Bu başlıkta yayımlanan yazı dizisinin bugün 8. ve son bölümünü okuyabileceksiniz.
Bu konu başlığıyla yayımlanan bundan önceki yazılarımda 12 Eylül askeri darbesi sonrasında yaşanan siyasi gelişmeler ile 6 Kasım 1983 de gerçekleştirilen Milletvekili Genel Seçimlerinin öncesi ve sonrası yer almıştı. Bu konuda daha önce yayımlanan yazılarımı, bu yazının sonundaki “Yazarın Diğer Yazıları” bölümünden okuyabilirsiniz.
GEÇTİĞİMİZ HAFTA ÜLKEMİZDE OLAĞAN DIŞI GELİŞMELER YAŞANDI.
Geçtiğimiz hafta Ülkemizde olağan dışı gelişmeler yaşandı. CHP’nin Cumhurbaşkanı Adayı, İBB ve TBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ile ilgili yaşananlar ve gelişmeler geçtiğimiz haftaya damgasını vurdu. 23 Mart Pazar sabahı Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasıyla gelişen süreç, gerek CHP Üyeleri ve gerekse de Demokrasiye gönül vermiş geniş Halk kitlelerinin CHP’nin ön seçimine yoğun biçimde katılımıyla devam etti. Ülkemizde yaşanan bu gelişmelere köşe yazılarımda geniş bir biçimde yer vermeme nedenim, Atatürkçü ve Cumhuriyetçi demokrat yazarların köşe yazılarında bu konulara gerektiği gibi yer vermelerinden kaynaklanmaktadır. Bu nedenle bu konulara duyarsız kaldığım algılanmasın.
6 KASIM 1983 MİLLETVEKİLİ GENEL SEÇİMLERİ MERSİN SEÇİM SONUÇLARI
ANAP OY ORANI: %43,38 SEÇİLEN MİLLETVEKİLİ SAYISI: 3 SEÇİLEN VEKİLLER: Hikmet BİÇENTÜRK, Rüştü Kazım YÜCELEN, İbrahim AYDOĞAN
HALKÇI PARTİ OY ORANI: %36,16 SEÇİLEN MİLLETVEKİLİ SAYISI: 3 SEÇİLEN VEKİLLER: Ali İhsan ELGİN, Edip ÖZGENÇ, Fikri SAĞLAR
MDP OY ORANI : % 20,45 SEÇİLEN MİLLETVEKİLİ SAYISI: 1 SEÇİLEN VEKİL: Mehmet KOCABAŞ
6 KASIM 1983 SEÇİMLERİNE “TAK TAK OY” KULLANIMI DAMGA VURMUŞTU
Bazı sözde sol ve sosyal demokrat görüşlü kesimler 6 Kasım 1983 seçimlerini antidemokratik, seçime giren partileri de muvazaalı olarak görüyorlardı. Bu nedenle seçimleri ya boykot etmeyi, ya da oy pusulasındaki 3 partiye de mühür basarak “tak tak oy” kullanacaklarını belirtiyorlardı. Bazı tatlı su solcuları ise Özal’ın solu da kapsadığını iddia ettiği 4 eğilim sözüne kanarak/inanarak ANAP’a oy vereceklerini ima ediyorlardı. Seçim sonucunda sandığa gitmeyen yaklaşık % 8 ve geçersiz oy kullanan yine yaklaşık % 5 oy oranlarına baktığımızda bu oranların seçimleri boykot edenlerle, tak tak oy vererek, geçersiz oy kullananlardan mı kaynaklandığı konusunda bir tahmin yürütmek bugün için çok zor olsa da, bu durum Halkçı Parti aleyhine gelişmişse Anavatan Partisinin bu sayede tek başına iktidar olduğu, Halkçı Partinin de koalisyon ortağı olmasının önlendiği gerçeğini ortaya koymaktadır. Söylendiği ve iddia edildiği gibi 4 eğilim sözünden dolayı ANAP’a oy veren bazı sözde sol görüşlüler var ise bu daha da vahim bir durum olarak karşımıza çıkmaktadır. Zira ilerleyen yıllarda ANAP’a oy veren bu kesimler Özal siyasetinin Ülkede açtığı derin ekonomik yaraları yaşayarak herhalde görmüşlerdir. Özal’ın savunduğu liberal ekonomik sistemle özelleştirme adı altında Cumhuriyetin bütün kazanımlarının teker teker satılmasının önü bu sayede açılmıştır. Bu ekonomik sistem ANAP’ın da sonunu getirmiştir. Sonuçta ANAP bugün bir tabela partisi olarak siyasi tarihteki yerini almıştır.
