YUSUF ZİYA AK

 Can Atalay, toplumsal duyarlılık ve adalet duygusunun yoğun olduğu sosyalist bir ailede ve çevrede büyümüş, bu da onun ilerideki mücadelesine yön vermiştir. Can Atalay'ın babası Mustafa Atalay, amcası Abdurrahman Atalay tarihsel Türkiye İşçi Partisi üyesi ve yöneticisi olarak görev yapmıştır. Abdurrahman Atalay TİP'in gençlik örgütü Genç Öncü'nün kurucu genel başkanıdır. Can Atalay, TİP Amasya İl başkanıyken 1971 de faşist bir suikastla öldürülen Şerafettin Atalay'ın yeğenidir. Şerafettin adını amcasından almıştır.

Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nden mezun olan Atalay, hukuk eğitimi süresince ve sonrasında toplumsal adalet ve insan hakları konularında aktif rol almıştır. Avukat olarak çalışmaya başladığı dönemde, özellikle işçi hakları, çevre sorunları ve insan hakları ihlallerine karşı mücadele etmiştir. Can Atalay aklıma geldikçe, 1975’te TİP kurucuları arasında yer alan Av. Ceyhun Can’ı da hatırlarım. O da Atalay gibi sosyalist bir mücadele insanıydı ve benim de avukatımdı. TİP Adana il başkanıyken faşistlerce ofisinde vurularak öldürülmüştü.

Atalay, Gülen Cemaati'nin kamu kurumlarında örgütlenmesi ile ilgili "İmamın Ordusu" kitabını yazan TİP Milletvekili Ahmet Şık'ın avukatlığını da yapmıştır.

Can Atalay, uzun yıllardır Türkiye'nin önemli toplumsal hareketlerinde yer alan bir isimdir. Adana öğrenci yurdu yangını, Ermenek maden faciası, Çorlu tren kazası, Gezi Parkı protestoları sürecinde; hukuki desteği ve aktivist kimliğiyle öne çıkan Atalay, bu dönemde birçok kişinin gözaltına alınması ve tutuklanmasına karşı aktif bir savunma hattı oluşturmuştur.

Gezi Parkı direnişi, onun için toplumsal adalet mücadelesinin önemli bir dönüm noktası olmuştur. Gezi Parkı'nda ağaçların kesilmesine karşı kurulan Taksim Dayanışmasının avukatlığını yaptı ve Gezi Davası'nda sanık olarak davaya eklenip gözaltına alındı. Yargılandığı iki davadan da beraat etti. "Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs" suçlamasıyla yargılandığı davada 25 Nisan 2022'de, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmasında 18 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Yargıtay tarafından cezası 28 Eylül 2023 tarihinde onandı.

 Silivri, Marmara Cezaevi'nde tutuklu bulunan Can Atalay, toplumsal adalet ve insan hakları konularındaki mücadelesini siyaset arenasına taşımaya karar vererek, 2023 genel seçimlerinde, Türkiye İşçi Partisi’nden Hatay milletvekili seçildi. Milletvekili seçilmesinin ardından tahliye edilmesine yönelik başvurusu 13 Temmuz 2023 tarihinde Yargıtay 3. Ceza Dairesi tarafından oy birliğiyle, bu karara yapılan itiraz 17 Temmuz 2023 tarihinde Yargıtay 4. Ceza Dairesi tarafından oy çokluğuyla reddedildi. Bunun üzerine Atalay; adil yargılanma, seçme, seçilme ve siyasi faaliyette bulunma ve kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği gerekçesiyle 20 Temmuz 2023 tarihinde Anayasa Mahkemesine başvurdu. Anayasa Mahkemesinin iki kez hak ihlali kararı vermesine rağmen AYM kararına uyulmayarak, Bekir Bozdağ’ın Meclis Başkanvekilliği yaptığı bir oturumda milletvekilliği düşürüldü.

Atalay, aynı zamanda işçi hakları konusundaki duyarlılığıyla da tanınmıştır. Soma maden faciası gibi büyük işçi katliamlarında mağdurların hukuk mücadelesini üstlenmiş ve işçilerin haklarını savunmak için birçok dava açmıştır. Onun bu çabaları, işçi sınıfının sorunlarına dikkat çekmiş ve işçi hakları hareketinin önemli isimlerinden biri haline gelmiştir.

Çevre hareketlerine de destek veren Atalay, özellikle HES (Hidroelektrik Santrali) projelerine karşı yürütülen direnişlerde aktif rol almıştır. Doğal kaynakların ve çevrenin korunması için verdiği mücadele, onun çevre aktivisti kimliğini pekiştirmiştir.

Atalay'ın siyasi kariyerindeki en belirgin özelliklerinden biri, halkla iç içe olması ve onların sorunlarını yakından takip etmesidir. Seçmenleriyle ilişkisini devam ettiren, sosyal medya platformlarında sık sık seçmenleri ile bir araya gelen ve onların taleplerini dinleyen, yazan, önerge haline getirip meclise taşıyan Atalay, milletvekilliği düşürülmüş olsa da, halkın vekili olma görevini kararlılıkla sürdürmektedir.

Seçilmiş Hatay Milletvekili Can Atalay, Türkiye genelinde toplumsal adalet, insan hakları ve çevre mücadelesinin önemli bir ögesidir. O Milletvekilliğini, haksızlıklara karşı halkının yanında durarak, mücadele ederek kazanmıştır. Hapiste de olsa, hem avukat hem de milletvekili olarak sürdürdüğü bu mücadele, onun toplumun geniş kesimleri tarafından saygı duyulan bir isim olmasını sağlamıştır.  Atalay’ın topluma adadığı kariyeri, gelecekte de toplumsal hareketlerde önemli rol oynamaya devam edecektir.

Halkın milletvekili Can Atalay’ın tahliyesi bir an öce gerçekleşmeli, TBMM'de görevine başlayıp, Hatay halkının sorunlarına çözüm bulma mücadelesi vermesinin önü açılmalıdır.

Can Atalay, Hatay’ın sesi ve vizyoner bir milletvekilidir.

Bir inanç, bir bilinç ve mücadele insanı Can Atalay’ın annesi Şükran Atalay’ın Adalet Nöbetindeki sözü var aklımda, demokrasi mücadelesinde hapis yatanların ve şehit düşenlerin hüznü, sonra da bir halkın öfkesi.