Yıldızların aydınlattığı, ayın şavkının Konur Gölü'nde yansıdığı bir gecedeyiz. Yine sere serpe bir kadın gibi Konur Gölü'ne uzanıyor Sarıabdal Tepesi...
Ve senin gözlerinde görüyorum gökyüzündeki yıldızları...
Gülnar çıkışındaki toprak damlı taş evde direniyor, gençliğimde kırmızı boya ile yazdığım "Sosyalist Türkiye" yazısı.
Halâ okunuyor "Kahrolsun Faşizm" yazısı, Abdurrahman Burgut'un beyaz sıvası solmuş evinin duvarında.
Seninle özlem içinde ömür bıraktık o birlikte yürüdüğümüz yollarda, sokaklarda...
Çakır Deresi'nin ve Göksu'nun sürüklediği ağaç dallarını aramayı bıraktım, yıldırım düşmüş ağaçları da.
Senden sonra pas tuttu yüreğim. Çığlığımı duymayanlardan yoruldum.
Konur'daki bilge yaşlıların hikâyelerini dinledim, sabır ve saygıyla gece gündüz.
Hatırlar mısın, Köseçobanlı Katran'da rakılarımızı yudumlarken Mehmet Yılmaz ve sana, Adnan Yücel'in "Yeryüzü Aşkın Yüzü Oluncaya Dek" şiirini okumuştum.
Adnan Yücel de, Mehmet Yılmaz da gitti senden sonra...
Şaman ateşi yaktığımız Mursal Kaşı'nda, ateş böcekleri dans ederken yüzün karanlıkta ne güzeldi. İçindeki barış ateşini anlatırken kan ter içinde kalırdın.
En yükseğindeyim Gülnar dağlarının. Topraklar eski toprak, kayalar eski kaya değil. Dağlarda yaktığımız barış ateşimizden bir iz de kalmadı.
Şimdi, dağların doruklarında yörüklerin koyun ve keçi çanlarının sesi de az duyuluyor artık.
Bembeyaz bulutların gezdiği dağlarda, karanlık bulutlar birbiriyle çarpışıyor. Yıldırımlar düşüyor ağaçların dallarına.
Çığlık çığlığa ağaçlara sığınıyor serçeler.
Gülnarlı yörük kadınlardan kalan değirmen taşları da kırılmış.
Sallanıp duruyor Aydıncık açıklarında demir atan bir gemi.
Narlıkuyu Üç Güzeller Hamamı'ndaki Tanrıça resimleri gibi, anlamazmış gibi bakma bana...
Değirmen taşından daha ağır burada uykuya yatmalar, bilirsin.
Sevgilim, içinde bulunduğumuz zaman karanlık gibi görünse de, karanlığın olmadığı günler de gelecek. Zaman içinde coşkuyla akmayı, insana dair unutulan her duygunun nasıl yüce olduğunu yeniden hatırlayacağız.
Şaman ateşini yakan yörükler, baltalarını bilemeye başladılar Gülnar dağlarında...
Çakır Deresi'nde Mollalıların değirmenine taş kesmek için değil bu defa. Tarih öncesinden bu yana savunmak için, insana dair ne kaldıysa.
Yusuf Ziya AK