Beni tanıyanlar bilir; erk sahiplerine karşı duruşumda en ufak bir tereddüt yoktur. Herhangi bir şüpheye düşen varsa, bundan gocunmam, çünkü kim olduğumu bilen bilir. Entellektüel birikimim elbette sınırlıdır; kendimce öğrendiklerimle yetinirim. İyi bir müzik dinleyicisiyim, orta düzeyde resim ve fotoğraftan anlarım. Eskiden kitaplara tutkuyla bağlıydım, şimdi ise kötü bir okurum. Yine de şunu bilirim ki, geçici nefretler ve sevgiler gözümü karartamaz.
Bir insanın mükemmel işler ortaya koyarken bile kötü bir kişiliğe sahip olabileceğini kabul ederim. Hakkında çokça övgü duyduğum biri, sandığım kadar övgüye değer olmayabilir. Adı sanı duyulmayan, çok daha erdemli ve onurlu insanlar olduğunu da unutmam. Tüm bunların yanı sıra, belki de en çok inandığım şeylerden biri, akde vefa ve emeğe saygıdır.
Hayatım boyunca ister bir çalışan ister yönetici olayım, tek ölçütüm emeğe duyulan saygı olmuştur. Çünkü kendi emeğimi değerli gördüğüm gibi, başkasının emeğini de aynı şekilde kıymetli sayarım. Bu değerler beni ben yapan temel unsurlardır. Şahsi birikimim, popüler yargılardan bağımsız düşünebilmekten, insana ve emeğe hak ettiği değeri vermekten gelir.
Siyaset, çoğu zaman güç mücadelesi olarak görülse de özünde insan ilişkileriyle şekillenir. Bu ilişkilerde "vefa" belki de en kıymetli ve en nadir bulunan erdemdir. Vefa, sadece dostluklara ve ortak ideallere sadakat değil, aynı zamanda emeğin ve fedakârlığın hakkını teslim etmektir. Ne yazık ki siyaset arenası, vefa yerine vefasızlığın daha sık rastlandığı bir sahnedir.
Siyasette vefasızlık, bir zamanlar omuz omuza verilen mücadelelerin unutulması, çıkar uğruna eski dostların kolayca harcanmasıdır. Dün birlikte yola çıkılanların bugün yok sayılması ya da terk edilmesi, siyasetin en acımasız yüzlerinden biridir. Bu vefasızlık, sadece bireylerin değil, toplumun da hafızasında derin izler bırakır. İnsanlar, vefasızlık gördükleri yerde güven ve inançlarını yitirirler.
Oysa vefa, siyasetin kirlenmiş yüzüne karşı güçlü bir direniştir. Vefalı olmak, sadece güç sahiplerine değil, geçmişe, verilen sözlere ve harcanan emeğe de sadık kalmaktır. Emeği ve fedakârlığı unutmayan bir siyasetçi, sadece geçmişine değil, geleceğe de güvenle bakar. Çünkü vefa, insanı insan yapan en asil değerlerden biridir ve siyaseti erdemli kılmanın yolu da buradan geçer.
Bu yüzden siyasette vefanın değeri, sadece bireysel bir erdem değil, toplumsal bir gerekliliktir. Vefasızlıkla yapılan siyaset kazanmış gibi görünse de aslında kaybedendir; çünkü en büyük kayıp, insanların güvenini yitirmektir. Vefa ise her şeyin ötesinde, insana ve emeğe duyulan saygının en anlamlı ifadesidir.
Sonuç olarak, ne kalıcı sevgilerle kör olurum ne de geçici öfkelerle yön değiştiririm. Bu yüzden, her şeyden önce emeğe duyduğum saygıyla yoluma devam ederim.
Yusuf Ziya AK