları için kalıcı bir eğitim hakkı olarak tanınması; yalnızca bireylerin değil, toplumların da geleceğine yapılacak bir yatırımdır.
Editör: Ahmet Biracı