26 - 30 Ağustos 1922 BAŞKOMUTANLIK ZAFERLERİ ve Günümüzdeki SİVİL DİRENİŞ
26 Ağustos’ta Başlayıp 30 Ağustos 1922’de Zaferle Sonuçlanan BAŞKOMUTAN Meydan Savaşı Zaferinin 100.YAŞI KUTLU ve EBEDİ Olsun.
YAŞASIN TEK BAŞKOMUTAN Gazi Mustafa KEMAL! Yaşasın CUMHURİYET!
Gazi Mustafa KEMAL; TBMM’nin verdiği görevle Başkomutanlık Meydan Savaşının planını Haziran 1922’de hazırlar. Batı Cephesinde iki büyük ordu ile mücadele başlatır. Birinci kanat ordu; düşman cephesinde, ikinci kanat dış cephede yok edici bir meydan savaşı için hazırlanır. Batı Cephesinde İsmet Paşa ve Fevzi Paşa ile 23 Temmuz’da Akşehir’e giderek komutanlarla gizli görüşüp planı uygular. 1 Ağustos 1922’de her haliyle hazırlanan Orduya 6 Ağustos’ta gizli ateş emrini verir. Ordu içerisinde komutanlar hakkında savaş öncesi başlatılan iftiralar ve orduyu çökertme planlarıyla ayrıca gizli mücadele eder. Ankara’dan savaş alanına gittiğini gizler, çevresi Mustafa KEMAL Ankara’daymış gibi davranır. Tuz Gölü Koçhisar üzerinden Konya’ya geçer. 20 Ağustos’tan 26 Ağustos’a kadar Batı Cephesi Karargâhında hazırlık yapar, planının ikinci aşamasında, 24 Ağustos’ta Ordu’yu Akşehir gerisinden Şuhut Kasabasına taşıttırır. 25 Ağustos gecesi Şuhut Savaşından alnının akıyla çıkar, Şuhut’tan Kocatepe’nin güneybatısında ÇADIRLI Ordugâhına Orduyu gizlice yerleştirir. 26 Ağustos gecesi saldırı emri vererek iki gün içinde 1. ve 2. Ordu ile düşmanı Afyonkarahisar’ın güneyinde ve doğusunda düşürür. Yenilen düşmanı 30 Ağustos’a kadar dış cepheden sardığı orduyla Aslıhanlar civarında kuşatır.
30 Ağustos 1922’de yapılan saldırıda (BAŞKOMUTANLIK SAVAŞI) düşmanı ana kuvvetleriyle tamamen yok ederler. Yunan Komutanı General TRİKOPİS tutsak düşer. Gazi Mustafa KEMAL’in Başkomutanlık unvanıyla girdiği ve gizli uyguladığı bu şerefli savaş 5 günde bitmiştir. 31 Ağustos günü ordunun ana kuvvetleri İzmir’e yol alır. Diğer ordu kuvvetleri Eskişehir ve çevresini kurtarmak için göreve gider. Tam bir yıl önce Eskişehir-Kütahya Muharebelerinden sonra, TBMM’nin Mustafa KEMAL’e Türk Ordusunun BAŞKOMUTANLIĞINI verdiği 5 Ağustos 1921 tarihli yasaya liyakatini tam anlamıyla zafer üstüne zaferler kazanarak ve mükemmel askeri akılı ile bir kez daha ispatlamıştır. Mustafa KEMAL, “GAZİ Unvanını” da Sakarya Muhaberelerindeki kazandığı zaferler sonrası 19 EYLÜL 1921’de almıştır.
