Yukarıdaki konu başlığıyla daha önce yayımlanan yazılarımda 12 Eylül askeri darbesi sonrasında siyasette yaşananları, 1983 yılının Nisan-Mayıs aylarında siyasal yaşama ilk adımların atılmasını, 6 Kasım 1983 Milletvekili Genel Seçimleri öncesinde Halkçı Parti de yaşanan Mersin Milletvekili Adaylığı ile ilgili gelişmeleri, Halkçı Parti’nin Mersin Yönetimlerinin yeniden yapılandırılmasını ve sonrasında propaganda faaliyetlerine Mersin’in Mut İlçesinden başlandığını yazmıştım.
PROPAGANDA ÇALIŞMALARIMIZ MUT’UN KÖYLERİNDE DEVAM ETMİŞTİ.
Navdalı (Elmapınar) Köyünde bir gece konaklamıştık.
Ertesi gün sabahın ilk saatlerinde Şeker Ailesinin hazırladığı doğal köy kahvaltısı sonrasında, hem Köy Halkına, hem Muhtar Avni Güler’e hem de Şeker Ailesine teşekkür ederek, vedalaşmış ve yola koyulmuştuk. Gidilecek çok köy, ulaşılacak çok insan vardı.
O günkü seçim çalışmaları programımız da Güme, Ballı, Çömelek ve Köseleri Köyleri ile yol güzergahındaki diğer köyleri ziyaret etmek vardı. Gece konaklamayı ise Mut’ta yapacaktık.
Partinin ekonomik olanaklarının kısıtlı hatta yok denecek kadar az olmasından dolayı gittiğimiz köylere verebileceğimiz broşür, bayrak gibi seçim materyalleri elimizde fazlaca yoktu. Ancak, geçtiğimiz hemen her köyde MDP bayraklarının kahvelere asılı olduğunu, masalara da MDP ve ANAP broşürlerinin bırakıldığını görmüştük. Kahvehanedeki köylülere hangi partilerin gelip, gittiğini sorduğumuzda ise “en çok horozcular geliyor” cevabını almıştık. Köylülerin horozdan kastı, Milliyetçi Demokrasi Partisinin (MDP) ambleminin horoz olmasından kaynaklanıyordu. O günkü Konsey Yönetimi elindeki her olanağı bazı unsurlar kanalıyla MDP için kullanıyor, gerekli tüm destekleri MDP’ye sağlıyor, özellikle de kırsal kesimde gözle görünür bir biçimde baskı unsuru oluşturuyordu. Bu durum moralimizi biraz bozsa da birbirimizi motive ederek, güçlü olmaya, dert etmemeye çalışıyorduk.
Planladığımız gibi yol boyunca tüm köyleri ziyaret ederek, Halkçı Parti politikalarını köylülere anlatıyor, milletvekili adaylarımızı tanıtıyorduk. Tabi ki her ziyaret ettiğimiz köyde yapılan konuşmalar her yerde yaptığımız gibi köylülerin gözü önünde kayıt altına alınıyordu.
Akşam saatlerinde Mut merkeze ulaşmıştık. 1983 Yılı ekim ayında Mut’ta konaklayacak otel yoktu. Hana benzer bir yapı vardı ve her odasında 15-20 ranza bulunuyordu.
MUT GEZİSİNİN 3.GÜNÜNDE SİLİFKE/TAŞUCU’NA HAREKET ETMİŞTİK.
Mut Gezimizin 3. Ve son gününde Mut’un Sarıkavak Bölgesindeki köyleri ziyaret edecek ve akşam saatlerinde de Silifke Örgütünün Taşucu’nda düzenlediği toplantıya katılacaktık.
Mut’un hemen hemen tüm köylerini ziyaret etmiş, seçime 20 günden az bir süre kalmasına rağmen Halkçı Parti’nin varlığını kırsal kesimde hissettirmeyi başarmıştık. Mut ve Yöresi Ali İhsan Elgin ile Mut/Navdalı kökenli Fikri Sağlar’ı tanımıştı. Mut’ta gerçekleştirdiğimiz yoğun seçim çalışmaları 6 Kasım seçimlerinde Halkçı Parti’ye verilen % 37 oyla meyvesini vermiş, Parti Mut İlçesinde 1. Parti olmuştu.
