10 Kasım,  Ülkemizin ve Cumhuriyetimizin kurucusu Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün aramızdan ayrılışının 86. Yıldönümü. Büyük Önder Atatürk’ü saygı, şükran ve özlemle anıyorum.  10 Kasım Pazar Günü Yüzbinlerce Yurttaşımızın Atasına saygısını göstermek için Anıtkabir’e koşacağına hep birlikte tanıklık edeceğiz.

CHP, YAPAY GÜNDEMLERİN PEŞİNDE KOŞAN DEĞİL, GÜNDEMİ BELİRLEYEN PARTİ OLMALIDIR.

CHP, 31 Mart Yerel Seçimlerinde yaklaşık % 38  oy alarak, 1.Parti olmuştu. Seçimlerden bu yana geçen 7 aylık süreçte CHP’nin % 5-6 civarında bir oy kaybı yaşadığı anketlere yansıdı.  Bu oy kaybının başlıca nedenleri arasında Partideki çok başlılık ile gereksiz tartışmalar yer alıyor. Bir yanda Partinin Cumhurbaşkanı Adayı kim olacak kulisleri, diğer yanda ise Partinin 7.Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na tahsis edilen makam ve koruma araçlarının iadesi konusundaki gereksiz tartışmalar.

Ülke Ekonomisinin gerçekten zor durumda olduğu, yaşam koşullarının her geçen gün daha da zorlaşarak, ağırlaştığı, kadın cinayetlerinin sıradan adli olay haline geldiği, yeni doğan bebek ünitelerinde akıl almaz skandalların yaşandığı, MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin Abdullah Öcalan’ı DEM Parti Grubunda konuşmaya ve kürsüden terörü bitirdiğini açıklamaya çağırması geçtiğimiz günlerin gündeminin ana başlıkları olmuştu.  MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin Öcalan’a çağrısıyla yeni bir çözüm süreci mi başlıyor yorumlarının gündeme geldiği o günlerde, CHP’li Esenyurt Belediye Başkanı Prof. Dr. Ahmet Özer’in sabahın erken saatlerinde evinde gözaltına alınıp, aynı gün tutuklanması ve yerine çok hızlı bir biçimde Beyoğlu eski Kaymakamı, İstanbul Vali Yardımcısı Can Aksoy’un kayyum Başkan olarak atanması gündemin seyrini bir anda değiştirdi. Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer’in tutuklanması ve jet hızıyla yerine kayyum atanması gündemde sıcaklığını korurken, bu kez de DEM Partili Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Türk ile Batman ve Halfeti Belediye Başkanları da görevden alındı ve yerlerine aynı anda kayyum başkanlar atandı. Cumhur İttifakının ana bileşenleri AKP ve MHP’nin bugün seçime gitmekten en çok çekindikleri, korktukları husus şüphesiz Ülkede yaşanmakta olan ağır ekonomik koşullardır. Bu nedenle Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer’in tutuklanarak, görevinden uzaklaştırılması, Mardin Büyükşehir ile Batman ve Halfeti Belediye Başkanlarının görevden alınmaları gibi ekonomi dışında oluşan yapay gündemler hep Cumhur İttifakına yaramakta, kaybettikleri oyları telafi edecek gündemler yaratarak, toparlanmaya çalışmaktadırlar. Bu gündem değiştirmelerin, yapay gündem oluşturmaların asıl gündem olan ekonomiyi de unutturmak için yapıldığı yadsınamaz bir gerçektir.

Bu nedenle CHP, bu yapay gündemlerin peşinde koşan değil, gündem oluşturan bir Parti olmalıdır. Bunun için de farklı ağızlardan konuşmak yerine Ülkenin ana gündemi olan ekonomiye odaklanılmalı ve erken seçim devamlı olarak gündeme getirilmelidir.  Seçmenin dağınık bir parti görmek istemediği de bilinen bir gerçektir. Bu amaçla CHP Parti içi çekişmelerden uzaklaşmaz ve kurumsal kimliğini ön plana çıkararak, Parti disipliniyle hareket etmezse 1. Parti konumunu hızla kaybeder ve geniş Halk kitlelerinin umudunu yitirmesine yol açabilir. Bunun sonucunda geçmişte olduğu gibi “Birleşe birleşe kazanmayı beceremeyen CHP, bölüne bölüne kaybetmeye devam edecektir.” Bunu önlemek için de CHP içerisindeki çok başlılık derhal sonlandırılmalıdır.  Halkın yaşamakta olduğu zor ve ağır ekonomik koşullar ile antidemokratik uygulamalar devamlı olarak gündemde tutulmalı, bu konuların gündemden düşmesine asla izin verilmemelidir. Diğer yandan normalleşme-yumuşama gibi politikalardan hızla uzaklaşılmalı, makam araçlarının iadesi, korumaların yemek sorunu gibi Parti içi gereksiz basit tartışmalar Ülke ve Parti gündeminden uzak tutulmalı, Partinin yıpratılması önlenmelidir.                                                                                       Bunun yanı sıra, CHP’nin Esenyurt Belediyesi ile ilgili başlattığı Eylem Planı Partinin birlik, beraberlik ve tek yürek olmak adına önemli ve anlamlı bir adımdır. Bu plan olumlu sonuçlar alınıncaya kadar desteklenmeli ve sürdürülmelidir.