Kısa süre sonra düşman birlikleri; Kurtuluş Savaşında Kuvayı Milliye ve Silahlı Kuvvetlerini ayrı ayrı planlarla kullanan, 1920’de TBMM’ni kurarak milli mücadeleyi resmi başlatan, ordunun içten yıkılmasını önleyen birlik kararlarının meclisten alınmasını sağlayan Mustafa KEMAL’i ve Silah Arkadaşlarını yenemeyeceklerini anlarlar. Düşmanlar ATEŞKES Kararı çıkarırlar. İstanbul’da Bakanlar Kurulu Başkanı Rauf Bey’e bildirirler. 4 gün sonra 4 Eylül 1922’de İstanbul’dan yazılı haber gelir. Gazi Mustafa KEMAL gelen bu habere, DÜNYANIN EN KESKİN TEK BAŞKOMUTANINA YAKIŞIR ŞEKİLDE şu yanıtı yazar:
“Tek Makama özeldir - 5 Eylül 1922
Yüce Bakanlar Kurulu Başkanlığı Yüksek Katına
Yanıt:Anadolu’daki Yunan Ordusu kesin olarak yenilmiştir. Yunan Ordusunun artık yeniden ciddi bir direniş göstermesi olasılığı yoktur. Anadolu için herhangi bir görüşmeye gerek kalmamıştır. Ateşkes, ancak Trakya için söz konusu olabilir. Eylül’ün 10’na kadar Yunan Hükümetinin doğrudan doğruya veya İngiltere aracılığı ile hükümetimize resmen başvurması durumunda aşağıdaki şartlar ortaya konularak yanıt verilmelidir. Bu tarihten, yani Eylül’ün 10’dan sonra yapılacak başvurunun yanıtının başka olması olasılığı vardır. Böyle olursa durum ayrıca bana bildirilmelidir!
1-Ateşkes tarihinden başlayarak on beş içinde Trakya 1914 sınırlarına kadar kayıtsız şartsız Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümetinin sivil memurlarına ve askeri kuvvetlerine teslim edilmiş olacaktır.
2-Yunanistan’daki tutsaklarımız on beş gün içinde İzmir, Bandırma ve İzmit Limanlarında teslim edilecektir.
3-Yunan Hükümeti 3,5 yıldan beri Anadolu’da yaptığı ve yapmakta olduğu yıkımı onarmayı şimdiden üstlenecektir.
Büyük Millet Meclisi Başkanı
BAŞKOMUTAN Gazi Mustafa KEMAL”.
Kuruluşundan itibaren Türkiye CUMHURİYETİ DEVLETİMİZİN Tek BAŞKOMUTANI, meclisin verdiği unvanla nice zaferler kazanmış TEK BAŞKOMUTANI Gazi Mustafa KEMAL bu şanlı zaferi böylesine onurlu şekilde zor şartlarda kazanmıştır. Verdiği kesin yanıtlarla Trakya’yı da zaferin içindeki anlaşmayla alan Mustafa KEMAL aynı zamanda dış güçlerin Anadolu’daki çıkardığı İç İsyanlarla ve diğer bir yandan Rus Savaşından başlayan süreçte Enver Paşa ile destekçisi Talat Paşa’nın özellikle Anadolu’nun doğusunda örgütleşerek İslam Devleti kurma çabalarıyla uğraşıyordu. Enver Paşa 4 Ağustos 1922’de ölmüştü, fakat örgütleşmesinin verdiği ağır sonuçlar tüm hızıyla devam ediyordu. Bu isyanları bastırmak ve Kurtuluş Savaşını tamamen zaferle bitirmek 1921’de başlayan KOÇKİRİ ve ardından diğer Anadolu ayaklanmalarıyla devam edecek, 1930 Menemen Olayları ve 1937-38’de özellikle çıkartılan Dersim Ayaklanmalarıyla çok çetin sürecekti…
GaziMustafa KEMAL Kurtuluş Savaşını; Çerkez Ethem’in halka verdiği sinerjiyle Kuvayı Milliye hareketini başlatması, Sivil ve Gönüllü Direnişin tüm Anadolu’da harekete geçmesi, Silahlı Kuvvetlerini Ordu’daki sağlam arkadaşlarıyla yönetmesi ve TBMM’ni 1920’de kurarak çökmüş, teslim olmuş Vahdettin Hükümetine karşı bir güçle ve en önemlisi Ethem Paşa’yı Rusya’ya göndererek Vilademir LENİN’den aldığı silahlanma, bomba, tüfek ve para yardımlarıyla kazanmıştır. Tıpkı Enver Paşa gibi Çerkez Ethem’in de kardeşleriyle birlikte İslam Devleti kurma çeteleşmesiyle de bunca işin içinde ayrıca uğraşmıştır. Kurulacak yeni devletin içten yıkılmasını ayaklanmalarla planlayan dış güçler başta Çerkez Ethem olmak üzere birçok suçsuz Paşanın da İstiklal Mahkemelerinde yargılanmalarına sebep olurlar. Suçlunun yanında suçsuzlarda yargılanarak kısa dönemde ağır bedeller ödemişlerdir.