6 Kasım 1983 tarihinde yapılan Milletvekili Genel Seçiminde buçuk parti olarak tanımlanan Halkçı Parti %30,46 oy, ANAP % 45,14 oy MDP ise % 23,27 oy almıştı. CHP’nin 12 Eylül öncesinin son Genel sekreteri Mustafa Üstündağ askeri vesayet rejiminin bir an önce sonlanması amacıyla seçimlerin mümkün olabilecek en kısa zamanda yapılarak, TBMM’nin toplanmasının sağlanması için yasaklı olmayan eski partililerini hangi partiden olursa olsun milletvekili adayı olmaya çağırmıştı. Mustafa Üstündağ; “Ne olursa olsun, hangi partiden olursa olsun meclise girin. Meclisi açın ve Anayasa göre Meclis Başkanlık Divanını oluşturarak Konseyin görevine son bir an önce son verin” demişti.
Bazı kesimlerin seçimleri boykot etme çağrısına uyulsaydı ve seçimler yapılmasaydı ne olacaktı? Askeri vesayet devam edecek, parlamenter demokratik rejime geçilemeyecekti. 12 Eylül cuntası da demokrasi size bol geliyor diyerek, iktidarlarını ucu açık biçimde sürdürecekti. 6 Kasım 1983 milletvekili genel seçimlerinde sağduyulu sosyal demokratlar oylarını demokrasiden yana kullandılar ve Halkçı Partiye yüzde 30’un üzerinde oy verdiler. Askeri vesayetin devamını isteyenler ise başarısız oldular. Sonuçta demokrasi kazanmıştı. Acaba meclis açılmasın, askeri vesayet devam etsin diyenler mi vardı. Ya da ANAP’ın kazanmasını isteyenler mi vardı? Bunun takdirini bu yazı dizisini okuyan Sizlere bırakıyorum.
HALKÇI PARTİ GENEL BAŞKANI NECDET CALP SEÇİMLERDEN BİR HAFTA SONRA MERSİN’E GELMİŞTİ.
.
Halkçı Parti Genel Başkanı Necdet CALP, Genel sekreter Sinop Milletvekili Özer Gürbüz Mersin İl Örgütünün Mersin Lagos Tesislerinde verdiği yemekte, Mersin Belediyesi Eski Başkanı Kaya Mutlu, İl Başkanı Mustafa Uçar, İlçe Başkanı Semiha Tokatlı ve Parti Yönetim Kurulu Üyeleri ile birlikte. 13 Kasım 1983
Halkçı Parti Mersin’den 3 Milletvekili çıkarmış, Mersin Belediyesi Eski Başkanı Kaya Mutlu’da Necdet CALP’e verdiği sözü tutmuştu. Halkçı Parti’nin Mersin’de büyük başarı kazanarak 3 Milletvekili çıkarması sonrasında, seçimlerden bir hafta sonra 13 Kasım 1983 Pazar günü, Kaya Mutlu ve Halkçı Parti İçel İl Örgütleri Necdet Calp’i Mersin’e davet etmişti. Halkçı Partinin Mersin’den seçilen Milletvekilleri ile tüm İçel Örgütleri ve Partililerin yoğun katılımıyla Hasan Kutar’ın (Kel Hasan) Mersin Lagos Tesislerinde gerçekleşen kutlama yemeği sonrasında Ali İhsan Elgin, Genel Başkan Necdet Calp’in bindiği aracı hareket halindeyken durdurmaya ve Genel Başkanla konuşmaya çalışmış, isteği Genel Başkandan karşılık bulmayınca da yemeğe katılan tüm partililerin ve konukların önünde gereksiz bir tartışma yaşanmasına neden olmuştu. Yaşanan bu tartışma sonucunda Ali İhsan Elgin ile Kaya Mutlu Ekibi arasındaki ipler kopmuş, köprüler atılmış, zorunlu olmadıkça kolay kolay bir araya gelinmemişti.
