"..Eskiden toprak sahalarda, çamur içinde, yalnızca "forma aşkı" için futbol oynanırdı. Şimdi ise yöneticisinden antrenörüne, futbolcusundan masörüne kadar her şey para üzerinden dönüyor..."

Sevgili dostlar, ne yazık ki son yıllarda giderek derinleşen bir toplumsal çürümenin içindeyiz. Ancak bu duruma bir türlü ad koyamıyoruz. Neden mi? Çünkü okumuyoruz. Çünkü gazete almıyoruz. Çünkü araştırmıyor, sorgulamıyoruz!

Geriye gidişimizin en büyük sebebi, her şeyi kulaktan dolma bilgilerle bildiğimizi sanmamız. Özellikle orta yaş grubundaki insanların en çok konuştuğu konular neler? Futbol ve "aldım-sattım" muhabbetleri...

"Oğluma ev aldım", "kendime ev aldım", "kızıma ev aldım", "arabayı verdim, yenisini aldım"... Sürekli aynı döngü: bunu aldım, şunu sattım; şunu aldım, bunu sattım...

Futbola gelince... Eskiden toprak sahalarda, çamur içinde, yalnızca "forma aşkı" için futbol oynanırdı. Şimdi ise yöneticisinden antrenörüne, futbolcusundan masörüne kadar her şey para üzerinden dönüyor. Takımlarımızda 10 yabancı futbolcu oynuyor, peki forma aşkı nerede kaldı?

Edebiyatta, tiyatroda, sinemada… Eski ustalar kaldı mı? Ferhan Şensoy, Yıldız Kenter, Genco Erkal, Levent Kırca gibi toplumun aydınlanması için emek veren sanatçılar… Onların yerini doldurabilecek isimler var mı? Sinemada Filiz Akın, Türkan Şoray, Fatma Girik, Yılmaz Güney, Cüneyt Arkın, Tarık Akan gibi yıldızları kimler takip ediyor?

Bir Nazım, Aziz NESİN, Yaşar KEMAL gibi yazarlar var mı?

Görünen o ki; her alanda, her anlamda gittikçe kötüye gidiyoruz.


Dilersen bu metni Fikret Yalçın'ın özgün üslubunu daha da yansıtan bir şekilde farklı tonlarda da revize edebilirim. Yayına hazır haliyle arzu ettiğiniz başka düzenleme varsa, memnuniyetle yardımcı olurum.