Fakat günümüzde yargılanmadan tutuklamalar baş göstermiştir, devlet içten içe ele geçirilmiş, devlet kurumlarına yandaşlar önderlik ederek tek bir kişinin hükmünün sürdürülmesine emperyalist güçlerin yavaş yavaş uyguladığı bölünme planları çerçevesinde geçit verilmiştir. Anadolu Devletleri ve Hükümetleri kendi TARİHİNDE; hiç bu kadar adaletsiz ve hukuksuz yönetilmemiştir.
Anadolu günümüzde yine dış güçlerce döneme uygun stratejilerle kuşatılmıştır. DİN denilen kurguda İMAMLAR satın alınmış, Dini sömürü uygulanmış, Halk LAİKLİKTEN uzaklaştırılıp, Kadının özgürlüğü elinden alınarak şükürcü bir millet yetiştirilmiştir. Akabinde CUMHURİYET devletimiz yıkılmak üzeredir. Ülkemizdeki tüm il ve ilçelerde kırsal mahallelerdeki okullar İMAM HATİP Okullarına çevrilmiş, yoksul halkımız tamamen dine dayalı aldatmacayla karşı karşıya kalmıştır, okul kayıtları öğrencileri ikamet bölgesine direk yerleştirdiğinden yoksulların başka bir eğitim alma çareleri kalmamıştır. Böylece gerici ve dinci çalışmaların içine yoksul çocuklar bu planla sürüklenmeye ve Cumhuriyet düşmanı olarak yetiştirilmeye devam edilmektedir. Yeniden mücadele ile bozulan eğitim düzenini yeniden LAİK yapılandırmamız şarttır. Bu uygulama ile kırsal ve yoksul kesimler dayatma ile dinci eğitim öğretime mecbur bırakılmıştır. Yeniden Kuvayı Milliye Ruhu ile laikliğe bir an önce dönebilecek siyaset, politika başarılarına erişmemiz gerekiyor. Cumhuriyet; Anadolu’nun ve Ortadoğu’nun SİGORTASIDIR! Cumhuriyete sahip çıkmalı ve yaşatmalıyız!
Gazi Mustafa KEMAL; TBMM ve Silahlı Kuvvetlerle, bir yandan emperyalist ve kapitalist düşmanlarla savaşırken, diğer yandan iç ayaklanmaları bastırır. Kurtuluş Savaşı’ndaki Kuvayı Milliye köklü ve temelli halen devam eden bizlerin çabası ile 1980 sonrası SİVİL DİRENİŞE dönüşmüştür...
Milletimiz Kurtuluş Savaşında olduğu gibi direniş gücünü toparlamalı ve yeniden vatan borcunu direnerek, bağımsızlığını koruyarak geleceği için bedel ödemelidir. Günümüzde durum ve şartların farklı olması dışında Milli Taarruza geçtiğimiz Haziran 1922’den iç işgaller ve savaşlar dışında farkımız yoktur. O zamanlar yurdumuzu düşman birlikleri işgal etmişti, şimdi cemaatler, yandaşlar, dış güçlerin planları ve zorla gönderilen göçler, terör, laiklik karşıtı uygulamalar ve tüm devlet kurumlarımızın, topraklarımızın satılması, ormanlarımızın yok olması, yakılması, fabrikalarımızın satılması vb. vb. vb. Olumsuzluklar artarak baş göstermiştir. Her alanda mücadele vererek bizlere bu günleri armağan eden Gazi Mustafa KEMAL ve Silah Arkadaşlarına, tüm MİLLİ MÜCADELE Şehitlerimize vatanı böldürmemek, ulusal kimliğimizi esir etmemek için borçluyuz. SİVİL DİRENİŞ Anadolu’da yaşayan tüm Halkların kanında ve onurunda her zaman vardır. Yeter ki harekete geçsin ve birlik olunsun…
Millî Mücadele Şehitlerimizin Ruhları ŞAD Olsun.
Türkiye CUMHURİYETİ Devleti; İlelebet Var Olsun…
Beyhan BALABAN
Cumhuriyet’in KALEMİ