Sabah telefonu açtım. Telefonum "ayna" uygulaması konum bilgisi istiyor. Ben, telefonda ayna olduğunu böylece öğrenmiş oldum.

Telefonlarımızın dinlendiğini, bilgisayarımızın takip edildiğini ve her anımızın kayıt altına alındığını bilmek, inanılmaz özgür hissettiriyor beni…

İnsanın gizlisinin saklısının olmadığına emin olması kadar keyifli bir şey olamaz!

Ayrıca, çok da huzurlu bir şey; ilerleyen yaşlarda, hafıza sorunu ve hatırlama zorluğu yaşamamız olasılığına karşı, arkadaşlar bize yardımcı olurlar, sanıyorum.

Yaşasın devletin Bekası!

Hep devletin bekasından söz edilir. Nedir bu devletin bekası? Bu yazıda, bir devrimci perspektifinden devletin bekası kavramını, devletin mevcut yapılarını, ideolojilerini ve kurumlarını irdelemek istedim.

Özetle, devletin bekası, bir devletin varlığını, istikrarını ve sürekliliğini koruma sürecidir. Devlet, toplumun düzenini sağlamak, kamu hizmetlerini sunmak ve toplumsal refahı korumak amacıyla var olan bir yapıdır. Devletin bekası, bu işlevlerin sürdürülebilir şekilde devam ettirilmesini ifade eder. Devrimciler, mevcut devlet yapısının bu işlevleri ne kadar adil ve etkili bir şekilde yerine getirdiğini sorgular. Mevcut devletin toplumsal eşitsizliklere, baskılara ve adaletsizliklere yol açtığını düşünen devrimciler, bu yapıyı değiştirme gereğini savunur.

Ekonomik istikrar ve büyüme, devletin gücünü ve etkisini sürdürebilmesi için önemlidir. Devrimciler, bu ekonomik yapının kimin çıkarlarına hizmet ettiğini sorgular ve daha adil bir ekonomik düzenin gerekliliğini vurgular.

Devletin bekası, istikrarlı bir siyasi yapıya dayanır. Devrimciler, mevcut siyasi düzenin ne kadar demokratik ve kapsayıcı olduğunu eleştirir ve daha katılımcı bir demokrasi için mücadele eder.

Devletin uzun vadeli bekası, toplumun farklı kesimlerinin bir arada uyum içinde yaşamasına bağlıdır. Devrimciler, toplumsal uyumun gerçek anlamda sağlanabilmesi için eşitsizliklerin ve ayrımcılığın ortadan kaldırılmasını savunur.

Devletin dış tehditlere karşı korunması, bekasının önemli bir parçasıdır. Devrimciler, askeri harcamalar ve güvenlik politikalarının toplum üzerindeki etkilerini sorgular ve barışçıl çözümler arayışında olur.

Devrimciler, genellikle mevcut devlet yapılarının ve sistemlerinin köklü değişimlere ihtiyaç duyduğunu savunurlar. Bu değişimlerin, toplumsal adalet, eşitlik ve özgürlük ilkelerine dayanması gerektiğini öne sürer.

Devletin bekası, sadece mevcut yapının korunması değil, aynı zamanda toplumun genel refahını ve adaletini artıracak şekilde yeniden yapılandırılması anlamına gelir. Bu bağlamda, sosyalistler, devletin bekasını toplumun ihtiyaçlarına cevap verecek şekilde yeniden tanımlamıştır.

Tarih boyunca devrimci hareketler, devletin bekasını sağlama konusunda farklı stratejiler izlemişlerdir. Bazıları, mevcut devlet yapısının tamamen yıkılmasını ve yerine yeni bir sistemin kurulmasını savunurken, diğerleri reformlarla mevcut yapının dönüştürülebileceğine inanmıştır.

Devrimci düşüncelerin pratikte uygulanması, devletin bekası ile toplumun genel refahı arasındaki dengeyi bulmayı amaçlar. Bu süreç, çoğu zaman sancılı ve karmaşık olabilir, ancak hedef, daha adil ve sürdürülebilir bir toplumsal düzen yaratmaktır.

Sonuç olarak, bir devrimci olarak devletin bekasını irdelemek, mevcut yapıların toplumsal adaleti ve eşitliği ne ölçüde sağladığını sorgulamak ve gerektiğinde bu yapıları köklü şekilde dönüştürmek anlamına gelir. Devrimciler, devletin gerçek bekasının, toplumun genel refahını ve adaletini korumaktan geçtiğine inanır.