Akşam saatlerinde Silifke/Taşucu’na geldiğimizde tahminimizden de fazla hatta hiç de beklemediğimiz büyük bir kalabalık Bizleri karşılıyordu. Kahve toplantısı adeta mini bir mitinge dönüşmüştü. Kalabalığın oluşmasında Taşucu Balıkçılık Kooperatifi Başkanı Aslan Eyce’nin katkısı açıkça belli oluyordu. Kaya Mutlu eski dostunu aramış ve güçlü desteğini istemiş, Eyce’de birlikte siyasi yol yürüdüğü yoldaşını kırmamıştı. Aslan Eyce’nin yanı sıra Milletvekili Adayı Yetil Özkan ve Silifke Örgütünün üstün çabaları da kalabalığın oluşmasına büyük katkı sağlamıştı.
Toplantı Alanına geldiğimizde Bizleri bekleyenlerin coşkusu ve heyecanı moralimizi bir hayli yükseltmişti. 1970’li Yılların CHP Gençlik Kolları Yöneticisi, Gazeteci Kamil Cömertler de elinde mikrofon toplanan kitleyi coşturuyordu. Hatta bir ara 12 Eylül döneminde olduğumuzu unutmuş olacak ki, hızını alamadı ve “orağıyla, çekiciyle işte buradayız” dedi. Dedi demesine de toplantıyı izleyen sivil polisler yanıma gelerek, yanımda duran teybi ve Partideki görevimi sordular. İl Sekreteri olduğumu, yaptığımız konuşmaları kayda aldığımız söyleyince “O zaman Bizim kayıt yapmamıza gerek yok, toplantı bitince Sizdeki kaseti Bize vereceksin”. Dediler. Sıkıyönetimin hüküm sürdüğü o sancılı günlerde Kamil Cömertler’ in bu söyleminin sıkıntı yaratabileceğini düşüncesiyle verdiğim ani bir kararla kaseti gizleme, vermeme gereğini duymuştum. Zira Bizleri dinleyen kitlenin verdiği coşkuyla Kamil Cömertler’ in söylediği bir çift söz için Partimizin ve Cömertlerin başının derde girmesini istememiştim. Toplantı bittiğinde oluşan vedalaşma kargaşasından istifade ederek, dolu kaseti aldım ve boş bir kaseti teybe yerleştirdim. Dolu kasette hem köylerde yaptığımız önemli konuşmalar hem de onların dikkatini çeken “orağıyla, çekiciyle” sözleri vardı. Yanıma geldiklerinde gözlerinin önünde kaseti teypten çıkararak, kayıt yapmış gibi kendilerine teslim ettim. Yapacak bir şey yoktu, kaset boş diye sorsalar, kayıt yapmayı unutmuşuz diyecektim.
Mut ve Silifke yöresinde 3 gün boyunca yaptığımız yoğun seçim gezisi çok verimli geçmiş, morallerimizi de yükseltmişti. Bu gezi ile Halkçı Parti’nin de sahada olduğunu göstermiş, bunda da bir hayli başarılı olmuştuk. Kırsal kesimin Bizlere verdiği pozitif enerji ve samimi destek yorgunluğumuzu çok çabuk unutturmuştu. Seçime 16 gün kalmıştı ve daha gidilecek çok yer ve ulaşılacak çok seçmen vardı. Hedef, Kaya Mutlu'nun Genel Başkan Necdet Calp'e verdiği en az 3 milletvekilliğini kazanmaktı.
MERSİN MERKEZDEKİ MAHALLE TOPLANTILARI BÜYÜK İLGİ GÖRMÜŞTÜ.
HP Milletvekili Adayları Fikri Sağlar, Ali İhsan Elgin ve Abdullah Öztürk ile mahalle toplantısındayız. Toplantının açılış konuşmasını gerçekleştiriyorum.
Mersin Merkezdeki 36 Mahalleyi İl ve Merkez İlçe Yönetim Kurulu Üyelerimiz ve Milletvekili Adaylarımız ile 16 günde ziyaret etmeyi planlamıştık. Yaptığımız planlamaya göre günde 3 Mahallede kahve toplantıları gerçekleştirerek, seçmene doğrudan ulaşabilecek, mahalle bazında da Halkçı Parti’yi ve Milletvekillerini tanıtma olanağını bulacaktık.
