Mesele uzun da ben belleğimde kalan zamandan alıp geleyim.

Benim talihsiz kuşağım beş-on yıl daha geç doğsaydı, 70’lerden bakiye kalan enkazı 80’lerde zindanlarda geçirmezdi. Zira sağın Menderes öfkesini çıkardığı 68 kuşağını ezdikten sonra ardından gelen 78 kuşağı bir bunalım kuşağıydı. Ne ideolojik bir istikrar ne de rasyonel bir politik bagajı yoktu. Benim kuşak (60’dan sonra doğanlar) işte o 78’in ürete ürete bitiremediği fraksiyonların bildirilerini, gazetelerini ve dergilerini dağıtırdı. Bir gün Halkın Kurtuluşu’nu bize veren ağabeyler, birgün sonra bu ‘’çok kaka’’, bugün Halkın Birliği’ni dağıtacaksınız derlerdi. Emir demiri keserdi, çünkü biz o ağabeylerin devrimi yapacaklarına canı gönülden inanırdık.

Aslında sözü medyanın hep tartışıldığı ahlaki duruma getirmek istiyorum ama, meseleyi tarihsel izlerden soyutlamak mümkün olmuyor. Zira her dönemin medyası ve gazetecisi zamanın ruhundan biriken ahlakı taşır.

80 darbesi olmadan önce bizlerin ideolojik tarafgirliğimizi ölçen şeyler düşünceden önce görsel materyallerdi. Sol içindeki fraksiyonların imge ve sembollerin ayrımı sağ-sol ayrımınkinden daha karmaşıktı. O dönemde ana akım medya birkaç gazeteden oluşurdu. Cumhuriyet sağcılar tarafından sol gazetesi olarak bilinirdi. Elinde Cumhuriyet olan birisi sağın sokağında geçemezdi. Sağcılar ise o zamanlar daha çok 9 Işık taşırlardı. Onlar da solun sokağından geçemezlerdi. Sol fraksiyonların durumu daha karışıktı. Her gün yeni duyduğumuz sol fraksiyonlar ortaya çıkardı. Ağzı iyi laf birkaç kişi bir akşam oturup yeni bir sol örgüt kurardı. Onların yanında büyük olasılıkla bir tane de devletin içinden gelen ajan bulunurdu. Bazen yeni örgütü kuranlar eylem yapamadan kendilerini cezaevinde bulurlardı.

O dönemi hatırlayanlar bilir,sağda çıkan her türlü yazılı gazete ve propaganda araçların ‘’katil ABD’ tarafından çıkarıldığını söylerlerdi bizim solcular.Sağcılar da solu ‘’Komünist SSCB’’ (Çin diyenler de vardı) desteklediğini,bu nedenle solun gazete ve dergileri SSCB tarafından çıkarıldığı söylenirdi.

Ana akım medya bugün olduğu gibi yine zengin iş insanların elindeydi.Doğan grubu her zaman en güçlü olandı.Hatırladığım kadarıyla Doğan’dan sonra Dinç Bilgin medyada yine güçlü olanların başında gelirdi.Özal’ın iktidara gelmesiyle bu gruplar da iktidarın nimetlerinden faydalanmak için iktidardan yana pozisyon aldılar.Bunlara daha sonra Cavit Çağlar ve Uzanlar da dahil oldu.Özal ile başlayan ‘’sermaye medyacılığı’’ artık iktidarları etkileyen,zaman zaman belirleyen güç olmuştu.Fetullah Gülen de bu dönemde en çok yıldızı parlayan medya patronuydu.ANAP’tan sonra Erdoğan ile bereber yürüdüler..Sonrası mı? Ne siz sorun ne de ben söyleyeyim…

Demem o ki, bugün CHP’nin boykot çağrısı yaptığı ‘’sermaye medyası’’ iktidarın trabzanı olmadan ayakta duramaz. Bilinçli bir operasyonla Doğan grubundan alınıp Demirören grubuna verilen medyanın  amiral gemisi Hürriyet artık iktidarın propaganda aparatı haline geldi.Demirören’i daha sonra devletten ihale alarak yükselen Ciner grubu da eklendi.

Şimdi gelelim tek destekçisi (trabzanı) devlet olan bu ‘’sermaye medyası’’nın nasıl bir gazetecilik tipolojisi yetiştirdiğine:

Sermaye olunca,elbette orada sistem ahlaksızlık ve soygun üzerine işlemek zorunda. Böyle olunca sermaye medyası da kendi ruhuna uygun gazeteciler/kiralık kalemler yetiştidi.Şu günlerde mahkeme kararlarını şüpheli sanıkların avukatlarından önce öğrenen bu satılık kalemşörler işte 12 Eylül Darbesi’nden bugünkü iktidara kadar olan zamanda peydahlandılar.m.

Sonuç olarak bugünkü koşullarda bağımsız gazetecilik yapmanın çok zor olduğunu,benim de kısa bir süre internet gazeteciliği yaptığım dönemdeki tecrübemle söyleyebilirim.Uygun bir trabzan olmadan bugün gazetecilik yapmanın imkanı ortadan kalkmıştır.Bu gerçeklik salt iktidar medyası için söylenemez.Türkiye’de muhalif medya olarak bilinen kesimin de muhalefetin kazandığı belediyelerden destek aldığını söylemeye bile gerek yok.Orada da bir ‘’belediye gazeteciliği’’ var.Sosyal medyada belediye başkanlarının spor yaparken bile görüntülerini paylaşan,onların neredeyse korumasını yapan gazeteciler var..

Var da var…