1980 yılının nisan ayında babamızı kanser illetine kurban vermiştik.
Annem bize hem babalık hem de annelik yaptı.
Yeniden evlenmedi. Kendisini çocuklarına adadı.
Üç çocuğunu okuttu. Bir memur maaşıyla kıt kanaat geçinip çocuklarının eğitimine harcadı ömrünü ve babamdan kalan dul ve yetim maaşını.
22 Temmuz 2007 Pazar günü Türkiye’de genel seçimler yapılacaktı.
Rahmetli annem seçimlerle ve CHP ile çok ilgiliydi.
ATATÜRK’ü çok seviyordu.
CHP sevdası da ATATÜRK’ten geliyordu.
Seçmen kağıtlarının peşine düşer; gelmediyse muhtara gider elden alırdı.
“Bir oy bir oy’dur oğlum”, derdi.
Seçmen kağıtlarımızın annemde olduğunu biliyordum.
20 Temmuz 2007 Cuma günü seçmen kağıtlarını alıp hafta sonu olduğu için ERDEMLİ/Tömük Gondol sitesinde bulunan yazlığımıza gidecektim.
Rahmetli annemi telefonla aradım.
Annem beni duyuyor ama bana cevap veremiyordu.
İş yerimin bir alt katında yalnız yaşıyordu.
Aceleyle bir alt kata annemin evine koştum.
Zili çaldım, kapıyı annem açtı.
“Anne nasılsın, iyi misin?”, dedim.
Annem beni duyuyor ve anlıyordu.
Ama ben ne konuştuğunu anlamıyordum.
Şaşkın ve üzgün bir şekilde oturdum durumu anlamaya çalıştım.
“Anne doktora gidelim”, dedim eliyle “hayır” işareti yaptı.
Durumu ablam ve ağbime anlattım.
Birkaç parça eşyasını aldıktan sonra benimle beraber yazlığa gelmeye ikna ettim.
Ablam ve ağbimde yazlığa geldiler. Annem doktora gitmemekte ısrar ediyordu.
Kağıt kalem verdim eline ne istiyorsun yaz, dedim.
Kağıda Malatya’da bulunan Zeynel Abidin türbesine gitmek istediğini yazdı.
Anne “önce doktora gidelim, iyileş sonra seni götürürüm”, dedim.
“Yok” işareti yaptı. Doktor istemediği belirtti.
İstediğini yapmaya karar verdik. Ancak “anne orası çok uzak pazar günü seçim var, Malatya’ya gidersek seçime yetişemezsin”, deyince suratı düştü.
“Gel seni Hacı Bektaş’a götüreyim”, dedim. “Hem orası SERÇEŞMEmizdir”, deyince çok mutlu oldu.
Ertesi gün cumartesi, sabah erkenden yola çıktık. Öğlene doğru Hünkarın türbesindeydik.
Biz niyaz olup dışarı çıktık.
Rahmetli annem içerde kaldı. Uzandı türbenin içine üç saatten fazla kaldı Hünkarın yanında.
Mersin’e döneceğiz artık, annem gitmek istemedi.
Bu gece orada kalmak istediğini anlattı bize.
Cumartesi gecesini Hacı Bektaş’ta geçirdik.
Pazar sabahı kahvaltıyı yaptıktan sonra tekrar türbeye götürdük.
İki saate yakın kaldı içerde.
Saat onbir gibi Mersin’e dönmek için yola çıktık.
Pozantı’yı bilenler bilir. Şekerpınarı’nda durduk.
Bir şeyler atıştırdık. Annem “hesabı ben ödeyeceğim”, dedi.
“Anne konuşuyorsun”, dedik. Annem de çok mutlu olmuştu.
Öpüştük koklaştık, güle oynaya yola devam ediyoruz.

Annem “oğlum saat kaç”, dedi.
“Üçe geliyor anne”, dedim.
“Oğlum biraz daha hızlı sür”, dedi.
Oysa annem önceleri hep yavaş sür, derdi.
“Neden hızlı süreyim anne, bir yere mi yetişeceksin”, dedim.
“Evet oğlum gidip oyumu kullanacağım”, dedi.
“Boş ver anne BAYKAL’a oy verme”, deyince;
Annem “oğlum Baykal’a oy vermiyorum ben ATATÜRK’e oy veriyorum”, dedi.
Gözlerimiz dolmuştu. Eski toprak söylemişti söyleyeceğini.
Gaza bastım. Yetiştik seçimlere Tevfik Sırrı Gür Lisesi’nde kullandı oyunu. Bana da teşekkür etti yetiştirdiğim için.
Oğlum sağolasın beni mutlu ettin ATATÜRK’üme oyum nasip oldu, deyince sıkıca sarıldım anneme.

Bu tertemiz ve saf duygularla CHP’ye sahip çıkan milyonlar var.
Siyasetin simsarları kenara çekilse CHP bir şeyler yapacak ama…

12 Haziran 2023