BAHÇELİ SONUNDA ASIL NİYETİNİ AÇIKLADI.

TBMM’nin 1 Ekim Salı günü gerçekleşen açılışında sürpriz bir biçimde DEM Partili Milletvekilleriyle tokalaşan, ardından Partisinin grup toplantısında Öcalan’a DEM Parti Grubunda konuşarak, terörü bitirmesi çağrısı yapan MHP Lideri Devlet Bahçeli,  5 Kasım Salı günkü grup toplantısında ise Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’ın yeniden seçilebilmesi için Anayasa değişikliğinin gerekli olduğunu belirtti. Bahçeli bu açıklamayla asıl niyetini de açıklamış oldu. Devlet Bahçeli’nin DEM Partili Milletvekilleri ile tokalaşması, Öcalan’a DEM Parti Grubunda konuşma çağrısı yapmasının ardında Meclise gelecek anayasa değişikliği teklifine DEM Partili 57 Milletvekilinden destek beklentisi olduğu da bu sayede açıklığa kavuşmuş oldu. Cumhur İttifakı bileşenleri olan AKP ve MHP ile diğer destekçilerinin Meclisteki sandalye sayısı 321. DEM Partili 57 Milletvekilinin desteği alındığı takdirde bu sayı 378’e ulaşıyor ve anayasa teklifinin referanduma götürülebilmesinin önü açılıyor. Değişiklik teklifinin doğrudan Meclisten geçerek, yasalaşabilmesi için ise 401 kabul oyu gerekiyor. AKP ve MHP kayyum belediye başkanı atamalarının tartışıldığı bugünkü gergin siyasi ortamda ve de ekonomiden kaynaklı ağır yaşam koşullarında anayasa değişikliğini referanduma götürmeye cesaret edebilir mi? Bunu göze alabilirler mi? Referandumda alınacak ağır bir yenilgi Cumhur İttifakının bugünlerden sonunu getirebilir. Bu nedenle anayasa değişikliği teklifini Meclisten geçirebilmek için gerekli olan 401 oyu bulabilmek amacıyla DEVA ile Saadet-Gelecek Partilerinden de destek arayışlarına girebileceklerdir. Bekleyip, göreceğiz.

CHP, CUMHURBAŞKANI ADAYINI EN KISA ZAMANDA BELİRLENMELİDİR.

Partinin Cumhurbaşkanı Adayı Parti Üyelerinin oylarıyla mümkün olabilecek en kısa sürede belirlenerek, Kamuoyuna açıklanmalı, bu konudaki gereksiz tartışmalar da bir an önce sonlandırılmalıdır. CHP’nin Cumhurbaşkanı Adayı Ekrem İmamoğlu olduğu takdirde CHP’nin tüm üyeleri, milletvekilleri, İl ve İlçe Yönetimleri, Belediye Başkan ve Meclis Üyeleri, kısacası tüm Parti organları tek yumruk olarak İmamoğlu’nun arkasında daha kararlı durmalı, istinaf ve Yargıtay sürecindeki davasında da hep birlikte hareket etmelidirler. Ekrem İmamoğlu’nun İstinaf ve Yargıtay sürecindeki olası olumsuz bir durumla karşılaşması halinde Partinin yetkili kurullarının mutlaka (B) Planını da belirlemesi yerinde ve gerekli olacaktır.

MİLLETVEKİLİ DANIŞMANLARI İLE BELEDİYELERİN BASIN BÜROLARI YEREL BASINI İZLİYOR, MİLLETVEKİLLERİNİ VE BELEDİYE BAŞKANLARINI BİLGİLENDİRİYORLAR MI?                                                                            

Tüm Milletvekillerine görevde oldukları sürece TBMM tarafından maaşları ödenen danışmanlar ve sekreterler tahsis edilmektedir. Bu danışmanlar ve sekreterler Mersin’in yazılı, görsel ve internet ortamında yayın yapan yerel basınını izleyip, Sayın Milletvekillerini bilgilendiriyorlar mı?  Yerel Basında Mersin ile ve/veya bağlı oldukları Milletvekilleri ile ilgili yer alan haber ya da köşe yazılarını bilgisayar çıktısı veya başka bir bilgilendirme yöntemiyle Milletvekillerine iletiyorlar mı?                                                                                            Aynı şekilde Belediyelerimizin Basın Birimleri Belediye Başkanlarına bilgilendirme amaçlı sunum yapıyorlar mı? Başkanları görsel olarak bilgilendiriyorlar mı? Başkanlar, Mersin ve Belediyelerle ilgili yazılanlardan, haberdar oluyorlar mı?                                                                                                                       Sayın Milletvekillerimize ve Belediye Başkanlarımıza yerel basında yer alan konular iletilmiyorsa, kendileri bilgilendirilmiyorsa, bu konularda yapacak hiçbir şey yok demektir. Eğer kendilerini ilgilendiren konular bu birimlerce iletiliyor ve Milletvekillerimiz ile Belediye Başkanlarımız iletilen bu konuları göz ardı ederek, dikkate almıyorlarsa bu durum daha da vahimdir ve gerçekten de artık yapacak hiç ama hiçbir şey kalmamış, deniz bitmiş, umutlar tükenmiş demektir. Ben hala umutlarımı yitirmemeye ve canlı tutmaya çalışıyor, önerilerimi her yazımda sonuç alıncaya kadar yinelemeye çalışıyorum. 