O günlerde Anavatan Partisi (ANAP) ve Milliyetçi Demokrasi Partisi’nin (MDP) Ulusal yayın yapan gazetelerde her gün tam sayfa ilanları çıkıyordu. Partimizin bu ilanları verecek mali gücü olmadığından seçmene doğrudan ulaşma yöntemini tercih etmiştik. Ancak, günde 3 Mahallede kapalı salon toplantıları için büyük bir sorunumuz vardı. Elimizde bir tek ses düzeni ve çok kısıtlı sayıda Parti bayrağı vardı. Ses düzenini bir mahalleden söküp, diğer bir mahalleye taşırken zamana ihtiyacımız vardı. Bu nedenle toplantı düzenlenen mahalleler birbirlerine uzak ve aksi yönde oluşacak biçimde seçilmişti. Bir mahallede toplantı bittiği anda İlçe Sekreteri İsmail Sağlar ve Bizlere yardımcı olan kısıtlı sayıdaki genç arkadaşlarımızla ses düzeni ile bayrakları söküyor, bir sonraki toplantı yapılacak mahalleye hızla hareket ediyorduk.
Yönetim Kurulu Üyelerimizden oluşturduğumuz araç konvoyundan İlçe Yönetim Kurulu Üyemiz Mustafa Gökçel sorumluydu. Mustafa Gökçel’e zaman kazanabilmemiz için güzergahtaki mahalleleri dolaşmasını ve mümkün olduğunca toplantı yapılacak kahveye yavaş yavaş gelmesini söylüyorduk. Bazen de konvoy toplantı yapılacak mahalleye ulaştığında ses düzeninin montajı tamamlanmamış oluyordu. Her şeye rağmen Yönetim Kurulu Üyelerimiz ve bir grup partilimiz tamamen gönüllük esasıyla ve büyük bir özveriyle başarılı olabilmemiz için canla başla çalışıyorlardı.
SEÇİME GİRECEK PARTİLERİN LİDERLERİ TRT’DE AÇIK OTURUMDA KATILMIŞLARDI.
22 Ekim 1983 günü HP Genel Başkanı Necdet Calp, ANAP Genel Başkanı Turgut Özal ve MDP Genel Başkanı Turgut Sunalp Hüsamettin Çelebi’nin moderatörlüğünde TRT’de düzenlenen açık oturuma katılmışlardı.
Alıntıdır.
Turgut Özal, ANAP’ın 12 Eylül 1980 öncesinde Türkiye'de etkili olan dört siyasi eğilimi içerdiğini ileri sürmüş, iktisadi ve toplumsal sorunların önemini vurgulamış, mimarı olduğu 24 Ocak Kararlarından uzaklaşıldığını savunmuştu. MDP Lideri Sunalp, 12 Eylül rejiminin devamı olduklarını, anarşi ve terörle mücadeleyi propagandalarına temel aldıklarını ifade etmişti. Kurucuları ve Genel Başkanları Erdal İnönü veto edildiğinden dolayı seçime katılması engellenen SODEP’in karşısında ‘İcazetli’ görülen HP Genel Başkanı Necdet Calp ise siyasi yelpazenin solunda olduklarını belirterek, devletçiliğe ağırlık vereceklerini ve işsizlik sigortasını çıkaracaklarını söylemişti.
Liderlerin katıldığı açık oturumun en gergin anları Necdet Calp ile Turgut Özal arasındaki özelleştirme tartışması olmuştu. Turgut Özal, özelleştirme programını anlatırken iktidara geldikleri takdirde Boğaziçi Köprüsü’nün satacağını söylemişti. Necdet Calp ise, “Satamazsınız beyefendi, satamazsınız” diye sert çıkmış, Özal da, “Satarız, hem de çok iyi satarız, alan da çıkar” diye yanıtlamıştı. HP Lideri Necdet Calp’in “Sattırmam efendim sattırmam’’ sözleri, Halkçı Parti’nin oylarının artışına büyük katkı sağlamıştı.
Devam edecek.
Münif APARI