TBMM AÇILMASI VE MGK’NİN GÖREVİNİN SONA ERMESİ
Turgut Özal 20 Kasım'da Cumhurbaşkanı Kenan Evren tarafından hükûmeti kurmakla görevlendirilmişti. 24 Kasım 1983'te toplanan TBMM'de Başkanlık Divanı'nın oluşmasıyla MGK'nin görevi de sona ermişti. Meclisin en genç milletvekilleri olan Mersin Milletvekili Fikri Sağlar ve Adana Milletvekili Cüneyt Canver Halkçı Parti kontenjanından TBMM Başkanlık Divanının Katip Üyesi olmuşlardı. 13 Aralık 1983 de ise Turgut Özal’ın Başbakanlığında ANAP hükûmeti kurulmuş, demokratik siyasal yaşam 38 ay sonra tekrar başlamıştı.
HALKÇI PARTİ MERSİN MİLLETVEKİLLERİNİN 1983 SEÇİMLERİNDEN SONRAKİ SİYASİ YAŞAM SÜREÇLERİ.
Fikri SAĞLAR: 6 Kasım 1983 seçimleriyle 17. Dönem Halkçı Parti Mersin Milletvekili seçildi. TBMM’nin en genç milletvekili olarak Meclis Başkanlık Divanı Katip Üyesi oldu. 2 Kasım 1985 de Halkçı Parti ile SODEP’in birleşmesiyle oluşan SHP’de Erdal İnönü’nün Genel Başkanlığı döneminde Genel sekreterlik ve Genel Başkan Yardımcılığı yaptı. 1991-1996 yılları arasında Devlet ve Kültür Bakanlığı görevlerinde bulundu. TBMM 18-19 ve 20.Dönem milletvekili olarak görev yaptı. 1999 yılında CHP’nin baraj altında kalmasından dolayı Mersin’den seçilmesine rağmen TBMM giremedi. 2012 ve 2014 Yıllarında CHP Parti Meclisine seçildi. 2015 Milletvekili Genel Seçimlerinde 25 ve 26. Dönem Mersin Milletvekili olarak TBMM girdi. Mersin’i 6 dönem milletvekilli olarak TBMM temsil etti. Halen Birgün Gazetesinde köşe yazarlığı yapıyor, Muhalif haber kanallarına siyasi yorumcu olarak katılıyor.
Av. Edip ÖZGENÇ: 6 Kasım 1983 seçimleriyle Halkçı Parti listesinden seçilerek, ilk kez 17. Dönem Mersin Milletvekili olan Özgenç,1999 seçimlerinde Demokratik Sol Partiden 2. Kez 21. Dönem Mersin milletvekili seçildi. Milletvekili olmadığı dönemlerde Serbest Avukatlık yaptı, Mersin Barosu Yönetim Kurulunda yer aldı. Tarsus Yabancı Diller Yüksekokulunda Öğretim Üyeliği görevinde bulundu.
Ali İhsan ELGİN: Milletvekili adaylığı için Halkçı Partiye dosya vermeyen bu konuda başvurusu dahi bulunmayan Ali İhsan Elgin listenin 1.sırasındaki Tayfun Saybaşılı veto edilince Saybaşılı’nın yedeği olarak 17. Dönem Mersin Milletvekili seçilmişti. 2 Kasım 1985 de kurulan SHP’den daha sonra istifa eden Ali İhsan Elgin Süleyman Demirel’in Genel Başkanı olduğu Doğru Yol Partisine (DYP) katıldı. 1987 yılında DYP’den Diyarbakır Milletvekili adayı gösterildi, ancak seçilemedi ve 2. Kez TBMM giremedi. Böylece Ali İhsan Elgin’in “Bir Mebusluk Hikayesi” de 1987 Yılında son buldu. Elgin, 1 Şubat 2023 tarihinde de yaşamını yitirdi. Mekanı cennet olsun.
SON SÖZ;
Bir takım malum kişi ve çevreler Ali İhsan Elgin’in milletvekili olabilmesi için Tayfun Saybaşılı’yı veto ettirmişlerdi. Bu kişi ve çevreler Tayfun Saybaşılı’yı veto ettirmek için yoğun çaba harcamasalardı, belki de Ali İhsan Elgin milletvekili olamayacaktı. 8 Bölümden oluşan bu yazı dizimde 12 Eylül sonrasındaki yaşanan siyasi süreci ve bu süreçteki “Bir Mebusluk Hikayesini” yazmaya çalıştım. Hatırlayamadıklarım, unuttuklarım varsa af ola.
Münif APARI