ANA CADDELERDE TRAFİK AKIŞINI ENGELLEYEN ARAÇ PARKLARININ ÖNLENMESİ İÇİN MERSİN BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİNCE “PARKOMAT” UYGULAMASININ TEKRAR BAŞLATILMASI YARARLI OLACAKTIR.

Özelikle tek yön olan İstiklal, Uray, Silifke Caddesi gibi bazı ana caddeler ile trafiğin yoğun olduğu bulvarlarda çift sıra araç park edilmesi trafik akışını büyük ölçüde engellemektedir. Bunun yanı sıra gün boyu keyfi bir biçimde yol kenarlarına da park yapılmasını önlemek amacıyla ilk 20 dakikası ücretsiz olmak üzere park eden araçlardan saat bazında park ücreti almak bu sorunu büyük ölçüde çözebilecektir. Bu sayede Kent Merkezindeki ana caddelerde tüm gün süreli keyfi park yapılması önlenebilecek, bunun yanı sıra otopark görevlileri de çift sıra park yapılmasına müdahale ederek, trafik akışını sağlayabileceklerdir. Kentin belirli ana caddelerinde geçmiş dönemlerde parkomat uygulaması yapılmış, bu sayede birçok gence hem iş olanağı sağlanmış, hem de Büyükşehir Belediyesi bu sayede ek bir gelir elde etmişti.  Mersin Büyükşehir Belediyesinin başta 4 Merkez İlçe olan Akdeniz, Yenişehir, Toroslar ve Mezitli ile Tarsus İlçelerinin ve sonraki aşamalarda da diğer ilçelerin ana caddelerinde PARKOMAT uygulamasını mümkün olabilecek en kısa zamanda tekrar başlatması Kent trafiği ve park sorunun çözümü için uygun ve yararlı bir yöntem olacaktır.

  • MERSİN STADYUMUNA “ATATÜRK” ADININ VERİLMESİ

Mersin Stadyumuna “ATATÜRK” adının verilmesi için Mersin Milletvekillerine, Büyükşehir ve İlçe Belediye Başkanlarına, Sivil Toplum Kuruluşlarına, Meslek ve Esnaf Odalarına, Siyasi Partilerin İl ve İlçe Yönetimlerine, Mersin Stadyumunda maçlarını oynayan Hatayspor ile Kentimizin 2. Ligdeki temsilcisi Y.Mersin İdman Yurdu takımlarının Yönetimlerine çağrıda bulunmuş, bu konuda Türkiye Futbol Federasyonu, Gençlik ve Spor Bakanlığı ile TBMM nezdinde girişimde bulunmalarını talep etmiştim. Bu talebim gerçekleşinceye kadar bu konunun da takipçisi olamaya devam edeceğim.

·         YENİŞEHİRDEKİ KAYA MUTLU PARKININ TABELALARI YOK.

Yenişehir Belediye binasının güneyindeki parka dönemin Yenişehir Belediyesince “KAYA MUTLU PARKI” adı verilmişti. Ancak bu parkın Kaya Mutlu Parkı olduğuna dair gerek İsmet İnönü Bulvarı, gerekse de 36. Cadde cephelerinde görülebilir boyutlarda bir tabelası bulunmuyor. Mezitli Belediyesince parklara dikilen aşağıdaki resimde örneği olan tabelalardan Yenişehir Belediyesi de yaptırılabilir ve Kaya Mutlu Parkının ana caddelere bakan kenarlarına bu tabelaları monte edebilir. Yaklaşık 2 ay önce bu konuyu gündeme getirmeme rağmen bu hususta maalesef hiçbir adım atılmadığını gözlemlemiş bulunuyorum.  Herhalde 2 tabela yaptırıp, dikmek çok zor bir iş olmalı diye düşünmeye başladım. Yenişehir Belediyesinin duyarlı Başkanı Abdullah Özyiğit’in bu küçük konuyu çözeceğine dair yine de inancımı koruyorum.

8 Mart Parki

Mezitli Belediyesince 8 Mart Parkına dikilen tabela. Yenişehir Belediyesince Kaya Mutlu Parkına da bu örnekteki tabelalardan dikilebilir.

Münif APARI