"..Toplumun üzerindeki ölü toprağının atılması için dinamik, vizyoner ve halkın ihtiyaçlarını ön planda tutan bir iktidar gereklidir..."

Rahmetli Menderes her fırsatta Amerika’yı över, ABD başkanına Türkiye’deki Amerikan aleyhtarlığından yakınır, Amerika’yı sevdirmek için amansız bir mücadele içinde olduklarını anlatırmış. Günlerden birinde “Biz küçük Amerikayız” der.

Rahmetli Menderes Fransa’yı desteklemiş, Cezayir’in bağımsızlığına karşı çıkmıştı.

Menderes İngiltere dışişleri bakanı ile yaptığı görüşmede İngiltere’nin Ortadoğu’da güçlü olmasının Arap ülkelerinin yararına olduğunu söylemişti.

Bunları niye mi yazdım?

Şu sıralar Gazze bombalanırken, İsrail Suriye’deki tüm askeri üsleri vurup, Şam’ın güneyinde ilerlerken ve Suriye’de yönetim el değiştirirken, birileri Amerika Başkanı dostu Donald Trump’tan övgüler alıyor, göreve başladığında onunla görüşmek istiyor ve ona övgü düzecek ya, aklıma öylesine geliverdi işte…

Bakalım Amerika'ya hangi tavizler verilecek.

Biz küçükler oldum olası severiz büyüklerimizi …(!)

***

Öyle bir duruma geldik ki, Borsada parası olmayan borsa yükselmiş diye seviniyor. Arabası olmayan, uzaya çift şeritli bölünmüş yol yapılacak, köprü yapıldı diye seviniyor. Uçağa binecek parası olmayan havaalanı yapıldı diye seviniyor. Bir çadır alacak parası yok, TOKİ ev yapıyor diye seviniyor. Ekonominin e'sinden anlamayanlar, ekonomik terimlerle dolu uydurma rakamları duyunca dünyanın sanki en gelişmiş ülkeleri arasındaymışız gibi seviniyor.

İşimiz oldukça zor.

Nazım Hikmet, şiirinde bu durumu ne güzel anlatmış:

"Ve bu dünyada, bu zulüm senin sayende.

Ve açsak, yorgunsak, alkan içindeysek eğer

Ve hâlâ şarabımızı vermek için üzüm gibi eziliyorsak,

Kabahat senin demeye de dilim varmıyor ama

Kabahatin çoğu senin, canım kardeşim!"

***

Yalan söylediler, çaldılar hem de öyle böyle değil.

Değerlerimize hakaret ettiler, adaleti ayaklar altına aldılar.

Cehaleti göklere çıkardılar.

Mafyaları, Afganları, Suriyelileri, Afrikalıları ülkemize doldurdular.

Topraklarımızı yabancılara sattılar.

Vatandaşlığımızı sattılar.

Tarikatlar, cemaatler artık tüm devlet kurumlarında.

***

CHP'nin yerel seçimlerde birinci parti olması umutlarımızı biraz da olsa yeşertti.

Önümüzdeki dönem muhalefetin görevi, bu ucube sistemi değiştirmek için mücadele etmek olmalıdır. Yoksa aynı şeyleri yaşamaya devam ederiz.

Ölü toprağını üzerimizden atıp artık yeter, demenin tam da vaktidir.

"Ölü toprağını üzerimizden atmak" deyimi, toplumun üzerindeki durgunluk, umutsuzluk veya hareketsizlik durumunu ifade eder. Bu durumu aşmamız için bazı adımlar atmamız gerekir:

Eğitim sisteminde reform yaparak eleştirel düşünme ve yaratıcı problem çözme yeteneklerini geliştirmek.

Toplumu, hakları ve sorumlulukları konusunda bilinçlendirmek.

İstihdamı artıracak, yenilikçi girişimleri destekleyecek ekonomik politikalar geliştirmek. İşsizlik ve yoksulluk gibi sorunlarla mücadele etmek.

Vatandaşların karar alma süreçlerine daha aktif katılımını teşvik etmek.

STK'ları güçlendirmek ve toplumun her kesiminin sesini duyurabilmesini sağlamak.

Kültürel etkinlikleri ve sanatsal faaliyetleri desteklemek, toplumun moralini ve motivasyonunu artırmak için fırsatlar yaratmak.

Halk sağlığını ve refahını artırmak için sağlık hizmetlerine ve sosyal güvenlik sistemlerine yatırım yapmak.

Teknolojik gelişmeleri yakından takip etmek ve inovasyonu teşvik etmek. Bu alanda gençlerin yeteneklerini geliştirmek için eğitim ve teşvik programları oluşturmak.

Toplumun çeşitli kesimleri arasında dayanışmayı artıracak projeler ve kampanyalar düzenlemek.

Bu adımlar, toplumu daha dinamik, bilinçli ve aktif hale getirebilir. Toplumun üzerindeki ölü toprağının atılması için dinamik, vizyoner ve halkın ihtiyaçlarını ön planda tutan bir iktidar gereklidir. Bu iktidar, toplumsal dönüşüm ve yeniliklerin önünü açar, halkın enerjisini ve potansiyelini harekete geçirerek "ölü toprağını" üzerimizden atmamızı sağlayabilir. Burada her bireyin katkısı önemli ve değerlidir.