"..Uğur Mumcu, seçim otobüsünde Demirel’i Cumhuriyet Gazetesi adına izliyordu. Alan tıklım tıklım doluydu. O dönemin seçim otobüsleri..."

Seçim otobüsü içerisinde oturduğu koltuğunda, kucağında küçük daktilosu ile izlenimlerini yazarken gördüm onu. Bu, onu ilk ve son görüşümdü... O yıllarda Cumhuriyet Gazetesi Mersin muhabirliğini yapıyordum. Aynı zamanda Atatürk Parkı içerisinde, denizin hemen kenarındaki Mersin Gazeteciler Cemiyeti'nin de başkanıydım.

Cumhuriyet Gazetesi’nin ünlü köşe yazarları Oktay Ekşi, Hasan Cemal, Ali Sirmen, Celal Başlangıç ve adını unuttuğum birçok gazeteciler ile Tatar Ramazan’ın yazarı Kerim Korcan ve Türk öykü ve roman yazarı Bekir Yıldız gibi ünlü isimleri Mersin'e gelişlerinde değişik tarihlerde cemiyetimizin lüks lokalinde ağırlardım.

Uğur Mumcu, 1991 Genel Seçimleri öncesi, Demirel’in meydanlara çıkıp ortalığı yıktığı o hareketli dönemde Mersin’e geldi. Adana Temsilcimiz merhum Celal Başlangıç, Uğur Mumcu’nun yanında olmamı istemişti. Cumhuriyet Alanı’na gittim. Uğur Mumcu, seçim otobüsünde Demirel’i Cumhuriyet Gazetesi adına izliyordu. Alan tıklım tıklım doluydu. O dönemin seçim otobüsleri şimdiki gibi süper lüks değildi. Pencere kenarında oturanlar, camın üstündeki sürgülü ufak camdan hava alır ya da ayakta dışarda duranlarla konuşma yaparlardı.

Seçim otobüsünün kapısı kapalı tutulduğu için ben de dışardan pencereyi tıklatıp yüksek sesle konuşmaya başladım. Duymamış olacak ki, sürgülü camı açtı. Kendimi tanıttım ve kendisi için yapabileceğim bir şey olup olmadığını sordum. O naif sesiyle teşekkür etti. Demirel konuşurken, o daktilosunda notlarını alıyordu. Ben de onu dışardan hayranlıkla izliyordum.

Karşımda gördüğüm küçücük sevimli adamın, katledildikten sonra ne kadar dev bir kişi olduğunu kavradım.

Uğur Mumcu’nun Cesareti ve Mücadelesi Unutulmayacak!

32. ölüm yıldönümünde, aradan geçen uzun yıllara rağmen Uğur Mumcu’nun katil ya da katilleri hala ortaya çıkarılamadı. Bu durum, ülkemizdeki adaletin üzerindeki gölgeleri bir kez daha hatırlatıyor. Ancak onun mücadelesi ve onurlu duruşu, bu gölgeleri dağıtmak için hâlâ bizlere ışık tutuyor.

Cesaretle yazdığı yazılar, uğruna canını verdiği ilkeler, her birimiz için birer yol gösterici olmaya devam edecek. Onun mücadelesi bizim mücadelemizdir. Özgürlük ve adalet için onun açtığı yolda yürümeye kararlıyız.

32 yıl sonra bile Mumcu’nun idealleri ve gerçeğin izini sürmekteki kararlılığı, özgür basının ne denli önemli olduğunu göstermektedir. Bu yıldönümü, yalnızca bir yas günü değil, aynı zamanda onun cesur mirasına sahip çıkma çağrısıdır.

Onun onurlu yaşamı önünde bir kez daha saygıyla eğiliyorum.